O kişi translate Spanish
10,148 parallel translation
O kişi neden ben olmayayım dedim.
¿ Por qué no yo, entonces?
O kişi sensin, Chloe.
Y eres tú, Chloe.
İşte o kişi Namikaze Minato bir sonraki Hokage olması düşünülen kişi.
Minato Namikaze. El Hokage de la próxima generación.
Öyleyse o kişi...
aquel hombre era...
O kişi miydi?
Vaya.
O kişi senin oğlun.
Es tu hijo.
O yüzden anlaşmazlıktan dolayı birinin atılması gerekiyorsa o kişi ben değilim, odur.
Así que si tienen que sacar a alguien de este conflicto, es a él, no a mí.
- O kişi benim. - Ya ben senin yardımını istemiyorsam?
Yo soy ese alguien.
Artık o kişi değilsin. İçindeki o ateş yok.
Ya no eres ese.
İçimde keşfettiğin o kişi, hâlâ değişmedi.
La persona que encontraste dentro sigue siendo yo.
Herkesin bana çok gördüğü o kişi olabilirim. Tüm diyarların en büyük kralı.
Puedo convertirme en lo que nadie pensó que podría... el mayor rey de todos los reinos.
O kişi ben olmalıydım!
¡ Eso es quien se suponía que fuera!
-... bir önemi yok. - Geçen gün anlattığın hikâyeyi göz önüne alacak olursak büyük ihtimalle çok iyi tanıdığın o kişi de kendisine aynı şeyleri söylemiştir.
- Y en vista de la historia que me contaste el otro día, probablemente eso es lo que alguien que conoces muy bien le dijo.
Artık o kişi olmak istemiyorum.
No quiero ser esa persona nunca más.
- Yani demek istediğiniz her neyse o kişi...
Están diciendo que lo que sea que esté ahí fuera...
Kral Hydroflax, Kemik Toprakları'nın Kasabı. Savaşlarına, ölü yada diri olmaksızın düşmanlarını yiyerek son veren kişi.
El rey Hydroflax, el carnicero de los Prados de Hueso quien termina sus batallas comiéndose a sus enemigos, muertos o vivos.
O dükkandan çıkabilen tek kişi buydu bu da demek oluyor ki, ya Naziler dikkatsizdi ki hiçbir zaman değillerdir ya da bunun kaçmasını istediler, çünkü onlardan biri.
Él fue el único que escapó de ese almacén, lo que significa que o los nazis son descuidados, cosa que no son, o que querían que escapara porque es uno de ellos.
Suçluları bulmada anahtar kişi o.
Él es la clave para encontrar al culpable.
10 kişi mezun ediyoruz anlamına geliyorsa o zaman doğru 10 kişi olduğunu bileceğiz.
Y si eso significa que graduaremos a diez entonces sabremos que son los diez que se lo merecen.
Konuşman gereken kişi o, ben değilim.
Ella es con la que deberías hablar, no conmigo.
Kendime hayat kurtardığımı söylerim ama orada üç dört kişi varken bunu yapmak için bir sebebim varmış gibi davranamam.
No dejo de repetirme que salvo vidas, pero cuando te has cargado a tres o cuatro tipos, ni siquiera ya finjo que lo hago por las razones correctas.
fsociety'de yaşadığımız o derin boşluğu doldurabilecek tek kişi sensin diyerek saçmalayabilirdim.
Podría mentirte y decirte que eres la única persona que puede llenar el espacio vacío que tenemos en fsociety.
O silahı sıkan tek kişi sensin.
Eres el único que disparó esa arma.
Ben bir fikre körü körüne bağlanan kişi değilim. - Ben o fikri göklere çıkaran kişiyim.
No soy un simple seguidor, soy un líder.
Konuştuğun kişi benim seni o mahvolmuş sokaktan çıkaran adam.
Estás hablando conmigo, el tipo que te sacó de esa calle cuando estabas destrozada.
Fakat o dostlarının hayatlarını kurtarabilmek için görevi askıya aldı. Bunun sonucunda da Ateş Ulusu ve köy büyük zarar gördü ve suçlanan kişi de yine o oldu.
suspendió la misión para poder salvar a sus compañeros. y los compañeros de la aldea lo culparon a él.
Bir zombi tarafından ısırılıp hayatta kalan tek kişi o.
Es el único humano conocido que ha sobrevivido a una mordedura zombi.
Fakat herşeyiyle sevdiği bir kişi var, o çocuk.
Pero a la persona a la que amaba por encima de todo era ese chico.
Hayır, diyelim iki kişi hayatın onlara haksız ya da örseleyici davrandığını düşünüyor.
No, me refiero por ejemplo, a que dos personas se sientan tratadas injustamente. O tengan una vida traumática.
Polis hâlâ Uppsala'nın merkezindeki caddelerin birinde piskopos Elisabeth Lindgren'i öldüren kimliği belirsiz kişi ya da kişileri arıyor.
La policía sigue buscando al autor o autores del... asesinato de la Obispo Elisabeth Lindgren en una calle del centro de Uppsala.
Sıkıntı çeken on kişiye yardım edip saygınlık kazanmak isteyen mi yoksa bir kişiye sessiz sedasız yardım edip böbürlenmeyen kişi mi?
¿ Es la persona que ayuda a diez y toma el crédito... o el que ayuda a uno y no se jacta?
Aile yemeği ve kilisede eksik olan tek kişi o,
Él es el único que se perdió la cena de la familia y de la iglesia...
Burada problemi olan kişi ben değilim. O yüzden gerçekten konuşacaksak konuşabiliriz.
Mira, yo no soy el que tiene el problema aquí, así que si realmente queréis hablar, podemos hablar.
Dün bin kişi geldi. O yüzden ziyaret için iyi bir zaman değil.
Ayer fueron mil, así que este no es el mejor momento para una visita.
Görünen o ki sana inanan birkaç kişi bulmuşsun.
Parece que conseguiste seguidores.
O duvarları yıkan kişi olmayı seviyordum.
Me gustaba ser el que las derribaba.
O kılıcı alabilecek tek kişi sensin.
El único que puede conseguirme esa espada eres tú.
O kılıcı alabilecek tek kişi sensin.
- Sólo tú puedes conseguirme la espada.
Böyle bir fedakarlıkta bulunan bir kişi gördüm, o da babandı.
Solo vi a otra persona hacer tal sacrificio, y fue tu padre.
- Battaniye fotoğrafını gönderen kişi vekil sunucu yerine bilgisayarını, laptopunu ya da telefonunu kullandıysa... -... onun izini sürebiliriz.
Significa que si la persona que colgó la foto de la manta lo hizo desde su ordenador de sobremesa, portátil o teléfono sin usar un proxy, podemos rastrearle.
O şekilde ateş püskürterek, en çok sevdiği kişi olan, Babasını üzmeye çalışıyordu.
Intentaba lastimar a su papá, arremetiendo contra... aquella persona a la que más amaba.
Şuna cevap ver o zaman, kişi başı 70 bin dolar Laura veya Rachel hayatından bahsediyor olsaydık da harika bir teklif olur muydu?
Dime, $ 70.000 por persona, ¿ sería un gran acuerdo si estuviéramos hablando... de la vida de Laura o la de Rachel?
Bir zombi ısırığına maruz kalıp hayatta kalabilen tek kişi o.
El es el único humano conocido a han sobrevivido a una mordedura zombi.
Nevins davasında ne kadar çok kişi çalışırsa kaçmadan önce onu yakalamak için o kadar çok şansımız olur.
Cuantos más cuerpos arrojemos a lo de Nevins, más posibilidades tenemos de capturarle antes de que se deslice por las redes.
O güzel kızlardan birini bizzat sorguladım, şu ana dek bu saldırılardan... canlı kurtulan tek kişi o.
Yo mismo hablé con una doncella, bastante guapa, por cierto, la única superviviente de esos ataques.
Tabi ki o kişi Lucien'dı.
Tristán :
16 yıldır kızımızın bize saygı duymasını bekliyoruz. Ama esas önemli olan, o bizim kızımız olmalı. Bu olduğu kişi değil.
Llevamos esperando 16 años a que nuestra hija nos respete, pero la clave es que tiene que ser nuestra hija, no esa persona en la que se ha convertido.
İyileştirebilen kişi o, sen değilsin.
Él es quien puede curarse a sí mismo, no tú.
Pek çok kişi beni Octavia Spencer'a, Cordovia Prensi'ne veya Guten Bourbon reklamındaki adama benzetir.
Mucha gente dice que me parezco a Octavia Spencer, o al Príncipe de Cordovia o al tipo de los avisos de Guten Bourbon.
Ama biriniz diğerlerinden daha iyi iş çıkaracak. O olağanüstü kişi ise bu kalemi alacak.
Pero también espero que uno de ustedes sobresalga, y ese individuo destacado recibirá este bolígrafo.
merhaba... { \ blur1.5.5 } Dönüştüğün o kişi olmaktan gururlanabilir misin? itchomae ni shippai kurikaeshi sore o bane ni tobu toki o matte-iru yo ano hi no boku-ate no uta { \ blur1.5.5 } Büyüdükçe yapacağın hataların olacaktır
Aún queda más por descubrir y tengo tanto por hacer.
kişi 33
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34