Ilgilendirir translate Spanish
1,735 parallel translation
Sizi ne ilgilendirir Bayan Krabappel yoksa Bayan Ekşi Elma mı demeliyim?
¿ Qué le importa, Sra. Krabappel? ¿ O mejor le digo Sra. Cara de Cangrejo?
İnsanlar bazı şeyleri yapış tarzımı beğenmiyorsa bu onları ilgilendirir.
- Y si a la gente le disgusta mi manera de hacer las cosas - Es su problema.
Boş zamanlarında ne yaptığın seni ilgilendirir,... tabii ki işimize yansımadığı sürece.
Lo que hagas en tu tiempo libre es asunto tuyo, mientras no interfiera con nuestros asuntos de aquí.
İddia ettiği gibi biri olmayan uzaylı bir kadın en yüksek rütbeli subayımızı parmağında oynatmaya başladığı zaman beni ilgilendirir, Binbaşı.
Se convierte en algo de mi incumbencia Mayor cuando una mujer alien, quien claramente no es quien afirma ser tiene al Oficial en jefe militar bailando en la punta de su dedo.
Senin ilişkin seni ilgilendirir.
Tus aventuras son... Son cosas tuyas.
Biliyorum. Ama... Eşcinsel olman seni ilgilendirir.
Estoy felíz por ti, eres gay Desafortunadamente...
- Bu sizi ilgilendirir.
Tenemos que encontrar el origen.
Tüm görevlerimi yerine getiriyorum. Seni bu kadarı ilgilendirir.
Solo fue una mala noche.
Yanlış! Beni her şey ilgilendirir.
Te equivocas, la tratas mal.
Yani futbol erkekleri daha çok ilgilendirir Dans da aynı şekilde
El fútbol es un grupo de muchachos que bailan juntos en una cancha.
- Çocuklar sendeyken ilgilendirir.
- Lo es cuando tienes nuestros hijos.
- Seni ilgilendirir mi?
- ¿ Te molesta eso?
Ülkemde tehditler atan o mu? Bu beni ilgilendirir.
Si es él quien está haciendo amenazas en mi país, sí es asunto mío.
Benim görevim beni ilgilendirir ve amacım kötülük değil.
Tengo mi propia misión, y no tiene intenciones malvadas.
- Bu, sadece beni ilgilendirir.
- Eso es asunto mío.
Aslında hepimizi ilgilendirir.
Es asunto de todas.
Eğer bizim yeni annemiz olacaksa, ilgilendirir.
Lo es si es que ella será nuestra nueva madre.
- Seni ne ilgilendirir?
- ¿ Qué te pasa?
Kızımın durumu elbette beni de ilgilendirir.
Me preocupo cuando mi hija está mal.
- Seni ilgilendirir mi?
- ¿ Y a ti qué te importa?
Beni ne ilgilendirir?
A mi no me importa.
Özel hayatınız yalnızca sizi ilgilendirir.
Su vida personal es suya.
Bu seni ilgilendirir.
Es asunto tuyo.
Haklısın. Çoğunlukla yaptığım iş sadece beni ilgilendirir.
Casi siempre sí es muy asunto mío.
Ama bu beni ilgilendirir.
Pero eso es asunto mío.
Benim kıçım beni ilgilendirir.
Mi culo es asunto mío.
- Kesinlikle ilgilendirir.
Pues resulta que si es de mi incumbencia.
Eğer kandırdıysam, bu kimi ilgilendirir, değil mi?
engañar a un tramposo, ¿ no? - ¡ Exactamente!
Tanrının evinde öldürülen herşey beni ilgilendirir.
- Cualquier hombre sufriendo en la casa de dios es mi problema.
Bu beni ilgilendirir!
¡ Eso es personal!
Benim çatımın altında yaşadığın müddetçe beni ilgilendirir diye bir şey olamaz.
Mientras vivas bajo mi techo, no existe eso de tus asuntos personales.
Lanet olsun, Sizi ne ilgilendirir?
Mierda, ¿ qué te pasa?
Boş zamanlarımda ne yaptığım beni ilgilendirir.
Lo que hago en mi tiempo libre es asunto mío.
Eper benim mirasım tehlikedeyse ilgilendirir. Ah, lütfen biz yeteri kadar taşıdık mirasını.
Me importa cuando mi legado está en juego creo que ya hemos saldado nuestras deudas
Demek istediğim, özel hayatım beni ilgilendirir.
- Lo único que digo es que mi vida personal es personal.
Bence ilgilendirir.
Yo creo que lo es.
Ama birini ilgilendirir.
Pero, conozco a alguien.
- Tabii ki ilgilendirir.
Claro que es asunto tuyo.
- Tabii ki ilgilendirir.
Claro que es mi problema.
- Bu bizi ilgilendirir.
- Es asunto nuestro.
Ama hastane dışında yaptıklarım beni ilgilendirir.
Pero lo que haga al salir del hospital es asunto mío.
O beni ilgilendirir.
Eso es cosa mía.
O da seni ilgilendirir.
Eso es cosa tuya.
Seni ilgilendirir mi?
¿ Acaso es de tu incumbencia?
- Birliği ilgilendirir.
- Es un asunto de la Liga.
! Seni ilgilendirmez! Kesinlikle beni ilgilendirir!
Es asunto totalmente mio
Yani, evet ama bu beni ilgilendirir.
Bueno, sí, pero lo que hago es asunto mío.
Seni daha fazla tekmeleyeceğim her şey beni ilgilendirir.
- Tiene mucho que ver conmigo y más
İlgilendirir.
Sí lo es.
İlgilendirir, çünkü bu doğru değil.
Sí me importa, porque no es verdad.
Evet, ilgilendirir.
Sí, lo es.