O olmalı translate Spanish
10,130 parallel translation
- O olmalı.
Tienen que ser Royalle.
- Gelen o olmalı. Amanın.
Debe de ser él.
- O olmalı illa.
- No, tiene que ser él.
- Curcunanın içinde kaçmış olmalı.
- O de la pintura. Él... debió haber logrado escapado en el caos.
- Ben de yanında olmalıyım o zaman.
- Bien, entonces, debería estar contigo.
Alışveriş kusursuz olmalı, yoksa sana 5 kuruş bile vermem.
La mercancía tiene que estar impecable, o no verás ni un centavo.
O zaman siz de adli tabip Doktor Thompkins olmalısınız.
Entonces usted debe ser la Dra. Thompkins, la médica forense.
Sana bulaşmadığından ya da enfeksiyon kapmadığından her şekilde emin olmalıyız.
Tenemos que estar seguros de que no has sido contaminada o infectada de alguna manera.
O yüzden seni gerçekten sevmiş olmalı.
Entonces, debes agradarle mucho.
Ya da Kyle yapmış olmalı aksi hâlde şu ana kadar Dries'ın cesedini bulmuş olurlardı.
O de haberlo hecho de otro modo, ya habrían encontrado su cuerpo.
Yelpaze şeklinde mi yoksa çiçekli mi olmalı?
¿ En forma de abanico o en forma floral?
Daha iyi olmalıyız en azından.
O al menos deberíamos.
Hâlâ o sarışın yavruya çakıyor olmalısın.
Debes estar acostándote todavía con esa rubia.
Umurunuzda olmalı ama, o küçük kız Ajan Krzeminski'yi öldürmek için eğitildi gibi geliyor bana.
Bueno, pues debería, porque esa niña pequeña, creo, creció para matar al agente Krzeminski.
Olmalı çünkü o ölümlerin de suçlusu benim.
Bien, debería. Porque todas esas muertes también son culpa mía.
- O kadar da değil. - Daha dikkatli olmalısın.
- Tienes que tener más cuidado.
O gece olan her şeyden sonra, nakil talebini iptal etmek için biraz geç kaldım yani yanlışlıkla faturalamış olmalılar.
Con todo lo que pasó esa noche, Se me hizo tarde cancelando la orden de transferencia, así que deben haberla facturado por accidente.
O hırsızlarla o geçen gece korkutucu olmalı.
La otra noche debió ser terrorífica con esos ladrones.
Anneme çekmiş olmalıyım o zaman ben.
Será por parte de mamá.
O ben olmalıydım.
Debería ser yo.
O ben olmalıydım, Joe Dirt değil.
Debería ser yo, no Joe Dirt.
Hanımefendi, hoşnut olmadığınız farkındayım ama sakin olmalısınız. Yoksa görüntüler bulanık olacak tüm işlemi baştan yapmamız gerekecek.
Señora, sé que está alterada, pero necesito que permanezca calmada o las imágenes saldrán borrosas y tendremos que hacerlo todo de nuevo.
Onu o yüzden merdivenlerde bulmuş olmalıyız.
Tal vez por eso fue encontrado en esas escaleras.
- O zaman iyi olmalı - Elbette.
Entonces debe de estar bueno.
O adam her kim ise gizli zulamı bulmuş olmalı.
Quienquiera que sea, debe tener una guarida.
O büyüklükte bir bombanın bir tür termal ya da kimyasal imzası olmalı.
Una bomba de ese tamaño debería de brindar algún tipo de firma térmica o química.
O arıları bir yerden kumanda ediyor olmalı.
Controla esas abejas de forma remota desde algún sitio.
Kolye o zaman düşmüş olmalı.
O sea que se le debería caer entonces.
- O deneklerden birisi olmalı.
- Debe ser uno de... esos experimentos.
Beni hipnotize falan etmiş olmalı.
Debió de mí o algo hipnotizado.
"Bu karşılaşma çok hoş olmalı, çünkü sen de varsın" mı demek yoksa iki arkadaşın ya da tanıdığın tesadüfi karşılaşması için kullanılan basit bir şaşkınlık ifadesi mi sadece?
"este encuentro es fantástico por tu presencia" o es sólo una expresión de sorpresa... entre dos amigos o conocidos?
O zaman Bay Flowers siz olmalısınız.
Bueno, usted debe ser el Sr. Flowers.
Mesafeli olman için o bile yeterli bir sebep olmalı.
Eso solo ya sería motivo suficiente para que guardaras la distancia.
Eline bakın. O en az dozajı almış olmalı.
Debieron de haberle dado la dosis más baja.
Kesinlikle eminim, o ne yağtığından emin ama düşürmüş olmalı.
Estoy bastante seguro de que era lo que estaba haciendo, pero debió de caérsele.
- Mark'ı o almış olmalı.
Él debió de recogerlo.
Birileri o bilgileri kasten silmiş olmalı.
Alguien ha debido de borrar esa información deliberadamente.
Hiç unutmadım. O zaman sanırım soru şu olmalı ;
Bueno, entonces, supongo que la pregunta es,
Henry, kör olmalısın o zaman.
Henry, en verdad estás ciego, ¿ no?
Bir şeyi ya da birini arıyor olmalılar.
Deben estar buscando algo... o a alguien.
Güzel, o halde bunu bekliyor olmalıydınız.
Bien, entonces deberíais haberlo visto venir.
Tünel gibi gizli bir çıkış olmalı.
Debe haber una salida secreta, cómo un túnel o algo así. ¿ Dónde está mi hermana...
O yüzden bunun bir çeşit kanıtı olmalı, değil mi
Así que debe haber algún tipo de evidencia de eso, ¿ verdad?
Kayayı yok ettik o yüzden Drill,... işaret yollamak için farklı bir yol arıyor olmalı.
Destruimos la roca, así que Drill, debe estar buscando otra forma de enviar la señal.
O termal monitörden küçük bir enerji tüketebiliyor olmalı.
Debe haber consumido la poca energía del monitor térmico.
Dur biraz. O halde Anna da burada olmalı.
Espere, por lo que Anna también ¿ esta aquí?
Olaya dahil olmalıydım ya da bir şeyler duyduğumu söylemeliydim.
Debí haber intervenido con el jefe o decirle que había oido algo.
O da orada olmalı.
Él debe estar por ahí.
O çoktan buraya gelmiş olmalı.
Ya debió de haber llegado acá.
Tuz veya tereyağı olmadan pişirmek için hatrı sayılır bir yeteneğe sahip olmalısınız.
Debes poseer una habilidad considerable para cocinar sin sal o mantequilla.
Tüm o güç... Bir yolu olmalı.
Todo ese poder... debe haber una forma.