English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ O ] / O da doğru

O da doğru translate Spanish

1,825 parallel translation
O da doğru.
Es cierto.
O da doğru.
Excelente detalle.
O da doğru.
Tienes razón, ¿ qué...
Ne olduğunu, kimden hoşlandığını ya da senin için doğru mu, yanlış mı diye düşünerek vakit kaybetme. Mutlu olmaya bak, tamam mı?
No te la pases preguntándote quién eres, quién te gusta o si es adecuada o no para ti.
Ya da ben Amerikan yapımı bu boyutu-12 takacağım kıçına doğru yukarı botlar.
O pondré que éstos clasifican según el tamaño - 12 hecho en los Estados Unidos Carga su bobo.
Eğer ona doğru dönerse, o da hoşlanıyor.
- ¿ Se le está insinuando? Si se gira, está interesada en él...
Pekâlâ, şeye doğru gidiyoruz'sidik geçidi ya da'yumruk topları'.
Vamos hacia "Casas Llenas de Meo" o "Mano en los Huevos".
Ve ben de "Senin kim olduğun ya da bu hikayenin ne kadar doğru olduğu konusunda hiçbir bilgim yok." diye düşünüyorum.
Y yo pienso, "no tengo idea quién eres o si esta historia es siquiera remotamente cierta".
- Doğru. Yani John O'Groats'da olmalıyız!
Bien. ¡ Entonces deberíamos estar...
Bu topraktan ve ağaçlardan muazzam bir karbon, Sibirya'daki dounk vaziyette bulunan kara parçasından metan salınımına yol açacaktır... ve bu da atmopsfere etkide bulunan daha fazla sera gazı oluşumuna sebep olacaktır, ki bu da bizi en kötü senaryoya doğru ilerletir : 6 derecelik bir ısı yükselmesiyle... beraber dünya üzerindeki hayatın büyük bir kısmı bir anda silinip gidecektir.
grandes cantidades de carbono se crearian, arboles y tierras, metano saldria de la superficie de siberia y sera ese exceso de gases del efecto invernadero que saldra a la atmosfera, los que nos llevaran a un peor escenario de 6 o mas grados
Burada doğru ya da yanlış yok.
Aquí no hay nada malo o bueno.
Bunun anlamı sizin raporunuz da doğru olabilir ya da olmayabilir.
significando que tu informe puede ser o no válido.
Davacıların kullandığı kelime... "Doğru" ve ya "yanlış" değil, "iyi" ya da "kötü" değil. "Cezayı hak eder."
Es una palabra de acusador, no lo correcto o incorrecto, no lo bueno o lo malo... punible.
Ya doğru olanı ya da kolay olanı yapacaktı.
Entre hacer lo correcto o lo fácil.
Evlat, yukarı çıkıp hayalarını bul, muhtemelen Lego küvetindedir, sonra da o mağazaya gidip doğru bedeni iste.
Hijo, sube las estaleras y busca tus cojones... estarán probablemente en tu caja de Lego... Luego vuelve a la tienda y exígele la talla correcta.
Doğru işlere inanan bir ajansta iş bulmamız gerekiyordu ve ne şanstır ki tam da o sırada Chiat / Day kuruluyordu.
Y tuve la suerte de descubrir Chiat Day, que acababa de nacer
Eğer buradaki herhangi biri, bu iki insanın neden evlenemeyeceğine dair doğru ve yeterli bir neden gösterebilirse ya şimdi bildirsin ya da sonsuza kadar sessiz kalsın.
Si alguna persona aquí tiene motivos suficientes para que estas dos personas no se unan en matrimonio que hable ahora o calle para siempre.
Hedefi doğru zamanda aldım, ama yanlış otele götürdüm. Orda eski bir arkadaşıyla karşılaştı, o da onu anlaşmamızdaki parayı yatırmaması için ikna etti.
Recogí al objetivo en el momento exacto y lo llevé al hotel equivocado donde chocó con un viejo amigo, quien lo persuadió de no invertir en nuestro trato.
Ya denize doğru çekerse sizi? Ya da denize inen uçurumun korkunç tepesine? Ve orada bir başka hayalet olup alırsa aklınızı başınızdan?
Pero ¿ si os arrebata al océano, señor, o a la espantosa cima del acantilado que sobresale de su base sobre el mar, y allí toma alguna otra forma horrible que pueda privaros del dominio de vuestra razón
Onlar da bilmek istiyorlar, doğru mu yalan mı?
Quieren saber. ¿ Vas a decirles la verdad o no?
Rene Oswin, titrini ya doğru bilmiyor ya da H.U.D yazmanı Alphonso Jackson'la olan ilişkisinden emin değil.
Rene Oswin no puede decir exactamente su título, o su relación o con el gerente de H.U.D. Alphonso Jackson.
Doğru, sonra o da iyi görünecek. Anladım. Tamam.
Ya lo entiendo. de acuerdo.
O yüzden, nasıl oluyor da birisi yalan diğer doğru söylüyor?
¿ Cómo puede estar uno mintiendo y el otro diciendo la verdad?
Ya sınıra gidelim ya da karakola doğru bir yolculuk yapalım sen seç. Hapis için pasta ve sandviç alalım birde yumruk şeklinde.
O cruzas la frontera ahora mismo o te vienes con nosotros a la comisaría... por un bocata de puño y tarta de suelo de celda.
Onlar da radyasyon yaymış olmalı, doğru mu?
Tienen que producir algún tipo de radiación, ¿ o no?
Ona hangi annenin doğru anne olduğunu sordular. O da bebeği ikiye kesmeyi önerdi.
Tenían este pequeño bebé, y le pidieron elegir cuál era la madre que le correspondía.
Bunun doğru olmadığını ikimiz de biliyoruz. Çünkü burada kurşunlar ya da bıçaklarla ilgili konuşmuyoruz, değil mi?
Los dos sabemos que eso no es cierto porque no hablamos de balas o cuchillos aquí, ¿ verdad?
Ya sen dünyanın en kötü müşteri servisisin ya da biz doğru yerdeyiz.
- Pues... o tienen el peor servicio del mundo o este el lugar correcto.
Ya şimdi yükseliriz, ya da hiç. Öyleyse ileri, York'a doğru ileri.
Ahora es tiempo de levantarse, o nunca será, así que adelante, adelante hacia York.
O da hedefe doğru gidiyordu.
Estaba en camino al objetivo.
Eğer bunu sana daha önce söyleseydim beni durdurmanın bir yolunu bulurdun. Her ne yaptıysam doğru ya da yanlış senin için yaptım.
y sabia que si te decía muy pronto hubieras encontrado alguna forma para detenerme, así que... mira, todo lo que he hecho, bien o mal, lo he hecho por ti.
Evet, onların bazılarını doğrulayamadığına ya da maksimum zararı vermek için doğru zamanı beklediğine dair bir teorimiz var.
Tenemos la teoría de que no puede materializar algunos de ellos... O que espera el momento perfecto para causar el mayor daño.
Antiloplar ilgilerini kur yapmaya doğru çeviriyorlar ya da sadece erkekler.
O al menos en los machos es así.
Ben, boktan İngiliz sahil şehirlerinden ziyade daha çok Alplere ya da Barcelona'ya arazi gezisi yapmaya alışkındım fakat Swanage'e doğru ilerlerken ilk birkaç saat boyunca, bir heyecan duygusu hakimdi her şey olabilir havası vardı.
Estaba más acostumbrado a viajar a lugares como Los Alpes o Barcelona en vez de las asquerosas playas inglesas, pero al llegar a Swanage sentí algo distinto, que las cosas serian diferentes... Al menos, las primeras horas.
Bu aralar, her şey ya doğru ya da yanlış olmaya başladı.
De alguna forma, todo se ha convertido en bueno o malo
Bir şeyleri doğru yapmış olmalıyım ya da yanlış.
Debo haber hecho algo bien o mal.
Doğru kelime "diyar". Çünkü... Fantastik filmlerden ve bilim kurgulardan öğrendiğim bir şey varsa o da :
"Reino" es la palabra adecuada, porque si algo me han enseñado las películas de fantasía y ciencia ficción es que los enanos son los únicos discapacitados que la sociedad acepta que pueda aparecer en una peli, sin que nadie te pregunte qué coño estás haciendo.
Sana anlatmam da doğru mu yanlış mı bilmiyorum.
N.. Ni siquiera sé si lo que te acabo de decir Es cierto o no.
Doğru yoldan sapsak ya da şeytana uysak bile.
Podemos caminar por la senda de la rectitud y la moderación o sucumbir a la tentación.
Şimdi, oraya nasıl yerleştiklerini ya da üç gün önce neden görmediğimizi bilmiyorum ama sonuçları beş defa kontrol ettim ve doğru.
Ahora, no sé como llegaron ahí o porque no estaban hace tres días pero revisé sus resultados 5 veces y son reales.
Doğru, yani önümüzdeki 40 ya da 50 yılı 1 yaşındayken öğrendiklerimizi unutmaya çalışarak geçiriyoruz, değil mi?
Ok, así que pasamos los próximos 40 o 50 años tratando de olvidar las cosas que nos enseñaron el primer año, cierto? Si.
Evet. Ya benim yolumdan, doğru olandan yaparız ya da Heritage'a geri dönersin.
Si, hacerlo a mi manera, de forma correcta, o estar de vuelta al hospital.
Doğru, o da taşınmıştı.
Es cierto. Y se mudó.
- Doğru er ya da geç herkesin ihtiyacı vardır
Claro, todo el mundo quiere, tarde o temprano
Doğru, ama bir şekilde biliyorum ki o çek karşılıksız çıkacak.
Correcto pero da la casualidad de que ese cheque va a ser devuelto.
Şu konuyu bir düşünebilsem doğru düzgün bir düşünebilsem mükemmel bir iş çıkarabilirim ve sonra da borsadaki gibi sokak sokak ilerlerim o sokak senin bu sokak benim...
Si dejas que lo piense un poco. Si dejas que le de unas vueltas, puedo hacer que todo salga perfecto. Y puedo caminar por cada avenida, y por cada avenida de esa avenida
İnanın bana, söylediği herşey kötü bir gün geçirinceye kadar devam edecek ondan sonra O yine içkisine geri dönecek ya da haplarına, anlayın işte eline ne geçerse Ama bir tek şeyi doğru söyledin, Jackie berbat bir anneydin kötününde kötüsü
¿ Todo lo que ha dicho? Créanme, durará hasta que tenga un mal día. Entonces volverá a darse a la bebida o a las pastillas, o lo que pueda conseguir.
Böylece o da senden doğru bir şekilde öğrenmiş olur.
Bien.
Doğru ya da yanlış cevap yoktu.
No había una respuesta correcta o incorrecta.
Senden bir şey öğrendiysem o da, doğru olduğunu düşündüğüm şeyi, sonuçlarını düşünmeden yapmak.
Si hay algo que aprendí de ti es que debería hacer lo que creo que es correcto y no preocuparme por las consecuencias.
Senden öğrendiğim bir şey varsa o da bana göre doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yapmalıyım ve sonuçlarını kafama takmamalıyım.
Si hay algo que aprendí de ti es que debería hacer lo que creo que es correcto y no preocuparme por las consecuencias.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]