Paraşüt translate Spanish
659 parallel translation
Açılmayacağını bilsem, size bir paraşüt alırdım.
Le compraría un paracaídas si supiera que no se abriría.
İstersen paraşüt var.
Ahí tienes un paracaídas por si lo quieres.
Bir paraşüt.
Un paracaídas.
Paraşüt ile.
Un paracaídas.
O şeyi fırlattığında oyuncak paraşüt falan sanmıştım.
Cuando tiraste eso por la borda, creí que era un paracaídas de juguete.
E haliyle paraşüt ipini çektiğinde tüm Kuzey Çin'e çikolatalarını saçmış oldu.
Cuando su paracaída se abrió, sembró de dulces todo el norte de China.
Bunları Albay Carter'a, 503. Paraşüt Piyade Karargahı'na götür.
Lleve esto al coronel Carter, Cuartel de Infantería de Paracaidistas 503.
Paraşüt. Evet.
El paracaídas.
Paraşüt yağıyor!
Parece una lluvia de paracaídas.
İki paraşüt açıldı.
Dos paracaídas abiertos.
Paraşüt için yapacak bir şey yok. Yakında kanatlarım olacak zaten.
No se puede hacer nada con el paracaidas.Pronto tendré alas.
101. Paraşüt Birliği'ne gönüllü yazılmalıyız.
Ahora hay que ofrecerse para el Aéreo 101.
"Bastogne'da, 101. Paraşüt Tümeni..."
"En Bastogne, la Aérea 101..."
Paraşüt açıldı.
El paracaídas se abrió.
- Paraşüt gördün mü? - Hayır.
- ¿ Visteis abrirse algún paracaídas?
Bir sürü bambu var ve paraşüt takımı var... birşeyler yaparız.
Hay mucho bambú aquí y tenemos un arnés de paracaídas--algo haremos.
Dün, açılmayan bir paraşüt ve bir cesetten söz etmiştin.
Esa idea tuya de ayer sobre el muerto y el paracaídas que no se abre -
Bu paraşüt gibi çalışıyor.
Doc, esto es como lanzar un paracaídas.
- Paraşüt eğitimi almış mıydınız?
- ¿ Se ha lanzado en paracaídas?
Bayanlar ve Baylar, programa eklenen özel atraksiyonumuz olağanüstü aksaklı paraşüt atlayışı güzeller güzeli cüretkâr kadın olan LaVerne Shumann tarafından yapılacaktır!
Señoras y señores. Nuestra atracción especial. Un espectacular salto retardado en paracaídas a cargo de la preciosa, femenina y atrevida LaVerne Shumann.
Son yaptığı paraşüt atlayışından sonraki hâlinden pek bir farkı yoktu.
No estaba peor que después de saltar en paracaídas.
Paraşüt akrobasini Diamond Blade için yapmanı.
Saltar en paracaídas para Diamond Blade.
Zanlı olarak Julien Tavernier ismi üzerinde duruyoruz. Paraşüt birliğinden emekli bir subay.
El sospechoso es Julien Tavernier, ex oficial del ejército y paracaidista.
Uçaktan atlanır, paraşüt sonradan açılır.
Y se aferra al paracaídas.
Her tıbbi kasaya iki paraşüt.
Eso necesita un embalaje especial.
82. Paraşüt Alayı'nda Alman kızlara asıldığı için ceza alan ilk adam.
El primero de la 82 multado por fraternizar con Fräuleins.
Senin 82. Paraşüt Alayı'nda yaptığın gibi.
Como tú cuando estabas en la 82.
Birlikler eski 82. Paraşüt Alayı üyeleri.
Las unidades se componen de ex miembros del Aerotransportado 82.
82. Paraşüt Alayı'nda görev yapmış.
Sirvió en el Aerotransportado 82.
82. Paraşüt Alayı mı?
¿ La compañía 82?
Hepsi 82. Paraşüt Alayı'ndan.
Todos de la compañía 82.
- Paraşüt.
Saltar en paracaídas.
- Paraşüt?
¿ Saltar en paracaídas?
Paraşüt için yükseklik lazım.
Denos suficiente cielo para abrir el paracaídas.
İngilizcede "paraşüt" nasıl denir?
¿ Cómo se dice en inglés "paracaidas"?
- Paraşüt.
- Paracaídas.
Bölgede çok fazla düşman faaliyeti olduğu için paraşüt indirmesinin mümkün olamayacağını ve elimizdekilerle idare etmemiz gerektiğini söyledi.
Hay demasiada actividad enemiga en el área para tener la oportunidad de lanzar el paracaídas. Y nos pide que nos arreglemos con los suministro que tenemos.
Hiç değilse paraşüt takın.
Por lo menos use un paracaídas.
Ben paraşüt birliğinden Weaver.
Soy Weaver, del cuerpo de paracaidistas.
Paraşüt bir kız için tuhaf bir uğraş.
El paracaidismo es un pasatiempo divertido para una chica.
Şu lanet paraşüt eğitimi yüzünden her tarafım tutuldu.
- Capacitación - paracaídas que apenas me puedo mover.
Ama paraşüt okulunun komutanı.
Pero dirige la academia paracaidista donde se adiestrarán.
Hey, albay, paraşüt bile kullanamıyorlarmış!
¡ Coronel, me han dicho que ni siquiera usan paracaídas!
Adamlarının paraşüt okulundaki başarıları...
El informe de Breed sobre el rendimiento de su unidad...
- Umarım paraşüt açılır.
- Espero que se abra el paracaídas.
Baron bana arazisinin paraşüt iniş noktası ve pist olarak kullanılmasını teklif etti.
El mismo barón, sugirió usar su campo para los paracaidistas y el aterrizaje.
Gördüğünüz gibi karmaşık ve oldukça ağır bir paraşüt.
Es muy sofisticado y bien pesado, como verán.
Buradaki bu cihaz paraşüt ipini tutma yeriniz.
Esta es la cuerda de halar.
Ama sizin için önemli olan tribünlerin önüne bir sürü paraşüt gibi çıkmak.
Pero lo más importantes es que es que pongan muchos paracaídas delante de las tribunas.
- Paraşüt!
¡ El paracaídas!
Depodan size paraşüt eğitiminiz için aldığım şapka.
El sombrero que le dieron para su entrenamiento.