Kelime translate Spanish
17,902 parallel translation
Tanıdığım herkesten faklısın ve "fahişe" bunu adlandırabileceğim en son kelime.
Eres diferente a todas las que he conocido... y jamás podrían decir que eres una puta.
Burada, bu kelime, "tanımlık."
Aquí, esta palabra aquí, "el"...
Belki senin çocuğun söyleyeceği sıkı bir kelime..... bana silahımı kullanmak zorunda bıraktırmaz.
Tal vez una buena plática de su chico allí, que hable de disciplina, logrará mucho más que mi pistola.
Brad, birkaç kelime edebilir miyim?
Brad, ¿ puedo decir algo?
- Sihirli kelime neydi?
- ¿ Cuál es la palabra mágica?
Evet, uygun kelime bu.
Sí, esa es la palabra.
Belki de bir şifre kelime belirlemeliyiz, işler yolunda gitmezse diye. Mesela?
Aunque quizás necesitemos una frase en clave en caso de que no salga bien.
Aynen böyle yapıyoruz. Yapabileceğin bir şey de yok. Ağzından tek kelime çıktığını duymak istemiyorum.
Eso es lo que vamos a hacer y no puede hacer una mierda por evitarlo, así que no quiero oírle decir ni una palabra más.
Mesaj tek kelime.
¿ El mensaje? Una sola palabra...
Ailesini kaybettiğinden beri tek kelime etmedi.
No ha dicho una palabra desde que perdió a sus padres.
- İki kelime.
- Simplemente dicho :
Özür dilerim. Yanlış kelime.
Perdón, retiro lo dicho.
Size üç kelime vereceğim.
Les voy a decir tres palabras.
- İki kelime, milkshake tozu
Batidos en polvo.
Kroc kulağa Slavca bir kelime gibi geliyor.
Kroc's tiene ese fuerte sonido eslavo.
Tek kelime, kararlılık.
Una palabra. La perseverancia.
Birçok kelime kullanıldı.
Varios términos fueron sacados a relucir.
Ama bir kelime çok fazla.
Pero un término sonó mucho.
"Z" ile başlayan kelime çok pis ve aşağılık bir kelime, Sayın Yargıç.
La... La palabra con "N" es una palabra sucia y cochina, Su Señoría.
Bu İngilizcedeki en güçlü kelime.
Esa es la palabra más poderosa en el idioma inglés.
İnsanları tanımlamak için böyle bir kelime kullanmam.
No señor. Yo no uso esa palabra para describir a las personas.
"Ön yargı", gerçekten süper kelime.
"Prejuicio"... Esa es una tremenda palabra a usar.
Bunu kesinlikle anlıyorum. Bahsettiğiniz şey ne olursa olsun eğer sizin avukatınız olursam ağzımdan tek bir kelime çıkmayacağına emin olabilirsiniz.
Entiendo eso completamente, y, sea lo que sea, si fuera su abogado, él jamás se enteraría de nada por mí.
Gözlerime baktı ve ağzından üç basit kelime döküldü.
Me miró a los ojos y pronunció cuatro palabras sencillas.
Bir kelime söyle.
Di una palabra.
- Bir kelime söyle.
- Di una palabra.
Söz, bir kelime etmeyeceğim.
Te prometo que no diré nada.
Bağlıydı. Tek kelime dahi etme!
¡ No digas una sola palabra!
Liderlerimiz, hayatta kalabilmemiz için dünyalılarla barış yapmamız gerektiğini düşünüyor. Ama barış buraya yabancı bir kelime.
Nuestros líderes creen que para sobrevivir necesitamos hacer las paces con los Terrestres pero la paz es un concepto extraño aquí.
Sadece tek bir kelime söyledi kadın sesi olduğunu duymam için yeterli ama başka bir şey için yeterli değil.
Y solo dijo una palabra. Lo suficiente para escuchar que es una mujer, pero no para mucho más.
Sandalye hakkında Tommy'e tek kelime etme ve bu pisliği temizle.
No le cuentes a Tommy lo de la silla y limpia esta puta mierda.
Ama bize tek kelime bile anlatmıyorsun.
Bla, bla, bla. Pero no nos cuentas una puta mierda.
- Kelime oyunu oynayalım.
Asociación de palabras. Ahora mismo. - ¡ Oh, Dios!
Benden istediğin her şeyi tek kelime etmeden yerine getireceğim.
Sin lugar a dudas haré lo que quiera que haga sin rechistar.
Ada bununla ilgili bizimkilere tek kelime etme sakın.
Ada, no les digas a los chicos una puta palabra de esto.
"Birazcık" diye kelime yok.
De "un poco" nada.
Kaya gibi güçlüyüm, ama tek kelime beni yok edebilir.
Soy fuerte como una roca, pero una palabra puede destruirme.
Zavallı tuhaf Ed. Aptal kelime oyunlarıyla, aptal bilmeceleriyle geliyor yine.
Pobre rarito Ed, con sus estúpidos juegos de palabras y sus pequeños acertijos.
Olamaz, kelime oyunu yaptı! İptal iptal!
¿ Juego de palabras?
Bir kelime daha edersen... Ralph seni kutuya sokar.
Dices una palabra más, y Ralph te pondrá en una caja, ¿ comprendes?
Bir kelime dahi yok.
Silencio total.
- Kimseye tek kelime etme.
Correcto. No digas nada de esto.
Birkaç kelime yazsam yeter.
Sólo necesito unas pocas palabras. Unas pocas palabras.
Kelime oyunu amaçlamadım.
Sin doble sentido.
Söylediğin ilk kelime hep'anne'kelimesi olur.
Cuando estás aturdido primero llamas a tu madre.
Eğer Anderson bir kelime ederse biz resmen izinsiz gireceğiz.
Si Anderson lo determina, oficialmente seremos intrusos.
- Kırımızı maymunum hakkında... -... tek kelime bile etme.
No hables de mis cosas coloradas.
- K ile başlayan kelime. - Ben bir şey demedim.
- No dije nada.
- K ile başlayan kelime. - Sen...
- Palabra con P.
Tek kelime etmedi.
No dijo ni una palabra.
- Sihirli kelime neydi?
¿ Qué dices?