Nın sesi translate Spanish
3,275 parallel translation
Birden bire merdivenden babasının sesi geldi.
Y entonces, de repente, su padre vino caminando por el pasillo.
Onun ustasının Sesi
Su voz de amo.
Muhtaç bir çocuğun sesi babalık damarını kabartıyor.
El sonido de un niño necesitado está agitando tus jugos paternales.
Onu muayene ettiğinde bağırsak sesi olmadığını söylemiştin.
Dijiste que no oíste sonidos intestinales cuando lo examinaste.
Ve sonra adamın sesi kulağınıza geliyordu.
Y entonces se escucha la voz.
Kore'de savaşmıştım ve palavranın tavan yapmak üzere olduğunda çıkardığı sesi bilirdim.
Bueno, yo estuve en Corea, y sé que se escucha cuando está a punto de destaparse la olla.
Bence düzenli bir şekilde kıçıma tekmeyi basmalısın. # Ve piyanonun sesi karnaval gibi # # Ve mikrofonun kokusu bira gibi #
Creo que deberías patearme el trasero más a menudo. ¡ Sí!
Vicdanın kadar kötü çıkan sesi duyana kadar değişimlerin sonu gelmez.
"Hasta que una voz, tan mala como la conciencia, avisó de cambios infinitos."
- Duydun mu? Kaçan tadımızın sesi.
Es el sonido de una fiesta cuando muere.
Biliyor musun "Halkın Sesi" nden, bir sanat eleştirmeni
Sabes, el crítico de arte del "Village voice"
Eğer ona fazla yaklaşırsanız, onunla aşırı özdeşleşirseniz eğer gerçekten şipşak bu süper egonun sesi haline gelirseniz bu sizin için yıkıcı olur. Etrafınızdakileri öldürürsünüz.
Si te acercas demasiado, si te identificas de más con ello, si te conviertes inmediatamente en la voz de este Superego, es autodestructivo, vas matando gente a tu alrededor, acabas matándote.
Buradaki kitap cadı avını- - - Sesi nasıl bu kadar gerçekçi olabiliyor?
Um, esto aquí Es una caza de brujas de libros de texto ¿ Cómo es que suena tan real?
Barbara Eden'a asla çakamayacağımın sesi bu!
Es el sonido de que Barbara Eden nunca se acostará conmigo.
Babamızın sesi semavi bir seda gibi selamet yolunda bana öncülük ediyor, don lastiği.
Escucho la voz de papá como una canción etérea guiándome hacia la salvación, bocón. - Canto primero en papá.
- Kusura bakmayın, sesi kısıyorum şimdi.
Lo siento. Les bajaremos el volumen.
Gece yarısı bir cam kırıIma sesi duyduğunuzda yataktan zıplayıp,... "burada bekle" deyip, çıplak halde elinde bir beyzbol sopasıyla evi kolaçan eden bir erkek mi yoksa seninle birlikte yatağın altına saklanan bir erkek mi?
¿ Era el tipo de tío que, si escuchara cristales rompiéndose en mitad de la noche, saltaría de la cama, y diría, "quédate aquí", y revisaría la casa desnudo con un bate de béisbol, o se escondería bajo las sábanas contigo?
Sesi gayet kızgın geliyor.
Suena bastante enojado.
Bağımsız Hindistan'ın ilk sesi.
La respuesta está en una habitación en silencio.
Bağımsız Hindistan'ın ilk sesi ne?
¡ Fácil! ¡ Larga vida a la Madre Tierra!
Rus gibi konuşuyordu. Tekrar gördüğümde saçını sarıya boyamıştı ve sesi şey gibiydi...
Sonaba a Ruso, y luego cuando lo volvi a ver, se había teñido de rubio y parecia..
Beklerken, lütfen ekteki CD'nin keyfini çıkarın. Sponsor grubumuz "Çevir Sesi" nden "Lütfen Bire Basın". Tamam, harika.
Mientras espera, por favor disfrute nuestro disco compacto con nuestra música de espera "Por favor presione 1" Bien, gracias.
Üç el ateş sesi duymuş. Pencereden bakmış. İki adamın koştuğunu görmüş.
Dijo que oyó tres disparos, miró por la ventana y vio a dos tipos salir corriendo del edificio.
- Silah sesi duymadın mı?
¿ No oíste disparos... nada?
Klaus Meine'ın sesi de oldukça kendine hastı.
Klaus Meine tiene una voz única que anima a cualquier cantante alemán a probar nuevos rumbos
Benim günüm nasıl geçti Jenna'yı özledim mi ya da çiğneme oyuncağımdaki sesi çıkartan şeyi çıkardıktan sonra hayatımın kalanında ne yapacağım diye soran yok.
Ni siquiera me has preguntado por mi día o por lo mucho que extraño a Jenna o qué voy a hacer con mi vida ahora que por fin saqué el pito de este juguete masticable con piel de oveja.
Lee Seung Hwan'ın eşi bulunmaz sesi bize farklı duygular hissettiriyor.
La cálida voz de Lee Seung-hwang tocará las cuerdas de sus corazones...
Ama bana inanmadın. Ondan önceki gece ayı sesi duyduğunu söylemiştin.
Y ayer dijiste oír un oso.
Aslında, attığım her yumruğu kanının elimde bıraktığı hissi onu benzetirken çıkarttığı ağlama benzeri sesi ve sesler tam kesilmek üzereyken ve baban tam yolun sonuna gelmişken işini bitirecektim ama başımı kaldırdım ve senin baktığını gördüm gözlerin fal taşı gibi açılmıştı.
La verdad es que recuerdo cada golpe que le di el llanto que dio cuando lo golpeaba y justo cuando el sonido estaba por terminar él comenzó a irse y yo lo iba terminar subí la mirada y te vi... Ojos grandes como monedas.
Bunlar sözü geçen S.E.C. soruşturması ve babanın evlilik sorunu konusunda sesi en çok çıkan yatırımcılar.
Son los inversores que cacarean más alto sobre los rumores de la investigación S.E.C. y la tragedia matrimonial de tu padre.
Çünkü... Pek heyecanlanmayın ama ama sanırım jenerasyonumun sesi ben olabilirim.
Porque... no quiero que flipéis, pero creo que puedo ser la voz de mi generación.
Bir atıcının sesi gelmişti ama görmedim.
Tuve un tiro, solo que no lo pude poner en rango.
Sesi aynen kadın çığlığı gibiydi.
Y suena exactamente como una maldita mujer.
Babamızın çok güzel bir sesi var!
¡ Papá tiene una voz tan bonita!
( Yijia : Aşkın sesi?
[ Yijia : ¿ El sonido del amor?
Şeyin sesi... Korku ve faydasızlığın sesi.
Es el sonido de... es el sonido del miedo y la inutilidad.
Ben bu ani sıçrayışlara bayılırım Ash ama içimdeki bir sesi takip ettim ve internette çalkalanan skandal fotoğraflarının kaynağını buldum.
Estoy a favor del estrellato meteórico, Ash, pero seguí una corazonada y busqué la fuente de las fotos que están escandalizando internet.
- Adamın sesi biraz içmiş gibi.
- El tipo parece borracho.
Kadın sesi bekliyorlar.
Està ¡ n esperando para escuchar la voz de una mujer.
Gerçekten de, bu sesi heyecanlı çıkarmanın yolu yok.
No hay manera de hacer que suene emocionante.
Yarın büyük gün. Vay canına. "Korku sesi" kutusunu kim açtı?
Mañana es el gran día. ¿ Quién abrió una bolsa de...?
Formaldehit kokusu santrifüjün pır pır eden sesi incelenmeye gönderilen laboratuvar hayvanlarının sesleri...
El olor a formaldehído el zumbido de la centrífuga el distante ruido de animales de laboratorio esperando la disección.
Teşekkürler, dünyanın en yükses sesi.
¡ Gracias, voz más fuerte del mundo!
Bunlar kaçmak için çırpınan tutsak ruhların sesi.
Esos son los sonidos de las almas que atrapó tratando de escapar.
Verana'nın 6 oktavlık sesi yok muydu?
¿ No tiene Verena una escala de seis octavas?
Karmaşadan dolayı, oradaki insanların sesi ve görüntüyü tamamen farklı algıladıklarını keşfettim.
Y descubrimos que las experiencias de las personas suenan y se ven radicalmente diferentes cuando hay condiciones caóticas.
Radarınızdaki bip-bip sesi.
El bip-bip de su radar.
Lily'nin sesi harika. Benim açımdan gerçekten kendi kısmını hallediyor.
Para mí, ella realmente está actuando esta parte.
- Dexter'ın sesi miydi?
- ¿ La voz de Dexter?
Karşı tarafın sesi de gayet net bir şekilde anlaşılıyor. Ne yapacaksın?
La voz de la otra parte fue cuidadosamente grabada. ¿ Qué hacemos?
Umarım sesi, gafletin yüzünden Meg'e ve bana yaptıklarını telafi eder.
Espero que su canto compense por todo el mal que nos ha causado a Meg y a mí.
Bana mı öyle geliyor yoksa Han'ın sesi Korece konuşurken seksi mi geliyor?
¿ Soy solo yo, o Han suena algo sexy cuando habla en coreano?
nin sesi 20
sesini 16
sesi 44
sesini kes 30
sesini aç 27
sesini duydum 25
sesin 22
sesini keser misin 21
sesini yükseltme 39
sesini alçalt 59
sesini 16
sesi 44
sesini kes 30
sesini aç 27
sesini duydum 25
sesin 22
sesini keser misin 21
sesini yükseltme 39
sesini alçalt 59