Oynama translate Spanish
2,613 parallel translation
Hiçbir oyun oynama.
No juegues a nada en absoluto.
Hiçbir oyun oynama.
! No juegues a nada en absoluto!
Benimle oyun oynama. Seninle oynamak mı?
No juegues conmigo juega usted?
- Shawn. - Pin ponu, General Chao'nun pilicini ve dama oynama şeklinizi sevdiğimi söyleyerek başlayayım. Yangın tatbikatlarınızı son derece eğlenceli buluyorum.
Diciendo que me encanta el ping-pong, y el pollo del general Chao, y su versión de las damas, y encuentro sus simulacros de incendios muy entretenidos,
Esasında, sistemde nasıl oynama yapılabileceğini gösteriyor.
Básicamente descifra el modo de cómo manipular el sistema.
Bir balıkçı barınağında yapış yapış bir klavye ile ölen mi? Benimle nazlıyı oynama, evlat.
El que murió en la cabaña de pesca que tiene el teclado pegajoso?
Benimle oynama.
¿ Cómo? Ahora no juegues conmigo.
Olmaz, Gus, "Bourne" culuk oynama şansım doğdu.
No, Gus, esta es nuestra oportunidad de convertirnos en Jason Bourne.
Benimle oyun oynama.
Y no juegues conmigo.
Artık arkadaşınla oynama tamam mı!
Por eso, no juegues con tu amiga.
Destiny'nin komut programı üzerinde kolayca oynama yapılabilecek bir şey değil. Tamam, o zaman beni aydınlat.
La programación del comando de Destiny no es algo que pueda ser manipulado fácilmente.
Biz insanoğlu, evrimimizin gidişatında oynama yapabilme kapasitesine sahibiz.
Los humanos ya somos capaces de manipular el curso de nuestra propia evolución.
Sahiden Raketbol oynama durumun var mı?
De verdad, tú - ¿ Tu juegas racquetball por casualidad? ¿ Juegas Squash?
Senin yüzünden işimden olacağım. Bak ekmek paramla oynama fena bozuşuruz.
Voy a perder mi trabajo por tú culpa No te inmiscuyas en mi trabajo.
Aptalı oynama, tamam mı?
No seas estúpido, ¿ vale?
Sakın Hope adındaki kadınla kumar oynama.
Nunca cortes la baraja con una mujer llamada esperanza.
6 yıl boyunca kamera karşısında aynı karakteri oynama fırsatınız pek sık olmaz.
Es muy raro que tengas la oportunidad de interpretar Un personaje por un periodo de 6 años que tiene un arco argumental tan importante.
Yiyecek ile oynama.
No juegues con tu comida.
Bana oyunlar oynama, Dylan.
No juegues conmigo, Dylan.
Birde şu saçma körling oynama denemem var.
y luego un ridículo intento de curling.
Sesli filmlerde oynama şansım olmadı.
No habría sobrevivido la transición a las películas habladas.
Benimle oynama.
Oh, no juegues conmigo.
Benimle oynama Fowler
No juegues conmigo.
Minyon bir dolandırıcıyla bilardo oynama.
No juegues al billar con una pequeña estafadora.
Sana benden ücretsiz ders bir Siren'la bilardo oynama.
Ésta es mi lección gratis... No juegues al billar con una sirena.
Doktorun test sonuçların üzerinde oynama yapıyordu.
- Tiene el VIH. Su médico ha falsificado sus papeles.
Buraya gelip benimle oyun oynama, Trev, çünkü bugün insanların benimle boktan oyunlar oynamasını istemeyecek kadar yorgun ve hastayım!
No vengas a jugar conmigo, Trev, porque estoy enfermo y cansado de la puta gente que juega conmigo hoy!
Kollarını kaldır, yemin ederim seni... Sakın benimle oyun oynama.
Mueve tus brazos y te juro que...
Bana aptalı oynama, Emily!
¡ No te hagas la tonta conmigo, Emily!
Yoksa İngiltere'nin itiraz ettiği gibi, bir elle oynama mı var?
¿ Es el uso de la mano de lo que se queja Inglaterra?
Sakın benimle oyun oynama.
No juegues conmigo.
Bana şımarık zengin kız kartını oynama.
No uses la carta de niña rica y mimada.
Biliyorum, fakat Harry'nin Doğu Almanya Devlet Güvenlik Bakanlığı memurlarıyla buluşmak için Doğu Almanya'ya geçtiğini kanıtlayan, üzerinde oynama yapılmış bir kanıt var.
Lo sé. Pero sé que hay evidencia adulterada que prueba que Harry cruzó a Alemania Oriental a encontrarse con oficiales de la Stasi.
Bence adil oynama zamanı çoktan geçti.
Creo que terminó el tiempo para jugar limpio.
Benimle oyun oynama, Conti.
No juegues conmigo, Conti.
- Evet, nasıl hakkında "nasıl bir açılış konuşması çalabilirim... - ve Hotchkiss le nasıl üzerinde oynama yapabilirim 5.inci yılda"?
Sí, que hay de "¿ cómo plagié mi breve tésis jurídica y tuve que hacer un quinto año en Hotchkiss por inventármela?"
Gerçekten mi? Peki ya süper ligde oynama şansı... kabul müdür?
¿ Qué te parece regresar a las Ligas Mayores?
Para ile oynama konusunda hiçbir şey demedim.
Dije que no diría nada sobre la cosa de pagar para jugar.
Lancer para ile oynama olayına başladığında Cehennem Kedisi olmak için takımdan ayrılmamı söyleyen sendin.
Cuando Lancer dio inicio al pagar por jugar, fuiste quien me animó a dejar el equipo para que me hiciera un Hellcat.
Bilgisayarın, Telefon faturaların, Telefon mesajların, e-mailerin, kredi kartların, ve banka kayıtların... bak, her yaptığını biliyorum ikinci sınıftan bu yana, sakın benimle oynama o yüzden.
Su computadora, su teléfono, sus mensajes de texto, sus emails sus tarjetas y su cuenta bancaria.
Bana aptalı oynama. Bu saçmalıklardan bıktım usandım.
- Solo estás haciéndote el tonto.
İnsanlara para için oynama skandalını unutturmaya çalışıyorlar.
Sólo están intentando hacer que la gente se olvide del escándalo de pagar por jugar.
Para için oynama olayına nasıl bakıyorum biliyorsun.
Sabes como me siento sobre lo de pagar por jugar.
Para için oynama olayı bir yaşam tarzı.
pago por juego es una forma de vida
Adamımız, dükkandan aldığı mermiler üzerinde oynama yapmış.
Nuestro tipo está modificando balas compradas en tiendas para que exploten.
Oynama tarzını ne kadar sevdiğimi biliyorsun.
Sabes cuánto me encanta la manera como lo haces.
- Salağı oynama artık
- Deja de hacerte el estupido.
Benimle oyun oynama tamam mı?
No me vengas con juegos ahora.
Diğer güçlerinle oynama vakti geldi.
Es hora de que juegues a otra cosa.
Benimle oyun oynama, ben bir dedektifim.
Magda, a mí no me engañas. Soy detective de policía, ¿ qué pasa?
Benimle oyun oynama.
No juegues conmigo.