English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ I ] / Iki tane

Iki tane translate Spanish

10,670 parallel translation
Olivia Green'in evlerinde iki tane var ama senin kadar havalı değiller.
Olivia Green tiene dos en su casa, pero no son estupendos como tú.
Ama neredeyse hiç kimsede iki tane yoktur.
Casi nadie lleva dos.
İyi haber bu geceki Oasis konserine iki tane bedava biletim var.
La buena noticia es que tengo dos tickets gratis para el concierto de Oasis de esta noche.
Evet, iki tane.
Sí, sí, dos...
- Sadece iki tane ver, sadece iki.
Solo dale dos. No más de dos.
Ona iki tane verdim.
Le di dos.
Babamla benim, iki tane tırmığımız vardı.
Y mi padre y yo, teníamos estos dos rastrillos.
Evet, iki tane kaşık alıver oradan. Evet, lütfen.
Sí, coge dos cucharas.
Chelsea, iki tane daha getir.
Chelsea, dos más.
Başkanın kongre kayıtlarında ki bütün konuşmalarını ve yayınladığı iki tane kitabını okudum.
He leído "Profiles in Courage" y "Why England Slept" y todos sus discursos en el registro del congreso.
Motorlu Taşıtlar Dairesi'nde iki tane buldum.
He encontrado dos en Tráfico.
Böyle iki tane daha atarsan yemeği ben yapacağım.
Lográs dos más de esos, y haré la cena.
Dört saatte bir iki tane ver.
Dale dos de estas cada cuatro horas.
Arazimizde bundan iki tane var.
Hay dos en nuestra finca.
Bir tane Nisan'da, iki tane Haziran'da.
Una en abril, dos en junio.
Sen şahane bir kızsın ve aileden bir mezun var. Hatta iki tane var.
Eres una chica increíble, y eres un legado, un doble legado,
Unutma artık senin iki tane var.
Recuerda, ahora sois dos.
Beynimin her yarisina iki tane, sonra da cesedimi yakin.
Dos en cada hemisferio, después quema mi cuerpo.
Sadece şunu anlamaya çalışıyorum sizin hiç haberiniz olmadan, o ve arkadaşı iki tane yarı otomatik tabanca iki tane 100 mermilik tam otomatik AR-15 marka silah 15'lik ve 30'luk şarjörler, ordu menşeli flaş bombaları ve 3.000'den fazla mermiyi nasıl satın alabiliyor?
Está bien, porque yo sólo estoy tratando de averiguar cómo él y su amigo logró comprar dos pistolas semiautomáticas, dos rifles AR-15 totalmente automáticos con tambores de 100 redondos, 15 clips 30-redondas, granadas de flash ejército de grado, y más de 3.000 cartuchos de guerra y sin ninguno de los dos saber nada de ella.
Pipisi vardı onun yanında da iki tane kayısısı.
Tiene una salchicha... con dos albaricoques.
Evet, hadi bir tane al ya da karar veremiyorsan iki tane alabilirsin.
- Vaya. - Sí, adelante. Coge uno.
Senden iki tane mi var? Biri iyi biri kötü?
Hay dos de ti, una buena y otra... ¿ mala?
Sadece iki tane bavulu vardı.
Tenía dos maletas a su nombre. Eso era todo.
Mesai hakları geri verildi ve herkese iki adet kişisel fotoğraf iki tane ufak oyuncak ve üç tane karışık süs eşyası hakkı verildi.
Las horas extras quedan restablecidas, y tienen permitido dos fotografías personales, dos chucherías y tres chismes variados.
Ben de bana iki tane yeter demiştim.
Yo le dije que dos eran bastantes para mí.
Burada en azından bir iki tane yasa ihlali bulacağımdan eminim.
Estoy segura de que puedo encontrar una infracción o dos por aquí.
- İki tane.
Dos.
İki tane kurbanımız var. Birincisi Mark Post.
Tenemos dos víctimas, la primera es Mark Post.
İki tane kurbanımız olduğuna göre rehine alınmış olması pek olanaklı gelmiyor.
No parece haber sido tomada de rehén... si tenemos dos víctimas.
İki tane ceset, hiç bir yerde iz bırakmamış.
Dos cadáveres, no hay señal de ella por ningún lado.
Janjanlı bir yat çalmış. İki tane sevgilisi var.
Robó un maldito bote, tiene dos amigas.
İki tane ölümüz ve Beretta kullanan bir kızımız var.
Tenemos dos muertos... y una mujer empuñando una Beretta.
- İki tane yeter.
Dos deberían de ser suficientes.
Yani, kaç tane adam New York'un en güzel iki kızıyla dışarı çıkabilir ki?
Quiero decir, ¿ cuántos chicos pueden decir que salieron con las dos chicas más lindas en Nueva York?
İki tane.
Dos cafés.
İki tane öldürürsen efsane olursun.
Una leyenda si matases a dos.
İki tane sapığım olması imkansız.
No hay forma de que tenga dos acosadores.
Biliyorsa, iki kaşının ortasına bir tane sık.
Si lo sabe, le pones una bala entre ceja y ceja.
Bilmiyorsa yine de iki kaşının ortasına bir tane sık.
Si no lo sabe... le pones una bala entre ceja y ceja de todas formas.
- İki tane yapabilirsin.
- Puedes hacer dos.
İki tane C var.
Dos C.
- İki tane olsun.
- Que sean dos.
İki tane devirdim!
¡ Le he dado a dos!
İki tane harika tombişi var.
Tiene un buen par de cachorros.
İki tane daha, lütfen.
Dos más, por favor.
İki şeritli bir otoyola gidecek bu yol ve motelimin oradaki ana yola bağlanması kolay olacak... Ve o çıkıştan önce bir billboard istiyorum. Yan yolun hem kuzey, hem güney taraflarına birer tane.
Una que conduzca a una autopista de dos líneas que conectaría fácilmente con Main Street cerca de mi hotel y quisiera un gran cartel justo antes de esa salida tanto en el lado sur como norte de la carretera.
İki tane Alec Sadler var.
Hay dos Alec Sadler.
İki tane daha lütfen.
Otros dos, por favor.
- İki tane Pouchy yok, hayatım.
No existe más de un Pouchy, querida.
Büyük ihtimalle içerde de iki tane var.
Probablemente hay dos más adentro.
İki tane köpek mi görüyorsun?
¿ Ves dos perros?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]