English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ P ] / Perseguir

Perseguir translate Spanish

1,969 parallel translation
Abluka etmek için emir aldık. Takip etmek için değil.
Tenemos órdenes de bloquear, no de perseguir.
Bizi şehrin dışına kadar kovalayacak değiller ya.
Quiero decir, esto son cosas de ladrones de poca monta, no es como Nos van a perseguir estado a estado por ello. Tengo unbebe, no puedo solo, mmm
Hadi yaşlı adam, kovalamamız gereken kötü adamlar var.
Vamos, viejo, debemos perseguir a los malos.
Federal bir hâkimin peşine düşmek üzereyiz.
Estamos por perseguir a una jueza federal.
Ama bu J.Edna Hoover'ın Martin Luther King'e yaptığı eziyetleri durdurmadı değil mi?
Pero eso nunca hizo que J. Edna Hoover dejara de perseguir a Martin Luther King, ¿ no?
Lav yılanları kovalamaktan iyidir.
Mejor que perseguir serpientes de lava.
Kitabı sürekli değiştirdiğinizi biliyorum artık kitabı kovalamaktan bıktım.
Ahora, sé todo sobre vuestro pequeño sistema de turnos. Ahora estoy cansado de perseguir el libro.
Bazen kovalamak lazım.
A veces tienes que perseguir el espacio.
Suçluları takip etmek kolay olabilir. Ama silah kaçıran adamları yakalamak şiddetli bir çarpışma demektir.
Perseguir criminales es una cosa, pero ir detrás de traficantes de armas prácticamente garantiza una confrontación violenta.
Muziplikte üstüme yoktur ama Dunn'ın peşinden koşma konusunda haklıydın.
Sé que yo siempre hago tonterías, pero hiciste bien en perseguir a Dunn.
Ufo söylentilerini takip etmek için mi?
¿ Perseguir rumores e historias de O.V.N.I.S.?
Bir polisin peşine düşecek kadar aptal görünüyor.
Parece lo suficientemente tonto como para perseguir a un policía.
Dünyanın dört bir yanında ayakkabı bombacılarını kovalamandan kalma 900 metrelik GI Joe görüşüne sahip olmana da memnun oldum.
Me alegra que tengas esa mirada aguzada de G.I. Joe por perseguir a terroristas con zapatos bomba alrededor del mundo, ¿ bien?
Bilmen gerek, Cora'nın peşinden koşma sebeplerimi düşününce utanıyorum.
Si deseas saberlo, cuando pienso en mis motivos para perseguir a Cora, me avergüenzo.
Savaşmaya gitmiyorum. Soruşturma, takip ve alıkoyma için askerleri eğiteceğim.
Solo voy a entrenar soldados para investigar, perseguir y detener.
Bu küçük torbaları bulmak için mi?
¿ Para perseguir a niños?
Ama gerçek şu ki, altı ay içinde artık dava açabileceğin biri kalmayacak.
Pero la verdad es que en seis meses, no tendrás a nadie a quien perseguir.
Cenaze arabasının peşine takılın.
Vayan a perseguir un carro fúnebre.
O kabuk bağlamış kıçından hiç ama hiç ayrılmayacağım. Ta ki sırf beni başından atabilmek için silahını ağzına dayayıp tetiği çekeceği güne dek.
Voy a perseguir su culo costroso, por siempre hasta el día en que se ponga una pistola en la boca y apriete el gatillo, sólo para sacarme de su mente.
Garip olanları sevdiğini söylemişti. Ama amaç Racine adına hırsızları yakalamaktı.
Que le gustaban los raros pero era para perseguir a los ladrones para Racine.
Kızların peşinde koşup geceyi onlarla geçirmekten bahsetmiyorum.
- No, estoy hablando acefca de perseguir chicas, acostarte con ellas
Düşman denizlere girip korsan teknelerini ve uyuşturucu kaçakçılarını avlamak için.
Entrar a aguas hostiles, perseguir a traficantes de drogas y buques pirata.
O pisliği ezeceğim.
Voy a perseguir a ese bastardo.
Hayır, ama bütün gün o ucubeyi kovalamaktan sıkıldım.
No, pero estoy harto de perseguir al monstruo todo el día.
Oldukça büyük bir "X" tüccarının peşine düşmek için.
Para perseguir a un narcotraficante de "X" bastante grande.
Ve Özel Ajan Alex Rice'a ve onun şehvetle ölü heriflerin peşinde olmasına.
Y por la Agente especial Rice... Y su ansia por perseguir tipos muertos.
Köpek peşinden koşacak vaktimiz yok Crabtree.
Crabtree, no tienes tiempo para perseguir perros.
Vaktini köpek peşinde koşarak harcamak yok Crabtree.
- Crabtree, no pierdas el tiempo en perseguir perros salvajes. Entendido?
Çeviri : Tarık K. İyi seyirler dilerim.
Amigo, ¿ hasta cuando vamos a perseguir a esa rana?
Ben sadece bir tanesini takip edeceğim.
Todo lo que voy a hacer es perseguir a uno de ellos,
Kötü bir adamı kovalayıp basından kaçarken gerçek anlamda baltalı biri ile karşılaştım.
En algún lugar entre perseguir al tipo malo y esquivar a la prensa, literalmente me topé con alguien que tenía un hacha por alfilar.
- 25 yıl. Kovalamaya değer mi Murdoch?
25 años, ¿ vale la pena perseguir esto Murdoch?
- Yine mi teyzelerin? Polis cin avına çıkamaz. - Cin değil efendim.
No tus malditas tías de nuevo. ¡ Esta estación no va a perseguir duendes!
Garza'nın peşinden gitmek senin fikrindi.
- Fue tu idea perseguir a Garza.
"Aslınızı düşünün isterseniz ; hayvanlar gibi yaşamak için dünyaya gelmediniz erdem ve bilgi peşinde koşmak göreviniz."
"Consideren sus orígenes. No nacieron para vivir como bestias. " Sino para perseguir la virtud y el conocimiento. "
Ruslara yem atmak.
Darle a los rusos algo que perseguir.
Peşinde olmanız gereken bir sürü güvenlik tehdidi var.
cuando hay muchos riesgos de seguridad más serios que perseguir.
Bak, Kalinda'nın mesaisinde daha idareli olmaya çalışıyoruz o yüzden hayaletlerin peşinde koşturamayız.
Mira, estamos tratando de economizar con las horas de Kalinda así que no puedo ponerla a perseguir fantasmas.
Bir insanı, arkasında jakuzili bir geniş Hummer ile takip etmek bile bundan daha az dikkat çekici olurdu.
Por favor. Y en cuanto a perseguir a alguien una limusina Stretch Hummer con jacuzzi sería más discreta que esto.
Düşündüm ki belki ben de öyle yapmalıyım.
Imaginé que quizá yo también debería. Es decir, perseguir algún propósito.
Hayallerimin peşini bıraktım çünkü korkuyordum.
Dejé de perseguir mi sueño porque estaba asustado.
- Mutluluğu takip edeceğim.
- Sólo voy a perseguir mi felicidad.
Yani insanların tek istediği bütün arzularını neye mal olursa olsun tatmin etmekten ibaret.
Sabe, solo quieren perseguir sus inmediatos... Sus deseos inmediatos cueste lo que cueste.
Ben gidip Jesse'yi alayım sonra da Mike için Hill ismindeki şu herifi bulayım.
Tengo que ir a recoger a Jesse y perseguir a este personaje de Hill para Mike.
Anna, askerini durduranları bulabilmek için Ziyaretçi iz sürücüleriyle dolu bir mekik yolluyormuş.
Anna está enviando un transbordador repleto de rastreadores para perseguir a los responsables de detener a su soldado...
Artık halkımıza hizmette ve Beşinci Kol'u ele geçirmekte arkamdaki Birleşik Devletler Hükümeti'nin tam yetkisiyle özgürüm.
Ahora estoy libre para servir a nuestro pueblo y perseguir a la Quinta Columna con todo el peso del gobierno de los Estados Unidos apoyándome.
Bir arabayı motorla kovalamak, ustalık isteyen, zahmetli bir iştir.
Perseguir un coche con una moto es dificil.
Baba, bütün finansal hayallerini balon kovalamaya yatıramazsın.
Papá, no puedes poner todas tus esperanzas financieras en perseguir un globo.
Bunun izlemek istemiyorum.
No quiero perseguir eso.
Karanlıkta avlanıp öldürmeyi seçiyor.
Opta por perseguir y matar en la oscuridad.
Yalnızca sen bir teröristi kovalamaya ve yüzlerce dünya ticaret liderini öldürebilecek bir bombayı etkisiz hale getirmeye "eğlenceli" dersin.
Sólo tú llamarías a perseguir a un terrorista y desactivar una bomba que podría haber matado a cientos lideres mundiales de empresas "divertido"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]