Neredeyse vardık translate Spanish
370 parallel translation
Neredeyse vardık.
Ya casi estamos allí.
Crespo Adası'na neredeyse vardık.
Casi hemos llegado a la isla de Crespo.
Neredeyse vardık, biraz inansan.
Casi hemos llegado. Ten fe.
Hedefe neredeyse vardık.
Estamos en el área.
Neredeyse vardık.
Casi llegamos.
Neredeyse vardık.
Ya casi llegamos.
Eve neredeyse vardık sayılır.
Ya casi estamos.
Umarım Wilby mesajımı almıştır çünkü neredeyse vardık.
Ojalá Wilby haya recibido mi mensaje porque ya casi llegamos.
Dostum sorunlarla kaybedecek vakit yok, neredeyse vardık.
No es momento de problemas, ya casi llegamos.
- Neredeyse vardık.
- Ya casi estamos.
Neredeyse vardık.
Estamos llegando.
MacGyver, neredeyse vardık!
MacGyver, ya casi llegamos.
Neredeyse vardık Willie, eyaletteki en güzel yer olduğunu söylüyor
Willie dice que es la tierra más hermosa de el estado.
Komutan neredeyse vardık diyor.
El Genio dice que casi llegamos.
Neredeyse vardık.
¡ Estamos casi ahí, miren!
Neredeyse vardık!
¡ Sólo un poco más!
Neredeyse vardık!
¡ Casi llegamos ahí!
Neredeyse vardık?
Ya casi llegamos.
Neredeyse vardık!
¡ Casi llegamos!
Neredeyse vardık!
¡ Ya casi estamos!
Neredeyse vardık.
Ya casi. ¡ Eso es!
Haydi, neredeyse vardık.
Vamos, ya casi estamos.
- Neredeyse vardık.
Ya casi llegamos.
Neredeyse vardık.
Ya casi llegamos. HOSPITAL COMUNITARIO VIRGINIA OCCIDENTAL
Neredeyse vardık, baba.
Ya casi llegamos a casa, papá.
Neredeyse vardık.
- Vamos. Ya casi estamos.
Neredeyse vardık!
Estamos en camino.
Yaklaşık 20 yıldır sürekli olarak ve umarım tarafsızca bu problemi düşünüyorum. Ve su değişmez sonuca vardım : İnsanoğlu henüz böyle bir bilgiyi neredeyse sinirsiz böyle bir gücü almaya uygun değil.
Durante casi 20 años, he estado constantemente... y espero imparcialmente, considerando este problema... y he llegado a la inalterable conclusión... de que el hombre aún es incapaz de recibir ese conocimiento... ese poder casi ilimitado.
- Ne yazık ki. Onun neredeyse her şeyde parmağı vardır.
Pero ella está metida en todo.
Neredeyse Inoda'ya varmıştık, ama sonra her yerde polis vardı.
Casi llegamos a Inoda, pero allí había controles por todas partes.
Adamın Doutanuki kılıcı vardı bu yüzden iyi eğitimli olduğunu düşünmüştüm ama eski sake kasesi hilesini neredeyse yuttuğunu görünce...
Creo que puede ser útil porque lleva una espada Dotanuki. Demasiado sake si preguntas por que.
48 kağıt, seni odana hapsediyor ve sen bir onluyu kımıldattığında ya da bir papaz sana tehdit oluşturmadığında neredeyse seviniyor ve sabırla yaptığın tüm o hesaplar o kötü sona vardığında, neredeyse üzülüyorsun.
48 naipes te encadenan a tu cuarto y te sientes feliz de que un 10 esté en su sitio, de que un rey no pueda alzarse contra ti, o infeliz de que tus pacientes cálculos conduzcan al mismo resultado imposible.
Neredeyse vardık.
Ya casi estamos.
Kırmızı şarap ve Fransız ekmek ve peyniriyle ilgili eski bir hikaye vardır, düşündüğümde, neredeyse duygulu bir hikaye.
Es una vieja historia lo del vino tinto, el pan francés y el queso, incluso un poco sentimental ahora que lo pienso.
Neredeyse hedefe vardık.
Estamos casi encima.
Neredeyse vardık.
Casi hemos llegado.
Samuel, neredeyse ormana vardık. Ayağa kalk!
Samuel, ya casi estamos en el bosque.
Buradayım! Neredeyse şehir meydanına vardık.
¡ Estamos cerca de Ia plaza!
Sorumlu adam sakallıydı, uzun ve neredeyse kır saçları vardı.
El tipo era barbudo cabello largo... canoso...
- Her zaman, neredeyse bir ömür boyu sadece ikimiz vardık.
Solíamos ser tu y yo...
Âşık olduğu adam neredeyse kör olmuştu. Ve Claire'e ihtiyacı vardı.
El hombre al que amaba era casi ciego, y necesitaba de ella.
Tamam, biraz hata payı vardı, ama bu hata, neredeyse bir ışık yılı boyutunda.
Con un pequeño margen de error, pero este margen tiene casi un año luz.
Neredeyse vardık.
Ya estamos cerca.
- Neredeyse eve vardık.
Estamos casi en casa.
Evvel zaman içinde New York yakınındaki Long Island'ın kuzey kıyılarında, neredeyse bir şato kadar büyük bir köşk vardı ve orada Larrabee ailesi yaşıyordu.
Erase una vez, en la costa norte de Long Island, no lejos de New York, una mansión muy grande, casi como un castillo, donde vivía una familia de apellido Larrabee.
Evvel zaman içinde, New York yakınındaki Long Island'ın kuzey kıyılarında, neredeyse bir şato kadar büyük bir köşk vardı.
Erase una vez, en la costa norte de Long Island, no lejos de New York, una mansion muy muy grande, casi como un castillo.
Neredeyse vardık dostum.
Casi llegamos.
Ama ortalarda kimselerin olmamasında bir tuhaflık, neredeyse ürkütücü bir yan vardı.
Este vacío tenía algo extraño, algo fantasmal.
Bir kadına benziyordu ama kollarında ve ellerinde her tarafında kıllar vardı kopkoyu, neredeyse siyah kıllar.
Era una mujer sólo que en los brazos, en las manos, en todas partes, tenía como si fuera pelo. Oscuro, casi negro.
Güvenlik sisteminde açık vardır diyeceğim ama bunun olması neredeyse yüzde sıfır.
Quizá haya un punto débil en el sistema de seguridad... pero esa posibilidad es casi nula.
Ama artık öldü diye, harika bir ruhu vardı diye neredeyse bir de şiir yazacaksın.
Pero ahora que murió lo que dijiste sobre ella es muy falso.
vardık 38
nerede yaşıyorsun 103
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
nerede oturuyorsun 94
neredesin sen 33
nerede 4371
neredeyiz biz 73
nereden 256
nerede kalmıştık 239
nerede yaşıyorsun 103
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
nerede oturuyorsun 94
neredesin sen 33
nerede 4371
neredeyiz biz 73
nereden 256
nerede kalmıştık 239
neredeydin 834
neredesiniz 293
nereden biliyorsun 934
nereden geliyorsun 129
nerede o 1480
neredeyim 174
nerede kaldın 193
nereden buldun 91
neredeyse bitti 135
neredeyse 363
neredesiniz 293
nereden biliyorsun 934
nereden geliyorsun 129
nerede o 1480
neredeyim 174
nerede kaldın 193
nereden buldun 91
neredeyse bitti 135
neredeyse 363