Inanamazsın translate Spanish
1,224 parallel translation
Aşağıda Harold'un yanında kimin olduğuna inanamazsınız.
¡ No van a creer quién ha venido con Harold!
Ama sadece bu iki şeyle bile tüm hayatını mahvedebilirsin. Olanlara sen bile inanamazsın.
Con esos 2 atributos nada más te vas a malograr la vida.
Görsen inanamazsın
Bueno, está interesante. Realmente no lo creerías.
Yaptıklarını görsen inanamazsın. Müthiş şeyler yapıyorlar dostum.
No vas a creer lo que están haciendo, no porque yo lo haya inventado... sino porque es tan... increíble, hombre.
Benim gibi birinin böyle seveceğine inanamazsın ama.
Nunca lo creerías de alguien como yo, pero...
"Bu fotoğrafların ne kadar komik olduğuna inanamazsın."
No sabes lo graciosas que son estas fotografias.
20 sene sonra kimin ortaya çıktığına inanamazsın.
No te creerás quién ha entrado en mi vida después de veinte años.
Bunun için ne kadar zaman beklediğime inanamazsınız.
He esperado tanto para esto.
İnsanların içine neler attıklarına inanamazsınız!
¡ No creerías lo que la gente pone aquí adentro!
Jerry, orada neler olduğuna inanamazsın.
Jerry, no creerías cómo son las cosas allá.
Görmeden inanamazsın zaten.
No lo creerás hasta que no lo veas.
- Sizi ne kadar özlediğime, inanamazsınız.
- No creerán cuánto las extrañé.
Biraz önce kimin geldiğine inanamazsın.
No creerias quien estuvo aqui.
Vajinasi o kadar çok ıslanabiliyor ki, inanamazsın.
Su conejillo se pone tan húmedo, no te lo puedes creer.
Fırtına... Ne kadar kötü olduğuna inanamazsınız.
La tormenta, no creería Io fuerte que era.
Bana saydığı saçmalıklara inanamazsın.
Siempre me cuenta tonterías.
Gözlerine inanamazsın.
¡ Retrocede por donde viniste?
Kadının yaydığı palavraya inanamazsın.
No creerías las mentiras que dice esa mujer.
Kulaklarına inanamazsın.
- No quieres saberlo, Zach.
Nerelere, inanamazsın.
No se imagina.
Dün gece ne yaptığıma asla inanamazsın.
Pues no creerás o que hice anoche.
O saldırgan tosbağanın miras bıraktığı psikolojik bozukluklara inanamazsın.
No pueden imaginarse todos los dramas psicológicos que esa tortuga asquerosa dejó de herencia.
Şu anda ne seyrettiğime inanamazsın.
No creerás todo lo que estoy viendo.
Nasıl bulduğuma inanamazsın.
Nunca me vas a creer cómo los encontré.
Oh, Bayan Browning.Cynthia'yı çok sevdiler, inanamazsınız.
¡ Oh, Srta. Browning! . Se encariñaron tanto con Cynthia que apenas lo creería.
Onunla neler yapabildiğine inanamazsın.
No creerías lo que sacó con esas.
Neler olduğuna inanamazsın.
No vas a creer lo que acaba de pasar.
Ralph Lauren'dan o adi herifin bana ne yaptığına inanamazsınız.
No van a creer lo que me hizo ese amoral de Ralph Lauren!
Etrafımızda bunlardan ne kadar çok olduğuna inanamazsınız.
Es increíble cuántos hay.
Sana değer veren birinin koynundayken içini dökmenin ne kadar kolay olduğuna inanamazsın.
Te sorprendería lo fácil que es abrise, desnudo en brazos de quién ayuda...
Öyle bir gece geçirdim ki inanamazsın.
Menuda nochecita he tenido.
Sonra bir gün, canın acayip tost yapmak ister ve onu aşağı indirirsin ve çalışır, gözlerine inanamazsın.
Entonces un día te apetecen Sandwiches tostados... y la usas y funciona, y no puedes creertelo, ¿ sabes? .
Geçirdiğim güne inanamazsın.
No creerás el día que tuve.
Bu adama inanamazsın, en az 25 cm olmalı.
¿ Estás viendo esa página guarra otra vez? No te puedes ni imaginar a este tío.
Ne kadar bağlı olduğuma inanamazsın.
No te puedes imaginar lo conectada que te sientes.
Duysan kulaklarına inanamazsın.
Te sorprenderías.
Ne kadar güzel yemek yaptığına inanamazsın!
¡ No te puedes imaginar lo buen cocinero que era!
Beni götürdüğü restoranların bazılarına inanamazsınız.
- Si. No creerías los restaurants a los que me ha llevado.
Nasıl hikayeler duyduğuma inanamazsın. Amerika büyük bir ülkedir.
No creerías las historias que he escuchado.
5 santimlik bir objektifle uzak çekim, orta mesafe çekim ve yakın çekim için ne kadar koşmak gerektiğine inanamazsınız.
Y no se imaginan lo que había que correr para obtener un gran plano, un plano medio y un primer plano con esa lente.
İsa, inanamazsın buralarda yarattığın etkiye...
Así que eres el Cristo, el gran Jesucristo. Pruébame que no eres un tonto.
Olmasına izin vereceğin şeylerin ne kadar kötü olduğuna inanamazsın.
No puedes creer hasta dónde dejaste llegar las cosas.
- Başıma ne geldi inanamazsın.
- No vas a creer lo que me pasó.
Dinleyin, bu çocuğun söylediği tek bir kelimeye bile inanamazsınız.
No pueden creerle una palabra de lo que dice.
Öyle bir sarsar ki inanamazsın.
Zarandeando el barco de aquí para allá.
Hakidu. Bunu ne çok sevdiklerine inanamazsın.
No puede creerse cuánto aman a "Hackidu".
Biliyor musun, hiç uyumadığın zaman ne kadarını tamamlayabileceğine inanamazsın.
Es increíble todo lo que se logra cuando no duermes.
- Ne yaptığına inanamazsın.
Este hombre es asombroso.
- Hayatım, ne olduğuna inanamazsın.
- No creerás lo que me pasó.
İnanamazsın. Harika bir küçük köpekti.
Era un perrito genial.
Bugünlerde polislerin becerilerini bilsen inanamazsın.
Te asombraría las habilidades que tiene la policía.