Olursunuz translate Spanish
3,054 parallel translation
Ne olursunuz...
¡ Por favor!
umarım onu 700 bin zarara uğratmış olursunuz. bir nevi ona şey vermiş olursunu....
Espero que causarle a él una pérdida de 90 mil rupias... le dará algún tipo de...
Mahkeme celbini yollayamam teğmen, Eğer Doyle ile bağlantıya geçip ondan yeni kağıtlar isterseniz, Hirschbaum'un hala canlı olduğunu söylemiş olursunuz.
No puedo conseguirte esa citación, teniente, y si contactas con Doyle y le pides nuevos papeles, eso es como decirle que Hirschbaum todavía está vivo.
Orayı bulursanız sınırlı bir evrenin ilk kanıtını da bulmuş olursunuz.
Encuéntrenlas, y podrían ser los primeros en hallar evidencia del borde del universo.
Suçluyu saklayıp bize teslim etmezseniz siz de en az onun kadar suçlu olursunuz. Suçluyla beraber kovulursunuz.
si ocultáis que sabéis quién es el autor y no lo entregáis, sois tan malos como el mismo autor, seréis despedidos junto con el autor.
- Umarım burada mutlu olursunuz.
Espero que seáis felices aquí.
Bunu inkar ederseniz, şehrin gerçeğini inkar etmiş olursunuz.
Duda de eso, y dudas de la realidad de esta ciudad.
Farkına varmadan, birlikte yaşamış olursunuz ve tartışmayı hatırlamazsın.
Antes de que te des cuenta, están viviendo juntos y no recuerdan esa discusión.
Eğer o parça yüzme havuzuna poz vererek atlarsa... Mutlu olursunuz- -
Si el elemento sale de una piscina y hace una pose... eres feliz...
O yüzden eğer beni öldürürseniz onu da öldürmüş olursunuz.
Así que si me matas, también estás matándolo a él.
Küçük bir parçan tüm bunlar bittiğinde belki ormanda şerifle kendi evinizde olursunuz diye düşünüyor.
Una diminuta parte de ti piensa, que quizás después que todo esto haya terminado, tú y la Señorita Sheriff puedan hacer su propia cabaña en el bosque.
Şöyle olsa mesela? "Ezik torbacılarınızı bir daha bisiklet dükkânımda görürsem" pişman olursunuz amına koyayım "?
¿ Qué tal "si vuelvo a ver a tus feos e insignificantes traficantes merodeando en nuestra tienda de nuevo, te arrepentirás"?
"Pişman olursunuz" kısmını vurgulayarak tabii.
Y acentuar "arrepentirás".
Burada güvende olursunuz.
Ustedes estarán más seguras acá.
Belki bana giyinmeme yardımcı olursunuz.
Quizás podrían ayudarme a vestirme.
Burada güvende olursunuz.
Deberías ser capaz de mantenerte a salvo.
Fabrikada çalışan bir babayla büyürseniz, bu cesarete erken yaşta sahip olursunuz.
Bueno, cuando creces con un padre que pasó la vida trabajando en las fábricas, tiendes a tener la columna a edad temprana.
Burayı imzalarsanız benim müvekkillerimden biri olursunuz.
Sí firmas justo aquí, te volverás uno de mis clientes.
Bana başka bir yol bırakmamış olursunuz.
Si no lo haceis, no tendré opción.
Umarım burada mutlu olursunuz.
Espero que sean felices aquí.
Mary Margeret'le mutlu olursunuz sanmıştım.
Pensé que tú y Mary Margaret estarían contentas.
Saat 04 : 00'dan sonra ne kadar sıklıkla açık olursunuz?
¿ Qué tan frecuente abren el lugar luego de las 4a.m.?
Fakat sonra anne olursunuz.
Luego te conviertes en madre.
Ne olursunuz!
¡ Por favor, ayuda.
Ne olursunuz! Yardım edin!
¡ Por favor, que alguien me ayude!
Yani bize bir şey olursa kızlarımız için en iyisi siz olursunuz diye düşünüyoruz.
Ya sabéis, por si acaso nos pasar algo, pensamos que seríais unos padres perfectos para nuestras niñas.
Vücudunuz bir ev gibidir. Banyo ve mutfaktaki çinileri onarabilirsiniz, ama temel çöküyorsa vaktinizi boşa harcamış olursunuz. - Yan etkileri ne?
Verás, tu cuerpo es como una casa... puedes arreglar los azulejos del baño y de la cocina, pero si los cimientos se deterioran, bueno, estás perdiendo tu tiempo.
İyi bakmazsanız pişman olursunuz.
Trátala mal y te arrepentirás.
- Sorularımıza cevap verirseniz çok yardımcı olursunuz.
- Nos ayudaría mucho si pudiera contestar algunas preguntas.
- Ne olursunuz...
- Por favor.
Aslında bir kızdan hakikaten hoşlandığınızda onun adına mutlu olursunuz.
De hecho cuando realmente te gusta una chica estarás feliz por ella.
İkiniz burada güvende olursunuz.
Ustedes dos deben estar seguros aqui.
Umarım mutlu olursunuz!
¡ Espero que los dos seáis muy felices!
Bu dört maddenin bir araya gelmesiyle TNP elde etmiş olursunuz.
Si juntas todo eso, obtienes TNP.
Uyumazsanız yarın kötü olursunuz. Hadi yatağa..
Vas a ser miserable mañana si no lo haces.
Ama basit bir oyunu kazanmış olursunuz.
Pero ganan un simple juego.
Belki de bize katili bulma konusunda yardımcı olursunuz.
Bueno, a lo mejor nos podéis ayudar a encontrar al asesino.
Çocuğunuza hayatta kalmayı öğretirseniz,... ebeveyn olarak görevinizi yapmış olursunuz!
si enseñaste ese chico a sobrevivir, has hecho tu trabajo como un padre!
Eminim çok iyi bir baba olursunuz. Ama bir yargıç davayı kapatana kadar benim...
Seguro que vas a ser excelente padre pero hasta que el juez dictamine caso cerrado...
Çevredeki madenlerin tam dışında buluşacaksınız böylece yırtıcılardan da korunmuş olursunuz.
Está bien, se encontrarán justo fuera de las minas perimetrales así podrán estar a salvo de los depredadores.
"Onaylıyorum butonuna tıklayarak Apple'ın ağzınızı... "... başka bir iTunes kullanıcısının göt deliğine dikebileceğini kabul etmiş olursunuz. "
"Al pulsar'Acepto', también permitirás que Apple pueda coserte la boca al culo de otro usuario de iTunes."
Bilirsiniz, bu elemanlara pek dikkat etmem. Çünkü açıkçası, eğer güney Kaliforniya'da bir komi gördüyseniz hepsini görmüş gibi olursunuz, ne demek istediğimi biliyorsunuz çünkü onlar, çok fazla birbirilerine benziyorlar.
Saben, tiendo a no ver al personal, porque sinceramente, si has visto a un mozo en California, los has visto a todos, si saben a qué me refiero, porque todos se parecen.
İçinizden birisi kampanyada çalıştı mı bilmiyorum ama... sizinle birlikte çabalayan insanlara inanılmaz derecede bağlanırsınız bir aile olursunuz.
No sé si alguno de vosotros ha trabajado alguna vez en una campaña, pero... creas unos vínculos increíble con la gente en las trincheras, os... os convertís en familia.
Gelip onu teşhis edebilirseniz çok yardımcı olursunuz.
Sería de gran ayuda si usted viniera y lo identificara. Por supuesto.
Gitmek için bir sürü para verirsiniz ama sonucunda tüm gecenizi harcamış olursunuz.
Pagas un montón y al final estás desperdiciando la noche completa.
Bakın, ne zaman bunun bir kaza olduğunu söyleseniz kocanızın buradan çıkmak için kullanacağı hikâyeyi biraz daha beslemiş olursunuz.
Mire, cada vez que nos dice que fue un accidente está reforzando la historia que va a usar para librarse de esto.
Çok yaklaşırsanız, yakalanma ihtimalini göze almış olursunuz.
Si se acerca demasiado, se arriesga a que lo atrapen.
Hadi ama, başka zaman olsa video çekerken çok heyecanlı olursunuz.
Sí. Tíos, normalmente estáis entusiasmados acerca de hacer vídeos, ¿ cierto?
Dolayısıyla hem uzaklara gitmiş hem de yaklaşmış olursunuz.
Y así te estás alejando y acercando.
Ne olursunuz bölün!
Por favor.
İkiniz de işinizden olursunuz.
Eso apesta Veremos eso contigo pronto, y ambos os iréis.