English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ P ] / Param yok

Param yok translate Spanish

3,508 parallel translation
- Dinle. Benim o kadar param yok, tamam mı?
Escucha, no tengo esa cantidad de dinero, ¿ vale?
Geçemeyeceğim, ve kopya çekmek için param yok.
No aprobaré y tampoco tengo dinero para hacer tratos.
Çünkü param yok.
Porque no tengo dinero.
Öyleyse, ücret için yeterince param yok.
Si es así, no tengo suficiente para la tarifa.
Benim param yok.
No tengo dinero.
Sormadın farz et. Hiç param yok.
Haz de cuenta que te olvidaste, pero no tengo dinero.
Artık o kadar param yok ki.
Ya no tengo esa cantidad de dinero.
Tamam, öncelikle, benim param yok.
Bueno, en primer lugar, no tengo dinero. Mi familia lo tiene.
Evet ama zaten fazla param yok. Şah mat.
Sí, pero no era mucho dinero.
Benim hiç param yok zaten.
No tengo dinero
Beş kuruş param yok, küçücük bir odada yaşıyorum ve penisim de büyük sayılmaz.
Estoy sin blanca, vivo en un armario, y el tamaño de mi pene está por debajo de la media.
Param yok!
¡ No los tengo!
Olsaydı verirdim ama hiç param yok.
Mira, lo haría si pudiera pero no tengo nada de dinero.
Yardım etmeyi çok isterdim ama şu an likit param yok.
Mira, me encantaría ayudarte pero no tengo mucho efectivo corriente ahora.
Gerçek bir alkolik olacak kadar param yok.
No tengo dinero para ser una auténtica alcohólica.
Üzgünüm. Hiç param yok.
Lo siento, no tengo dinero.
Bir kaç gün izindeydim o yüzden yeterli param yok
No tengo suficiente dinero ya que estuve fuera unos días.
Param yok, cep telefonum yok...
No tengo dinero, no móvil...
- Hiç param yok.
- No tengo dinero.
Borcum var. Ama verecek param yok.
Debo algún dinero, y no he conseguido el dinero para devolverlo.
Ben yalnızca her gün buraya gelip çalışabildiğim kadar çalışıyorum, ve sanki ben- - hala bir şey yapmak için yeterli param yok.
Yo sólo vengo aquí y trabajo cada día tanto como puedo, y... todavía no tengo suficiente dinero para hacer algo.
Param yok ve şükran gününde beni görmek istemeyen hapiste bir babam var.
No tengo dinero y un padre en prisión que no quiso ni verme el Día de Acción de Gracias.
Param yok ve şükran gününde beni görmek istemeyen hapiste bir babam var.
No tengo dinero y tengo un padre en la cárcel que ni siquiera quiere verme por Acción de Gracias.
İşim yok, param yok.
No tengo trabajo, ni dinero.
Param yok, evim yok, elimde bir işim yok.
Sin dinero, ni casa, sin trabajo a la vista.
Boşuna arama. Param yok.
Mira todo lo que quieras, pero no tengo ni un centavo.
Hayır, param yok.
No.
Hiç param yok. Neden bu kadar...
Gasté todo lo que tenía en esa gallina.
Benim param yok.
- No la tengo.
Hiç param yok.
No tengo dinero.
Taksi için yeterince param yok.
No tengo dinero para un taxi.
Özür dilerim ama hiç param yok.
Lo siento, pero no tengo dinero.
Onlara ödeyecek paramız yok.
Sí.
Çünkü nakit paramız yok!
- Porque no tenemos dinero.
Şu an hiç param veya sağlık sigortam yok,... bu yüzden bu üçüncü dünya ülkesi durumuna alışmam gerek.
Ahora que me he quedado sin dinero, sin seguro médico, me tengo que adaptar al tercer mundo.
Ama nakit param yok.
No tengo efectivo.
Aksi ki hiç param ya da giysim... ya da kalacak bi yerim yok, yani...
Desafortunadamente, no tengo dinero ni ropa ni lugar donde quedarme...
Artık işportada satacak malzemeyi alacak param bile yok!
¡ Ahora ni siquiera tengo dinero para comprar las cosas para vender!
Yeterli paramız yok, Viv!
¡ No tenemos el dinero, Viv!
Bunun inanılmaz şüpheli görünmesinin yanında böyle bir şey yapacak paramız da yok.
Eso no sólo resultaría terriblemente sospechoso, sino que además, no tenemos dinero para hacer algo así.
Param olsaydı olabilirdi ama yok.
Si tuviera el dinero, cosa que no tengo.
Bugün geldi çattı, arkadaşım öldü ve param hâlâ ortada yok.
Y eso es hoy. Y mi amigo está muerto y sigo sin tener el dinero.
Peşinata yetecek paramız yok...
No tenemos dinero suficiente para el anticipo...
Daha kendimize yetecek paramız yok teslimatı gerçekleştiremezsek.
No podremos pagarnos a nosotros mismos,... a no ser que las entreguemos.
- Yok, çok paramız var.
- No, tenemos de sobra.
Bekle, bizim hiç paramız yok.
Espera, no tenemos dinero.
Gerçekten hiç param yok.
- Dame eso. - No tengo dinero.
- Oh, Hiç param yok.
- No tengo dinero.
Hiç param yok.
Sabes que no tengo nada de dinero.
İçkiye bile yetecek paramız yok.
No tenemos dinero ni para tragos.
Hey, sahte alçakgönüllülüğe gerek yok. Bu işe çok paramı yatırdım.
Oye, sin falsa modestia, tengo mucho dinero invertido en esto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]