Mükemmel translate Spanish
43,077 parallel translation
Mükemmel Boyut doğru.
¡ Perfecto! Es del tamaño perfecto.
Çok basit Orta yaştaki annelere duyurmak için mükemmel bir yol buldum.
Fácil. Descubrí la forma perfecta de que las mamas de mediana edad se enteraran.
Mükemmel.
Perfecto.
Her şey mükemmel olacaktı doktor. Ta ki sen başsız tavuk gibi koşturana kadar.
Se trataba de ser perfectos, Doc... en ese punto, te volviste un completo cabeza de gallina.
- Mükemmel.
Fabuloso.
Mükemmel bir ütopyadayım ama karnım ağrıyor.
Estoy en una utopía perfecta, y estoy...
Mükemmel bir yerde yaşamayı hak ediyorsunuz. Çünkü her biriniz ayrı ayrı iyi insanlarsınız.
Y se merecen un mundo perfecto porque cada uno de Uds es una buena persona.
Ben uzun, güzel mükemmel bir zürafayım.
Soy sólo una grande, hermosa, jirafa completamente perfecta de dibujos animados ".
Eleanor burası mükemmel bir Swiss saat, sense dişlilere sıkışmış bir anahtarsın.
Eleanor, este lugar es un reloj suizo perfectamente hecho, y tú, eres una llave inglesa en los engranajes.
Dur bir dakika buradaki herkes mükemmel değil tamam mı?
Aguarda. No todo el mundo aquí es perfecto, ¿ de acuerdo?
Mükemmel olmayan ama çok kötü de olmayan herkes sonsuzluğu Cincinnati'de yaşamalı.
Todo el que no era perfecto, pero no fue terrible deberían pasar la eternidad en Cincinnati.
Mükemmel sistemlerin sorunu da bu işte.
Verán, eso es lo malo de estos sistemas perfectos.
Herkesin onun mükemmel bir prenses olduğunu düşünmesini istiyor. Uzun boyu, muhteşem görünümü kapuçino teni ve kıvrımlı hatlarıyla... Kızı iltifat yağmuruna tuttum resmen ve sanırım biraz tahrik oldum.
Ella quiere que todo el mundo piense que es una princesa tan perfecta... sólo porque es alta y atractiva y tiene piel capuchina y curvas por todas partes y ahora la estoy halagando.
Sarılışın bile mükemmel tabii ki.
Por supuesto, tus abrazos son increíbles.
Mükemmel bir organizasyondu.
Fue una velada perfecta.
Bu gecenin mükemmel olacağını biliyordum ama artık daha da mükemmel olacak.
Yo sabía que esta noche iba a ser perfecta, pero ahora va a ser aún más perfecta.
Hiçbir şeyin mükemmelden daha mükemmel olamayacağını biliyorum tabii ki.
Obviamente, es imposible que algo sea más perfecto, que perfecto...
Evrendeki herhangi bir yer ya da şey % 104'e kadar mükemmel olabilir.
Cualquier lugar o cosa en el Universo puede ser hasta 104 % perfecta.
Çünkü sentetikler mükemmel ve pürüzsüzler.
Porque los sintéticos son perfectos y limpios.
Oturma planını mükemmel yapmışsın.
He visto las reubicaciones, están perfectas... - ¿ Has visto?
Piyasadaki en mükemmel kıdemli sistem analisti.
La mejor analista senior del negocio.
Mükemmel bir anne olacaksın.
Vas a ser una madre genial.
Bu mükemmel bir soru.
Es una excelente pregunta.
Mükemmel!
¡ Genial!
Hem mükemmel hem normal olamazsın.
No puedes ser genial y normal.
Bu kadar "Hey!" yeter, mükemmel kız.
Ya basta de "¡ Oye!", mojigata.
- Mükemmel bir yerde.
- En algún lugar maravilloso.
Mükemmel!
¡ Oh, genial!
El yazın mükemmel. - Fark ettiğin için sağ ol.
¡ Tu escritura es impecable!
Mükemmel olması konusunda da.
- Sí. Y... y no le hiciste justicia a la genialidad.
Mükemmel.
Excelente.
Taşınıyoruz çünkü kardeşin için mükemmel yeri buldum.
Vamos a mudarnos porque he encontrado el lugar perfecto para vuestro hermano.
Mükemmel ama Newport Beach deli gibi pahalı.
Es genial, pero Newport Beach es una pasada de caro.
Taşınmanın her şeyi düzelteceğini düşünüyor ama düzeltmeyecek ve bir sonraki mükemmel yere doğru yola koyulacağız.
Cree que va a arreglarlo todo, pero no es verdad, y acabaremos en un nuevo lugar perfecto.
- Ben mükemmel biri değilim Laurel...
- No soy una persona perfecta, Laurel.
Hiç uğraşmadan tüm sorunlarım için mükemmel çözüme neredeyse ulaşmıştım ki elimden kayıp gitti.
Casi tenía la solución perfecta a todos mis problemas sin tener que hacer nada de nada y ahora la perdí.
Mükemmel bir çözüm.
Es una solución perfecta.
Mükemmel.
- LISTA DE LOGROS - Excelente.
Bu çok kolay kullandığım bir kelime değildir ama mükemmel.
Esta no es una palabra que use a la ligera, pero... excelente.
Mükemmel sıcaklık.
La temperatura perfecta.
Mükemmel... arkadaşız, kimsenin üzgün olmak için bir sebebi yok ve kimse zarar da görmüyor.
Esto es lo mejor... somos amigos, nadie tiene razones para molestarse y nadie sale herido. Por que nadie salga herido.
Hayatım mükemmel.
Mi vida es perfecta.
49, 50. Hayatım mükemmel!
49, 50. ¡ Mi vida es perfecta!
Sadece kendimi tanıtmak ve mükemmel bir kocanız olduğunu söylemek istemiştim.
Solo quería presentarme y decirle que tiene a un gran marido.
Her şey buna bağlı yılın ilk maçı ve önümüzdeki mükemmel sezon.
Todo se reduce a esto, el primer juego del año, la temporada perfecta en juego.
Amerika'nın en az izlenen iki sporunun mükemmel birleşimi :
Es la combinación perfecta de los dos deportes menos vistos en Estados Unidos :
Kanepedeki tüneğinden bakan Simon Cynthia'yla Patsy bir hayli domuza benzemeye başlasa da Kitty'nin poposunun, adeta dünya dışı bir biçimde kalktığını gördü dünya üstünde durmak için aşırı mükemmel olduğu için mest oluyordu sanki.
Desde las alturas del sofá, Simon notó que mientras Cynthia y Patsy se veían bastante rellenitas, el culo de Kitty tenía una firmeza casi sobrenatural, como si en el proceso de entrar en éxtasis por ser demasiado perfecta para seguir viviendo en la tierra.
Saatler geçti, ben hâlâ mükemmel kalça benzetmesini toparlayamadım.
¿ Qué me pasa? Han pasado horas y aún no tengo la metáfora perfecta para el culo.
Mükemmel değil mi?
Es perfecto, ¿ verdad?
- Evet. Barmenin zamanlaması da mükemmel.
Jake, Oscar ha sido procesado.
Şu anda, sadece mükemmel kısa bir açıklama, yani haberlerin vereceği kısa açıklama.
Gracias, Jake.