Partiler translate Spanish
998 parallel translation
Çok hoş partiler veriyorsunuz Bay Charles.
Sus fiestas son encantadoras, Sr. Charles.
Harika değil mi? Elbette yemekler, partiler ve resepsiyonlar hazırlamak için çok hummalı çalışmalıyım. Ama bu konuda sana güveniyorum.
Claro que estoy ocupadísima organizando cenas, fiestas y recepciones pero dependo de ti, Ruggles.
- Demek partiler veriyordu ha?
- ¿ Hace fiestas ruidosas?
Atlar, köpekler, silah atışı, yat, seyahat, partiler, dedikodu.
Caballos, perros, tiro, yates, viajes, fiestas y cotilleo.
Arkadaşlarınızı göreceksiniz partiler vereceksiniz.
Haga todo lo que hacía, con una excepción.
Eğer Efendi Edgar ve onun cazibesi ve para... ve partiler sizin için cennet demek ise... sizi Linton'un meleklerinden birisi olmaktan alıkoyan nedir?
Bueno, si el señor Edgar, sus encantos, su dinero y sus fiestas tanto le atraen ¿ que le impide ocupar su sitio entre los ángeles de Linton?
Maxim, ne zaman, eski günlerdeki gibi, partiler vereceksin burada?
¿ Cuándo volverán a organizar fiestas como antes?
Orada adına partiler düzenleyip önemli insanlarla ve doğru gençle tanışmasını sağlayacağım.
Daré grandes fiestas para ella y veré que conozca a la mejor gente y a los mejores jóvenes también.
Evet ve sonra, buraya insanları doldurup partiler veririz.
Sí, y más tarde invitaremos a gente y volveremos a dar fiestas.
Partiler halinde kalkacaksınız. İlk parti 45 dakika içinde kalkacak.
Despegarán unos después de otros, el primer avión parte en 45 minutos.
Partiler, futbol maçları.
Irás a fiestas a juegos deportivos.
Partiler...
Fiestas y...
İki kız arkadaşıyla gelirdi hep. Aralarında pek fark yoktu... İşleri, güçleri ; erkekler, partiler...
la Carlini, la Galvani eran inseparables... y siempre estaban con chicos, siempre dispuestas.
- Bu partiler hep çılgın mıdır?
- ¿ Siempre es así?
Ordu-Donanma karşılaşmaları, Bellevue Stratford'da partiler akademiye geçiş, mezuniyet şapka fırlatmalar, kilise düğünü, balayı.
Juegos en la Marina, fiestas en Bellevue Stratford bailes en la academia, la graduación sombreros al aire, boda en la capilla, luna de miel.
Bir sürü partiler, danslar ve benzeri şeyler olacak.
Habrá muchas fiestas y bailes y cosas por el estilo.
Şu andan itibaren her gece bazı kısa partiler olacak.
A partir de ahora, habrá una fiesta cada noche.
Elçilikte de böyle partiler mi versek ne?
Deberíamos hacer varias como esa en la embajada.
Richmond, şık hanımlar... garden partiler, danslar.
Richmond, señoritas con bonitos vestidos, fiestas en un jardín, bailes.
Ahlaksızca hareketleriyle. Kamarasında partiler vererek.
Dando escandalos, celebrando fiestas en su cabina.
Pekala, ama O da daha güzel partiler versin.
Que haga fiestas mejores.
Eşleri değiş tokuş ederek, partiler yapıldığını duymuştum.
Empezaba a pensar que le gustaba cambiar de pareja.
Duydum ki, bu partiler...
Había oído que estas fiestas eran...
Yeni yıl gelir, herkes partiler düzenlemeye başlar.
En Año Nuevo, todo el mundo organiza fiestas.
Biliyorsun ki böyle partiler hep sarhoş kavgalarıyla sonuçlanır.
Tú sabes que esas fiestas acaban siempre en peleas.
Partiler düzenledim. Konsere gittim. Hatta bir süre seyahat te ettim.
Daba fiestas,... iba a conciertos, e incluso hice algún viaje.
Okulda izin zamanı yapılan partiler hakkında iki haftalık ders verirlerdi.
En la escuela de instrucción dimos un curso sobre fiestas en tierra.
- Seyahat, gösteriler, partiler...
Viajes, representaciones, fiestas.
Partiler, piknikler, barbeküler ve kilise pazarlarına gittin mi?
¿ Has ido a fiestas, picnics... barbacoas, ventas benéficas de la iglesia?
Bütün partiler, açılışlar, şehirdeki bütün kulüpler. Benim karşılayacağım yeni bir gardırop.
A todos los estrenos y acontecimientos de la ciudad con un vestuario nuevo pagado por mí.
Aynı Indianapolis gibi, ama bu partiler pek sık olmaz.
Como Indianápolis, excepto que esto sube y baja.
Bizim partiler birinci sınıf cenaze töreni olarak ün salmış zaten.
Las fiestas en nuestra casa son famosas porque parecen a funerales.
Böyle partiler yapmak güzel ama buraya niye geldiğinizi bilmek de güzel.
Es bueno que haya fiestas así y que sepáis para qué habéis venido.
Para, polis, partiler gibi.
El dinero, la Policía, los partidos...
- Bak. Partiler, partiler!
- Hazlo. ¡ Fiestas, fiestas!
Vahşi partiler! Ahlaka aykırı randevu!
Fiestas salvajes, encuentros inmorales...
Ahlak kuruluna ne tür partiler verdiğini anlatmamı istedi.
Quiere que cuente en el Consejo Publicitario lo de la fiesta.
Yani, alkol, partiler ve kadınlar, öylemi.
Eso significa alcohol, fiestas y chicas, ¿ no es eso?
Trayner'in işinin yapılması gerek bunun gibi partiler verilmeli, ama...
Sé que lo de Trayner se ha de hacer que se han de montar fiestas de ese tipo, pero...
Yakında seçim olacağına göre, buraya yapılan uçuş, sağ ve.. merkez partiler arasında bir işbirliğinin habercisi olabilir mi?
¿ En vistas de las elecciones, este vuelo anunciaría una alianza... del centro y la derecha?
Aynı zamanda direnenler için bölünmüş durumdaki partiler için ayakta kalınması gerekiyordu.
Debe enfrentar, al mismo tiempo, en nombre de la lucha común, a los partidos exclusivos que son muchos y están divididos.
Babam burada çok güzel partiler verirdi.
Papá daba unas fiestas maravillosas aquí.
İki adam partiler için çalışacak.
Los dos hombres se unirán a las partidas de trabajo.
Bir sürü misafir toplar, partiler verir...
Organiza reuniones, prepara fiestas... ¿ Qué hace tu marido?
- Oldukça keyifli partiler de veriyorum.
- Es cierto que doy fiestas alegres.
Biz, uzlaşmacı olmayan, partiler üstü küçük bir grupuz!
Somos un pequeño grupo sobre los partidos quien pretende vivir sin compromiso.
Ahlak Masası'ndaki çocuklar birinci sınıf partiler verir.
Los de Antivicio suelen organizar unas fiestas de primera.
18 Kasım 1957'de Moskova'daki komünist partiler ve işçiler konferansındaki konuşmasında da şöyle demişti : "Stratejik olarak, bütün düşmanları hor görmek ama taktik olarak, hepsini tamamen hesaba katmak gerekir."
Mao dijo en Moscú, el 18 de noviembre del 57 : "Estratégicamente se debe despreciar a los enemigos, pero ponerlos en cuenta tácticamente."
Von Schneer buraya partiler için geldiğini sanıyordu.
Von Schneer pensó que había venido a divertirse.
Yani partiler 2'den önce başlamaz demek istiyor.
UN MOMENTO.
Bu tip partiler hep canımı sıkmıştır.
Sí, siempre los mismos tarados de mierda.
parti 170
parti bitti 89
parti mi 44
partiye devam 22
parti başlasın 16
parti zamanı 46
parti sona erdi 33
partiye katıl 17
parti bitti 89
parti mi 44
partiye devam 22
parti başlasın 16
parti zamanı 46
parti sona erdi 33
partiye katıl 17