Karışsa translate Spanish
134 parallel translation
Bütün tevazumla söylerim, ruhuma çiçekler yeter benim arasına yaban otu karışsa da, olsa da dikenli dalı bunlar yabanın değil kendi bahçenin malı.
Y decir además con modestia : con espinas... o con malas hierbas... pero que crezcan en un jardín que puedas llamar tuyo.
Jack, karışsa bile beni tanıyamazdı.
Jack no me conocería si me viera.
Ve sanat yalan söylerse, değersizleşir ; bu yüzden doğruyu söylemeliyim, ödüm bokuma karışsa bile, tıpkı sana olduğu gibi.
Y cuando el arte miente, no vale nada, así que seguiré contando la verdad, aunque me dé sustos de muerte, del mismo modo que te los da a ti.
Şey, ne zaman kafam karışsa hemen donumu kontrol ederim.
Cuando no estoy seguro de algo, consulto a mis calzoncillos.
Kuralları çiğnese, kavgaya karışsa, her şeyini incelerdik.
Si hubiera roto alguna norma de la estación o se hubiera metido en alguna pelea, habríamos hecho una investigación completa y esto habría salido.
Ne zaman işin içine para ve mülk karışsa bir...
¿ Qué te pasa? ¿ Por qué cada vez que hay dinero y propiedades en juego...
Hayatım ne zaman karışsa ev işleri yaparım.
Cuando mi vida es un desastre, hago las tareas domésticas.
Bir yırtıcının algı imgesiyle yanlışlıkla bir insanınki ya da tam tersi, karışsa kötü bir adaptasyon olurdu.
¿ Qué pasaría si no interpretáramos la imagen de un depredador... confundiéndola con su propio recuerdo, o viceversa?
Kafam karıştı. Ne zaman kafam karışsa, insanlar acı çekiyor!
¡ Cuando me pongo nervioso, hay gente que sale herida!
İşler ne kadar karışsa da... ne kadar tatsız şeyler olsa da... bunlara daima olduğu gibi beraber gireceğiz.
Tú y yo entramos de cabeza a todo lo que nos espere tras terribles abominaciones y desorden.
Arka kapıyı kilitledik eğer dışarı çıkmışsa bir kaç varil benzin ve tonlarca kar kazmalı.
Estâ bloqueado. Si sale cavarâ entre barriles de petróleo y nieve.
Eğer yanlış yapmışsa, kokusu çıkar.
Si anda en algo malo, se muestra.
Bu yuvadan yeni kraliçe karıncalar çıkmışsa... bütün Amerikan şehirleri tehlikede olabilir.
Si han huido nuevas hormigas reinas... otras ciudades están en peligro.
- Hayır, seni çok düşünüyorum. Kardeşin bu cinayete karışmışsa sanırım bu senin için hiç kolay olmayacak.
Pienso mucho en Vd. Sufrirá si su hermano está metido en esto.
Ama halkın parasını uygunsuz bir şekilde kullanmışsa Bu umutları boşa çıkarır.
Pero si se lo quedó él, está acabado.
Bir kadın geriye anılar ve manşonundan başka bir şey bırakmamışsa erkek için katlanılması zor bir durum ortaya çıkar.
Es duro cuando una mujer deja a un hombre nada más que recuerdos y un manguito.
Kar yağmışsa bütün gece gezer
Si está nevando, viajará toda la noche
Burada çözümlenmemiş bir cinayet var... ve ben çözümlenmemiş cinayetleri sevmem... Özellikle içine kendi kızım karışmışsa.
- Hay un asesinato sin resolver y no me agradan los asesinatos sin resolver en especial aquellos en que mi hija se encuentra enredada.
Şu Alman tarafından yoldan çıkarılmışsa bile, o zeki ve pratik bir çocuktur.
Así fuese incitado por este alemán, es un chico inteligente y práctico.
İyi masaları kalmamışsa başka bir şey ayarla. "Atlantic Overseas" kar-zarar tablosunu istiyorum. ZBB ve PBB raporları da istiyorum Ken.
Ken, necesito las PNL de "Atlantic Overseas".
Eğer gemi kayıtları karıştırılmışsa, ışınlama kayıtlarına da aynısını yapılmış olabilir.
Si alguien ha alterado los registros de la nave, puede ser lo mismo con el transportador.
Dünyada 5 tane ya da daha az kalmışsa, yarım milyona dek çıkar.
Si hay cinco o menos en todo el mundo... el plato sube a medio millón.
Atmosfer bileşimi yanlışsa giysiyi çıkarır çıkarmaz ölür. İdeal yoğunluğa yaklaşıyoruz.
Si la mezcla de la atmósfera no es correcta... lo mataremos en cuanto abramos su traje.
Eğer zihnim karartılmışsa ve yemeğime zehir karıştırılıyorsa çağrıya yanıt veremem!
No he podido responder porque mi mente está nublada... y porque ponen veneno en mi comida.
Çocuk bir cinayete karışmışsa özel küçük boy bir elektrikli sandalye var.
Y si un niño tiene algo que ver con un homicidio tienen una sillita eléctrica especial tamaño infantil.
Olaya karışmışsa çocuk suçları kapsamına girer.
Participación en un suicidio puede constituir delincuencia juvenil.
Karısı onu bırakmışsa bile bu resmi olmamış.
Si su mujer lo dejó, no es oficial.
Özellikle de işe FBI karışmışsa.
Sobre todo cuando se mete el FBI.
John, aklı karışmışsa, dikkati dağılmışsa bir şansımız olabilir.
John, si está confusa, quizás tengamos una posibilidad.
Lisa, bir şeyi atlıyorsan ya da gerçeği saklıyorsan,... ve eğer Jason da bu işe karışmışsa, sen de uzun bir süre alıkonabilirsin.
Lisa, si nos está ocultando algo, se le podría considerar responsable si Jason cometió un crimen.
Karıştırmışsa, ölümcül olabilir.
¿ Prozac y brotes de alfalfa? Podría ser letal.
İşin içine fiziksel saldırı karışmışsa, fazlası vardır.
- Simplemente la besó.
Eğer sizin dosyalarınız benimkiyle karışmışsa.
En el choque, su archivo se cayo, y el mio tambien.
Ama, Sara, sen de kabul etmelisin, gerçek bir kavgada, işin içine Superman de karışmışsa kurabiyeleri kimin kazanacağı ortada.
Pero, en una pelea de verdad, Sara, dedo a dedo ya sabes quien se va a llevar a casa las galletas si Superman esta involucrado.
Eğer bir mutant işe karışmışsa...
Si un transgénico está involucrado...
O zaman, eğer böyle düşünüyorsan, yani eğer bu konuda kafan karışmışsa o zaman belki birlikte olmamalıyız.
Bueno, si eso estás pensando... si por eso estás confundido, quizás no deberíamos estar juntos.
Onlar da işe karışmışsa Tess ve Jodie bir şey anlatmaz.
Si participaron Tess y Jodie no serán muy frontales respecto al móvil.
Katil geri dönmüş ve parayı almıştır ama Adam Keyne birisine şantaj yapmayı planlamışsa ve karısının da bundan haberi varsa işte bu kocası nereye kayboldu diye sorduğumuzda Bayan Keyne'nin verdiği kaçamak cevapları açıklar, değil mi?
El asesino volvió y se lo llevó. Y si Adam Keyne estaba tratando de chantajear a alguien, y su esposa lo sabía, eso podría explicar su conducta evasiva cuando le preguntamos sobre la desaparición de su marido.
Bir mahkum başka bir mahkumun cinayetine karışmışsa... yargılanma hakkı vardır.
Prisionero acusado de un crimen contra otro... tiene derecho a juicio.
Adamın gömleği çıkarılsa cep telefonunu polise atsa, pencereden kaçmaya çalışsa o zaman gerçekten iyi bir program olur.
Si pueden hacer que ese tipo se saque la camisa... que le tire su celular a la policía cuando entra por la puerta... y trata de salta por una ventana, entonces tenemos un programa.
Hele aklın da fazla karışmışsa.
Y te distraes demasiado.
Karışmışsa değil, uçup gitmişse.
No me distraigo, me abstraigo.
- Diğer boyutlardan başka kitapları da gözden geçirmeliyiz, peki ya canavardan bahseden bölümler bir şekilde hepsinden çıkarılmışsa? - Ne oldu?
¿ A menos que qué?
Eğer bir şey arasına karışmışsa, hemen iade ederiz ama aradığınız biz değiliz bence.
Si algo no nos correspondía. nos aseguraremos de devolverlo.
Eğer çocuklarınız bu işe karışmışsa, ne yaptıklarını bilmek zorundayız.
Si sus hijos están implicados, queremos saberlo.
Boris'e karısının çenesini kapatmasını söyleyeceğim! Tabii çok geç olmamışsa.
Aconsejaré a Boris amordazar a su mu - jer, sé que no es demasiado tarde...
- Belki soyguna karışmışsa diye..
Lo acusan de un robo.
Yangın kasten çıkarılmamışsa mantıklı olabilir.
Tiene sentido si el fuego no fue intencional.
Ama olaya karışmışsa buna aldırmamak gerekir, değil mi?
Si está involucrado, no debería importar.
Koç sezon boyunca kural ihlali, atılma, görevi kötüye... ... kullanma gibi bir olaya karışmamışsa... ... şartlı olarak koçluk yapmasına izin verilmelidir. "
Si termina la temporada sin más infracciones... acciones criminales, expulsiones de juegos debe ser readmitido condicionalmente ".
Ne zaman dağda kaymak konusu açılsa, bana hep dinle derler. Arkadaşın karın altında kalmışsa uğraşman ve onu bulman gerek.
Cada vez que me hablan de los lugares extremos, dicen : "Escucha... aunque tu amigo esté enterrado, igual debes tomarte el tiempo y encontrarlo".