Parayla translate Spanish
5,284 parallel translation
- Evet. O parayla iki takım elbise alacağım.
Voy a gastarme ese dinero en dos trajes.
Bak, bu parayla elinden gelenin en iyisini yaptığın sürece, kimse paranın nereden geldiğini umursamayacaktır.
Mira, mientras hagas lo correcto con el dinero, a nadie le importará de dónde vino.
Parayla ilgili değil.
No se trata de dinero.
İlk birkaç ay içerisinde gerçek parayla oynadığımı bile fark etmedim.
Durante los primeros meses, ni siquiera me di cuenta de que estaba jugando dinero real.
Bunu senin için parayla yapacak birilerini bulabileceğini duymuştum.
Sabes, tengo entendido que puedes pagar a alguien por hacer eso.
Hangi parayla yapacağız?
¿ Dime de nuevo, con qué dinero?
Gurur duymuyorum. Aldığım parayla faturalarımı ödüyorum.
No estoy orgulloso, pero pagan las cuentas.
Sadece düşünüyorum ama aldığın parayla bu faturalardan bazılarını ödesen nasıl olur?
Sabes, solo es una idea, ¿ pero y si pagaras algunas de esas facturas con el dinero que acabas de conseguir?
Rahatsız ettiğim için özür dilerim Bayan Day ama bu adam sizin adınıza bir çekle hesap açmaya çalışıyordu. Bir de bir kese kâğıdı dolusu parayla.
Siento molestarla, Srta. Day pero este hombre estaba intentando abrir una cuenta con su nombre y una bolsa de papel llena de dinero.
Parayla alakalı değil tamam mı?
No es por el dinero, ¿ sabes?
Ancak biz, sizin uzmanlığınızla ve sağlayacağınız parayla ciddi anlamda sağlam bir film yapabileceğimizi düşünüyoruz. Evet, evet.
A nuestro ex-productor le gustaba atajar, pero nosotros pensamos, que con tu asesoramiento técnico, siendo de una empresa online y todo eso, y tu dinero, podríamos hacer una película molona.
Çünkü yanında o kadar parayla uçağa binemediğini söyledin.
Porque no podía volar con esa cantidad de dinero.
Bir aile değeri taşıyorlar. Bunun da parayla arası iyi.
Obviamente tiene un valor familiar y atrae el dinero.
Kazandığım parayla bu kramponları sana aldım.
Te regalo esos zapatos que compré con dinero que gané.
Her şeyi parayla halletmeye çalışıyorsun.
¿ Crees que el dinero puede resolver todo?
Bağışçılar senin kazanacağını düşünmeden önce sana para yatırmak istemiyorlar. Medya desteği olmadan o parayla anketlerde öne çıkamazsın.
Los donantes no quieren gastar dinero hasta que no piensen que puedes ganar, y no puedes ganar los sondeos sin el dinero que hace falta para un gran empujón mediático.
NSA Ajan'ı Flynderling'i öldürdü ve parayla kaçtı.
Asesinó al agente Flynderling de Seguridad Nacional y se escapó con el dinero.
Bu bir sokak cinayeti ve parayla ilgili değil.
Esto no es un crimen de la calle. Y no se trata de dinero.
Bunun parayla ilgisi yoktu.
Esto nunca fue por el dinero.
Brezilya Portekizcem biraz paslanmış ama dediği "pare", "dur" anlamına geliyor galiba ve sonra daha çok parayla ilgili bir şey var daha çok para eden bir şeyle ilgili.
Mi portugués brasileño está bastante oxidado pero creo que está diciendo para y luego algo sobre más dinero, algo que cuesta más dinero.
Yani cinayetler parayla ilgili bile olmayabilir.
Así que los asesinatos podrían no tener nada que ver con dinero.
Babamın birlikte olduğu kadınların verdiği parayla almıştım o köpeği.
Compré ese perro con el dinero que me dieron esas mujeres.
Aylar önce bitmiş! Ödediğimiz parayla bunlardan binlerce alabilirdik.
Hemos recibido menos mercancía de la que hemos pagado.
Buradan kazanacağım parayla ambalaj kağıtlarını ödeyeceğim. Patlamış mısır parasını nasıl geri ödeyeceksin?
Voy a usar el dinero de las palomitas para pagar lo del papel para envolver. ¿ Y cómo vas a pagar lo de las palomitas?
Az parayla idare etmeye alışkındı.
Acostumbrada a medios más magros.
Odayı inceledim. Nakit parayla ödenmiş,... ve kayıt yaptırdıkları isme kayıtlı bir adres ya da sosyal güvenlik numarası yok.
Investigué la habitación, fue pagada en efectivo, y estaba registrada con un nombre sin direcciones previas, ni número de Seguridad Social.
Bu parayla ilgili değil.
Bueno, no es acerca del dinero.
Parayla ne yapacaksın *
¿ Qué vas a hacer con el dinero?
- Bunun parayla ilgisi yok.
- No es por el dinero.
O parayla büyülü fasulye aldım.
Usé el dinero para comprar estos frijoles mágicos.
Bu kadar parayla neler neler yaparız düşünebiliyor musun?
¿ Te imaginas lo que podemos hacer con todo ese dinero?
Bir gece kulübünde parayla tutulmuş kavalyenizin duymak istediğiniz yalanları kulağınıza fısıldamasıyla!
En un club nocturno con un acompañante pago, que le dice las mentiras que quiere escuchar.
Parayla tutulmuş kavalye eşliğinde bir kafede oturarak.
Sentada en un café... con un acompañante pago.
Parayla ilgili değil.
Esto no es acerca del dinero.
Mutlu Noeller. # Tomar tomar parayla koridoru süsleyin # Bize bir açıklama borçlusun.
Feliz Navidad.
Eski borçlar parayla değil yüz ve ayakla ödenir.
Las viejas deudas se arreglan por cara y no por dinero.
Bu parayla vergi dairesi alabilirdim.
Podemos comprar la administración tributaria a estos precios.
Kardeşinin haberi var mı? Kanlı parayla okuduğundan...
¿ Sabe él que fue ayudado con dinero ensangrentado?
- Eğer bunlar kayıp çocuklar ise, ödül parasıyla yat alıp içini parayla, fahişelerle dolduracağım bir de köpek balığı alacağım.
- Si son esos niños, con la recompensa me voy a comprar un yate y a llenarlo de dinero, tipas y un tiburón.
Bütün o parayla mı?
¿ Con todo el dinero?
Bir çanta dolusu uyuşturucu taşıyıp ceplerini parayla doldurmayı heyecanlı bir şeymiş gibi anlatırlar.
Suena emocionante llevar droga en tu mochila. Fajos de dinero.
Parayla benekli baykuş bile kurtarabilirsin.
Puedes salvar al jodido búho manchado con dinero.
Evet ama o parayla bir bardak kahve bile alamazsın.
Sí, pero con eso ni siquiera consigues un café con leche en este mundo.
Posterleri parayla satmaya başladım.
Comencé a cobrar por los afiches.
Unicef'i devireceğim. O çok değerli, bozuk parayla dolu küçük kutularını da.
Voy a destruir a la UNICEF y a sus queridas cajitas de limosnas.
Ben, bu kadar parayla ne haltlar karıştırıyormuş?
¿ Qué demonios hacia Ben con esta cantidad de dinero?
- İçeride, parayla birlikte.
Dentro de la casa con el dinero.
parayla. İyiymiş.
Muy bien.
En hızlısından ve tabii nakit parayla.
Podrían arreglar el auto... rápidamente y con dinero en efectivo.
Oh, bu yüzden mi onunla kalıyorsun, parayla?
Oh, es por eso que te quedas con ella, ¿ por el dinero?
Dave'i parayla satın alamazsınız.
- No puede comprar a Dave.