Param translate Spanish
21,309 parallel translation
Kendi paramı kullanırım Polly.
De hecho, usaré mi propio dinero, Polly.
- Param yok.
- No tengo dinero.
Param olmadan, Bruce Wayne değilken nasıl biri olduğumu çözmeye çalışıyorum.
Descubrir quién soy sin dinero. Sin ser Bruce Wayne.
İşte benim gereksinimlerim : Senin evinde olmalı çünkü 5 kuruş param yok.
Solo tengo un requisito... debe ser en tu casa porque no tengo dinero.
Ayrıca sana ve tüm arkadaşlarına... özür dilemek için içki alacak param var.
Y estoy preparado para ir a comprar... a todos tus amigos de allí una copa. Como una disculpa.
Sonra da bankaya gidip paramı getir. Ya da bankaya gidip paramı getir. Sonra da...
Luego ve al banco y consigue mi dinero, o, ve al banco, consigue mi dinero, y luego, bueno, creo que lo entiendes.
Git paramı getir sonra da gidip senin morugu bulalım.
Ve a buscar mi dinero, luego encontramos a tu viejo.
Param altın kadar değerlidir.
Mi dinero es oro.
Yapmayın, zaten epey paramız var değil mi?
Tenemos mucho efectivo, ¿ no? ¿ Por qué?
Çok az paramız var.
Tenemos muy poco dinero.
Bunun için çok az paramız var.
Tenemos muy poco dinero.
Sırf paramız yok diye...
Por no poder dar el dinero...
Hayır, şu an ona param yetmez.
No, no puedo pagar un hotel ahora. - Pero tiene 12 millones...
Paramı geri istiyorum Bay Roper.
Quiero mi dinero de vuelta, Sr. Roper.
Sen hemen paramı transfer et.
Tú. Transfiere mi dinero ahora mismo.
Paramı istiyorum. Hemen!
Quiero mi dinero. ¡ Ya!
Ne kadar paramız varsa sana vereceğim. Cüzdanları, mücevheri de vereceğim.
Te daremos todo el dinero que llevamos encima, nuestras carteras, las joyas.
Param ve seninle çalışmaya hazır insanlarım var.
Tengo dinero y gente preparada para trabajar contigo.
Param vardı.
Tenías dinero.
Butun param bu.
Es todo mi dinero.
Bizim paramızla, gününü gün ediyor.
Se está tomando su tiempo, y nuestra paga.
Ne yapacağımı bilmediğim kadar param var.
Tengo más dinero del que podré utilizar. ¿ No lo ves?
Zaman geçirmeyi bırak da bana paramı ver.
Solo no me hagas perder el tiempo y dame el maldito dinero.
Ama sonra bir gün tüm paramın bittiğini söylediler.
De repente un día, me dijeron que todo mi dinero había desaparecido.
Ben paramı tekrar işlerden kazanıyorum.
Me gano la vida repitiendo lo mismo.
Sosyal güvenlik paramı yeni çektim.
Acabo de cobrar mi cheque de la seguridad social.
Ay sonuna kadar bunla idare edeceğim. Sana paramı veremem.
Es todo lo que tengo hasta final de mes y no te lo voy a dar.
Duruşma günü de yaklaşıyor tabii bir taraftan. Gittim paramın yetmediği bir takım elbise aldım. Üç kredi kartına bölüştürdüm ödemeyi.
Así que, la audiencia se va acercando cada vez más, incluso me compro un traje que no puedo permitirme... lo divido entre tres tarjetas de crédito.
Ya paramı alırım ya da buradan ikimiz de çıkamayız.
Quiero mi dinero... o ninguno de nosotros saldrá vivo de aquí.
Ya paramı alırım, ya da buradan ikimiz de çıkamayız.
O me das mi dinero, o ninguno de los dos sale de aquí a pie.
Meyhaneye gideriz, adlarımızı yazdırırız. Yalnızca bizim değil paramızın da kanunla hesabı görülür.
Damos nuestros nombres en la taberna y entonces estaremos en paz con la ley, y nuestro dinero también.
Aylarca paramızı yiyip, biraz daha fazlası için benim kellemi düşmana teslim etmek isteyenleri.
De quienes se llevaron nuestro dinero y a quienes no les importaba entregar mi cabeza por un poco más.
Sorun şu ki, tüm paramı biraz önce kumarda kaybettim.
La cosa es que... estoy un poco corto de efectivo ahora.
- Ama biliyorsunuz paramızın yetmeyeceği... -... spor salonu üyeliğine başlamış. - Ne olmuş adam çalışıyorsa?
Se apuntó a un gimnasio que no podemos pagar.
Gelecek ay param olmayacak ki ya da ondan sonraki ay.
No lo tendré el próximo mes o el siguiente mes.
Siz paramı aldınız, ben de odamı istiyorum.
Tiene mi dinero. Quiero mi habitación.
Bütün paramızı o eve harcamışken olmaz.
No cuando cada centavo que tenemos está unido a esa casa.
Paramızı geri istiyorduk.
Queríamos que nos devolvieran el dinero.
Her gün cam küpte toplanırdık. Bu sihirli saat için tüm paramı o Genius'lara verdim.
Diario nos reuníamos en un gran cubo de vidrio, y les di a los genios todo mi dinero por este reloj mágico.
Şimdi burada duran paramı sayacağım.
Ahora estoy aquí sentado contando mi dinero.
# Hiç param yok #
Me quedé sin efectivo
Param bitti!
¡ No tengo un centavo!
Benim param yok ki?
No tengo dinero.
Param kalmadı.
Se me acabó el dinero.
Yok, ona verecek param yok zaten.
No, no tengo suficiente dinero.
Adam genç ve yakışıklıydı, Benim de param vardı.
Era joven, apuesto y tengo dinero.
- Ödeyecek param yok mu sence?
¿ No creéis que se me de bien?
Felix, param nerede?
Félix... ¿ dónde está mi dinero?
- Param nerede lan?
- ¡ ¿ Dónde cojones está mi dinero? !
Paramız yok.
No tenemos dinero.
Param yok. Darlık mektubu gecikme bedellerinin düşmesini sağlayabilir.
Una carta de dificultad podría resultar
paramount 22
param yok 109
param var 112
paramı 23
paramı ver 38
param nerede 79
paramı geri ver 31
paramı geri istiyorum 33
paramı istiyorum 62
paramız yok 39
param yok 109
param var 112
paramı 23
paramı ver 38
param nerede 79
paramı geri ver 31
paramı geri istiyorum 33
paramı istiyorum 62
paramız yok 39