English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ P ] / Plân

Plân translate Spanish

1,364 parallel translation
Banning Cocqs, Floris ve Clement daha şiddetli bir plân önerdiklerinde ikisini de Utrecht'e gönderme yönünde pazarlıktaymışlar.
Estaban negociando marcharse ambos a Utrecht cuando los Banning Cocq, Floris y Clement sugirieron un plan más violento.
- Thaddeus, plânımız böyle değildi.
- Esto no es parte del plan.
Bak bak, ortada ne düğün tarihi var, ne plân, ne de baskı.
Mira, no tenemos fecha, no hay planes, no hay presión.
Daha yeni nişanlandık, ortalıkta ne de bir düğün plânı var, ve sen şimdiden hediye işine mi bulaştın?
Recién nos comprometimos, no hay planes de matrimonio ¿ y tú... ya estás eligiendo regalos?
Bu harika bir plân. Şaşırdım doğrusu, çoğu kızlar genellike artık bunu yapmıyor.
Es un gran plan, me sorprende que no haya más chicas que lo hagan.
Borsaya girmek için beş yıllık plânımız var.
Tenemos un plan de cinco años para salir al mercado de acciones...
Aklında plânı olan bir erkek var öyle mi?
El hombre con un plan, ¿ no?
Ben de Paulie'yle konuştum ve bir ödeme plânı çıkaracağını söyledi.
Y yo hablé con Paulie. Arreglamos un cronograma de pagos.
- Senin plânın nedir, Jonny?
- ¿ Cuál es tu plan, Jonny?
Plânın ne?
¿ Qué vas a hacer?
Bu akşam plân yapma demek için aradım seni.
Sólo quiero decirte... No hagas ningún plan para esta noche.
Bir plânın falan var mı?
¿ Tienes alguna especie de plan?
Tamam, Richard, plânı biliyorsun, değil mi?
Bien, Richard, ya sabes el plan, ¿ cierto?
Bir şey almadan geri dönemezdim. Clyde'la bir şey takas edebilmek için, yeni bir plân yaptım.
Simplemente no me podía ir sin llevarme algo que pudiera intercambiarle a Clyde y una vez más, tuve que hacer un plan nuevo.
Nasıl plân ama?
¿ Qué te parece?
Dışarısı için bir plânın var mı?
¿ Tienes planes para afuera?
Tamam, plânı anladım.
De acuerdo, entiendo el plan.
- Bu plânımın en önemli... - Bayağı bir zamandır deli... -... gibi konuşuyorsun, o yüzden şundan derin bir nefes al.
Has estado hablando locuras, así que toma un gran respiro de esto.
Pekâlâ, ahbap, yeni bir plân.
De acuerdo, nuevo plan.
Plânın bu muydu?
¿ Eso es lo que planeabas?
Pekâlâ, Dee, bak ne diyeceğim, plânımız şu.
Dee, ¿ sabes qué? Tengo un plan.
Bu senin plânından çok daha iyiydi.
Es mejor que lo del "saco de té".
Bununla bir plânım var.
Tengo un plan con esto.
Dışarısı için bir plânın var mı?
- ¿ Tienes planes para afuera?
Gerçekten de bu...? Ne? Plânın bu muydu?
- ¿ En serio, es eso- - - ¿ Eso es lo que planeabas?
-... bir plânım var.
-... tengo un plan.
Yani, çünkü bu harika, ayrıca plân da harika sayılır.
- Sí, seguro que lo hará. Eso es bueno y el plan es realmente muy bueno.
Bakın, plân şu.
Mire, éste es el plan.
- Plân işe yaramıyor, ahbap. Değişen piyasa şartlarına göre kendimize bir yol çizmemiz...
Sólo debemos ajustar el modelo de negocio a las necesidades de...
Bir plânım var.
Tengo un plan.
Yeni plân... Bir hastaneye gidiyoruz.
Nuevo plan ; iremos a un hospital.
Yeni bir plânım var.
Tengo un nuevo plan.
- Harika bir plân, değil mi? - Tamam, her neyse, iyi.
- Es un plan brillante, ¿ verdad?
Peki o zaman, beyler, yeni bir plânım var.
De acuerdo, caballeros, tengo un nuevo plan.
Belki de sonra kalan parayla biraz daha benzin alırız çünkü bu harika bir plân.
Luego compraremos más gasolina porque creo sigue siendo un buen plan.
- Tamam, bu sefer diğer plânı kullanacağız, tamam mı?
- Esta vez, usaremos otro plan, ¿ sí? - Sí.
Harika bir plân.
Muy buen plan.
Neden? Başka bir plânın mı var?
¿ Por qué, tienes planes?
Ama bundan kurtulmanın bir yolu olabilir. Bizim ölmekte olan evrenimizden bir kaçış plânı.
Pero podría haber una salida, una ruta de escape de nuestro universo moribundo.
- İnşaat plân dahilinde ilerliyor.
- La construcción sigue según el plan.
Carla'nın sık gittiği her yerin plânını çıkardım.
Tracé un mapa con todos los lugares a los que Carla solía ir.
Bir plânın var mı?
¿ Tienes algún plan?
Bence seninde katılımınla, bu plân kusursuz.
Justin... con tú disponible para el final... el plan no puede fracasar.
Geleceğe dair plân yapıyor musun?
¿ Ya has pensado en tus planes?
Hayır, demek istediğim hayat plânı.
No, quiero decir planes de vida.
Ranço, Susturucu'yu hizaya getirmeye, Raju'nun da gözünü açmaya karar verdi,... ve muhteşem bir plân yaptı.
Rancho decidió someter al silenciador y rescatar a Raju... con un plan maestro
- Gerçekten güzel plân olmuş bak.
Qué buen plan.
B plânı, sürtük!
Plan B, perra.
Bak, bir plânım var.
Mira, tengo un plan.
Lütfen bir plânın olduğunu söyle bana.
Dime que tienes un plan.
Yeni plân.
Bueno, nuevo plan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]