English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ M ] / Müsaade edersen

Müsaade edersen translate Spanish

253 parallel translation
Müsaade edersen bir soru soracağım.
Deje que le haga una pregunta.
Elbette senin, ama konuşmama müsaade edersen, ben- -
Claro que es tuya, Zeb, pero si escuchas y me dejas hablar.
Bir dakika müsaade edersen makinistle konuşacağım.
Voy a hablar con el maquinista.
Müsaade edersen, ikimize de birer bardak şeri koyacağım.
Me tomaré la libertad, si me lo permite, de ponernos una copa de jerez.
Müsaade edersen içeceğim, hala sıcak.
Está muy caliente. Mamá, ¿ sabes lo que te digo?
Müsaade edersen yalnız kalmaktan hoşlanmam.
Me gustaría quedarme solo... si sus órdenes lo permiten.
Müsaade edersen, üzerimi değiştireceğim.
Si me permite un momento, voy a cambiarme de ropa.
Oh, beni bağışla sevgilim, müsaade edersen sizi tanıştırayım, bay...
Lo siento, querida, voy a presentarte al señor...
Müsaade edersen (! ) hiçbir şey yapmayacağım. Bana emir yağdırmaya da kalkışma.
Haré lo que se me dé la gana y no comiences a darme órdenes.
Müsaade edersen, kapıyı kapatacağım. lşık beni rahatsız ediyor.
Voy a cerrar la puerta, si no te importa.
Müsaade edersen, yatmak istiyorum.
¡ Si no te importa, quiero acostarme!
Ama olmalı, eğer inadı bırakırsan ve iyi bir dostum olan Dick Carlton ile tanıştırmama müsaade edersen. Ama söylediğim gibi mesai raporu dışında bir şey yazamam ben. Peki, peki.
Pero lo tendrá, si deja de ser tan obstinado y permite que le presente a mi gran amigo, Dick Carlton.
Bruno, birkaç soru sormak istiyorum müsaade edersen.
Ahora, Bruno, me gustaría hacerle algunas preguntas si no le importa.
Bana bir saniye müsaade edersen şimdi bu asker kendini bir kadına dönüştürecek.
Déme un momento, y el soldado se convertirá en una mujer.
Biraz müsaade edersen.
Perdóname un momento.
Eğer müsaade edersen.
Si Ud. nos permite.
Ama seninle bir pazarlık yaparım. Altını bulana kadar yaşamasına müsaade edersen benimle gelirsin.
Pero I'll negociar con usted Usted me da su palabra que deje que viva hasta l encontrar el oro.
Okumama müsaade edersen...
Si me dejas leerlo...
Sanırım bana müsaade edersen biraz çalmak istiyorum.
Creo que si me lo permite voy a tocar música un rato.
Bana müsaade edersen. Teşekkürler.
"Si me lo permite..." Eso me gusta.
Müsaade edersen, hassas bir noktayı görüşmek zorundayız.
Tenemos que hablar de cosas importantes, por favor.
Müsaade edersen, sana yardımcı olabilirim...
Y si me lo permites, creo que te puedo ayudar.
Müsaade edersen...
Con tu permiso...
Senin hisselerine sahip olmama da müsaade edersen Müracaatımı geri alacağım.
Si me das también tus acciones seguiré adelante y retiraré la solicitud de cierre.
Anne eğer bu isteklerine müsaade edersen 65 yaşına girdiğinde, 2 tane altın kol saati ister.
Mamá, Si lo dejas seguir con eso, Cuando el tenga 65, estara esperando dos relojes de oro.
Şimdi müsaade edersen, çok önemli bir telefon görüşmesi yapıyorum.
Si me disculpa, estoy en medio de una llamada importante.
Şimdi bize müsaade edersen bu bir baba ve oğul arasındaki kutsal bir andır.
Ahora, si nos disculpas éste es un momento sagrado entre un chico y su padre.
Şimdi, müsaade edersen, kusacağım.
Si me perdonas, voy a vomitar.
Şimdi, eğer müsaade edersen, hemen ateşi geri getireceğim.
Ahora, si me disculpas, enseguida volveré con tu fuego.
Yani, eğer müsaade edersen demek istedim.
Siempre que a ti no te moleste.
Şimdi, eğer müsaade edersen kitap okuyacağım.
Si me disculpas... tengo cosas que leer.
Şimdi müsaade edersen gidip Paskalya için yumurtalarımı boyayacağım.
Ahora, si me disculpas. Tengo que ir arriba y preparar mis tetas para el espectáculo.
Müsaade edersen, Harry'yi kontrol edeceğim.
Si me disculpan, tengo que ir a ver a Harry.
Şimdi, müsaade edersen bir bağış toplantısına katılacağım.
Ahora, si me disculpas, tengo que asistir a un acto benéfico.
- Müsaade edersen.
Si no le importa.
Ama bu tekrar bulunabilir, eğer Safların Ardında Yürüyen'in yolu göstermesine... müsaade edersen.
Pero puede recuperarse... si dejas que "El que camina detrás del maíz" te muestre el camino.
Marge, eğer müsaade edersen şu an ekonomik bağımsızlığımı kazanmakla meşgulüm birazcık.
Marge, si no te importa, estoy ocupado ahora logrando independencia financiera.
Şimdi müsaade edersen, yapacak çok işim var yani belki gidip başka birini rahatsız edebilirsin.
Si no te importa, tengo mucho trabajo así que podrías irte a molestar a otro en el vestíbulo.
Eğer müsaade edersen,... inanılmaz neticeler almanı hızlandırabilirim... en önemlisi, bence, Meksika işi.
Durante las próximas semanas, si Ud. me lo permite... lo pondré al tanto sobre una increíble serie de temas... el más importante de los cuales es, en mi opinión, México.
Eğer müsaade edersen.
Si me lo permites.
Eğer sensor analizlerine devam etmeme müsaade edersen, onların yerini belirleyebilirim.
Si me permite continuar mi análisis de sensores podría llegar a localizarlos.
Pekala müsaade edersen ikinize birden söylüyorum :
Bueno. Entonces se lo aclararé a ambos.
Şimdi bana müsaade edersen, başka bir görüşmem daha var.
Ahora si me disculpas, tengo otra reunión.
"Ve eğer müsaade edersen ben de senin kalbine iyi bakacağım."
"Y si me dejas, cuidaré de tu corazón también"
Şimdi müsaade edersen, Seymour'un kulübesini hazırlayacağım.
Ahora, si me disculpas, estoy trabajando en la casa de Seymour.
Müsaade edersen erkek arkadaşınla bir şey konuşmaya çalışıyorum.
¿ No lo ves? Estoy intentando hablar con tu novio.
Şimdi müsaade edersen, bir basın toplantısına gideceğim.
Discúlpame, tengo unos asuntos pendientes.
Müsaade edersen, yapacak çok işim var.
Si no le importa, estoy ocupado.
Müsaade edersen!
- Discúlpeme. - Perdón.
- görebilir miyim. - Önce ben göreyim, müsaade edersen. " Anlamalısın ki o artık hiç utanç duymuyor...
"Debes entender que no fue culpa suya... que no pudo controlar sus emociones... igual que tú al darte cuenta de que amabas a Martín".
Bay Lingk ile konuşuyorum, eğer müsaade edersen.
Estoy hablando con el Sr. Lingk.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]