Oturma odası translate Spanish
2,368 parallel translation
Bayanlar ve baylar... Merhumla vakit geçirdikten sonra içecekler için oturma odasında bize katılın.
Señoras y señores después de dar su último adiós al fallecid por favor, únanse a nosotros en la habitación familiar para tomar un refrigerio.
Bu arada, kadeh kaldırdıkları oturma odasına git, tamam mı?
Mientras tanto, entra en la sala familiar donde están haciendo brindis, ¿ vale?
O gün bütün gece yatağımda uyanıktım ve babamın sekreterinin oturma odasının aynı bizim oturma odasına benzediğini fark ettim.
Y luego, estaba en la cama esa noche y me di cuenta de que la sala de estar de la secretaria de mi padre era idéntica a la nuestra.
Oturma odasındaa yatıyormuş.
Dijo que simplemente se mudó al salón.
- Ne söyleyecektim ki... "Şu anda örtülerin altındayım, çünkü oturma odasına gitmekten korkuyorum"?
¿ Qué habría dicho : "Estoy bajo las mantas porque le temo a la sala"?
Yatağın güvenli olduğunu ve oturma odasının korkutucu olduğunu hissediyordum.
Sólo sentí que la cama era un lugar seguro y que la sala daba miedo.
Oturma odası da burada.
Y la sala... estaría aquí.
Şüpheli oturma odasından geçmiş.
El su-des salió por la puerta de la sala familiar.
Şey, sen oturma odasını süpürsen.. bir saatimiz var.
¿ Te molestaría pasar la aspiradora en el cuarto de huéspedes como en una hora?
Merhaba tatlım. Belki de oturma odasına olur.
Pero estoy en una situación muy mala.
Köpek oturma odasında hâkimiyet bölgesini işaretlemiş.
El perro marca su territorio por toda la sala de estar.
O perdeler oturma odasında değil mi?
¿ Eso no es en el salón?
Bree oturma odasındaydı ve kaçıp gitti.
Bree estaba en la sala y solo salió corriendo.
Sana garanti ediyorum ki.. ... bu cam parçası kurbanın oturma odasındaki kırılan camın bir parçası.
Así que... apostaría mi dinero a que esta pieza de cristal... fue una vez parte de la ventana del salón de la víctima.
Brian Henry! Oturma odasına dön.
Brian Henry, vuelve al salon.
Chris ve Meg. Kalem ve kağıt alıp 10 dakika sonra oturma odasına gelin.
Chris, Meg, véanme en el living en 10 minutos y traigan un papel y lapiz
Burası oturma odası ama annenle baban geceleri burada uyuyacak.
Esta es la sala de estar, pero tus padres dormirán ahi por la noche.
Oturma odasını yeniden düzenlemek Marge'ın fikriydi.
Reacomodando el cuarto de estar fue la idea de Marge.
Hatunlar odalara, beyler de oturma odasına.
Las mujeres en las habitaciones, y los maridos en la sala.
İyi o zaman, oturma odasına siz geçin.
Entonces Uds. dos en la sala.
Evin tam ortasında, onun hemen yanında oturuyordum. Yatağını oturma odasına koyduk.
Yo estaba sentado a su lado en el centro de la casa, su cama en la sala de estar.
Oturma odasında kanepede kalacak.
Él se va a quedar en el sofá de la sala de estar.
Oturma odasındaki mektuba baktın mı? Devalos parti veriyor.
¿ Viste el correo en la sala?
Bu oturma odası şu an yenileniyor ama, burası Bay Mckenzie'nin kahvaltısını edip, anlaşmaları hazırlayıp yerel tüccarlarla görüştüğü yer.
Este salón está actualmente siendo renovado, pero aquí es donde el Sr. McKenzie tomaba su desayuno, preparaba contratos, y se reunía con comerciantes locales.
"Deniz" kol kısmı tahtadan olan deri sandalye, tıpkı oturma odasındaki gibi.
"Mar" es el sillón de cuero con posabrazos de madera... Ejemplo :
Ben-Ben... Babamı neredeyse on yıldır görmedim ve şimdi o bize kahve yaparken onun oturma odasında oturuyorum.
No veo a mi padre desde hace 10 años y ahora estoy en su sala o en su caravana mientras el prepara café para la gente.
Oturma odasında bir olay yok, değil mi?
no ves que lo que ocurre es privado.
Oturma odasındaki telefonun rengi neydi?
Ok, ¿ de qué color era el teléfono en la sala?
Her zaman oturma odasının perili olduğunu hissetmişimdir.
Siempre sentí que la sala de estar estaba embrujada.
Sonra uyandığımda saat 5 : 00'dı ve Mary Beth'in oturma odasındaydım.
Y entonces cuando desperté, eran las 5 am y estaba en la sala de Mary Beth.
Bütün gece koridorda dolandı. Oturma odasında, mutfakta dolanıp soda aradı.
Caminó arriba y abajo del corredor toda la noche, la sala, la cocina, buscando bicarbonato de sodio.
Oturma odasında bıraktığınız seyahat acentası broşürlerini size getirecektim.
Le traigo los folletos de viaje que olvidó en la sala.
Bir keresinde Brad Jackie'nin oturma odası için seçtiği renk hakkında ufak bir yorum yaptı diye Jackie sinir krizi geçirmiş.
Brad me ha dicho que una vez hizo un pequeño comentario sobre el color qué Jackie eligió parta el cuarto de estar ¡ y él ha tenido una crisis histérica!
Babası uyuşturucu baronu ayrıca belediye başkanı ayrıca evde doğum savunucusu. Oturma odasını doğumhaneye çevirtti.
El padre es un líder narcotraficante, barra alcalde barra defensor radical de los nacimientos caseros que construyó una sala de partos en la casa de huéspedes.
Kardeşini uyandırdığına göre, şimdi onu alıp oturma odasında uyuyana kadar onu gezdireceksin.
Como despertaste a tu hermano, camina con él por la sala hasta que se duerma. Pero nunca se duerme.
- Oturma odası gibi.
-... qué nombre ponerle. - Parece un salón.
Hasta hisseden herkes oturma odasında kalsın diğer herkes dışarı.
Así que, cualquiera que se sienta mal, se queda en la sala, los demás, salgan.
Bak, oturma odasında kal, dinlen ve eğer semptomlarım ilerlerse bana haber ver.
Mira, quédate en la sala, descansa y avísame si tus síntomas empeoran.
Oturma odasındaki resimleri istiyorum.
Me gustaría las ilustraciones en la sala de estar.
Oturma odasına gidiyorum.
Me voy a ir ahora.
İki tane oturma odasına, giriş yoluna, koridora, mutfağa.
Dos en el salón, una en la entrada, otra en el pasillo y otra en la cocina.
Pekâlâ, burası oturma odası...
Bueno, ésta es la sala de estar...
Ancak dairesi sanat merkezinin hemen yanında. Oturma odası da, Jenna'nın öldürüldüğü fıskiyeye bakıyor.
Pero parece que su apartamento queda junto al centro de arte y desde su sala de estar se ve la fuente donde mataron a Jenna.
Oturma odasından buraya geri geri yürüdüm.
Caminé de espaldas desde la sala.
- Hayır, galiba oturma odasındalar.
- No, creo que están en la sala.
Oturma odası, salon, müzayede salonu.
Sala de estar, salón, un remate de sotheby's. [Sotheby es la casa de subastas más antigua de objetos de arte del mundo]
- Paige, Cooper, oturma odasına gitmek istermisiniz?
- Paige, Cooper, ¿ queréis ir al salón?
Ve burda, oturma odasında Oğlum Kevin, partneri Scotty ile evlendi.
Y éste es el cuarto de estar donde mi hijo Kevin se casó con su compañero Scotty.
Oturma odasına gidebilirsin.
Puedes ir a la sala de estar.
Bu da bizi senin Bay Harrot un oturma......... odasında bulduğun....... CW-2 numaralı tek fiziksel....... delil taşa getiriyor.
Lo cual me lleva a la única pieza de evidencia física... que tenemos en este caso, cuyo número de item es CW-2, la piedra que dice que encontró en el salón del señor Harrot.
Sonra beni oturma odasına sürükledi, Genellikle saçımı çekerek sürükledi, Ve sonra yüzümü bir şeye vurdu- -
Ahora, lo que haremos es... practicar una nueva política de cooperación, que comenzará con un informe sobre Héctor Cruz.