Plan mı translate Spanish
18,932 parallel translation
Merak ettim, nasıl birisinin, bunca şeyi bu kadar iyi yapmak için, ne kadar zamana ihtiyacı var? Ne, yoksa plan mı yaptın? Bu haftalar ya da aylar sürmüş olmalı.
Tengo curiosidad, ¿ cómo puede alguien, incluso tan bueno como usted consigue todo ese tiempo para planificar lo que hizo?
Yani planın FBI ajanlarıyla dolu bir binaya saldırmak mı?
Así que, ese es tu gran plan, ¿ asaltar un edificio repleto de agentes del FBI armados?
- Yeni bir plana ihtiyacımız var.
Lo que sea. Solo... Necesitamos un nuevo plan.
Sanırım bizimle paylaşmaktan kaçındığı bir planı var.
Digamos que tengo la sensación de que él tiene una agenda aquí que no está compartiendo con nosotros.
Bu akşam galaya katılma planınız umarım hala aynıdır.
Espero que los dos sigáis planeando asistir a la gala de esta noche. Como quiera que las cosas...
- Tartışmamız daha iyi bir planımız yok.
Podría decirse que no es uno de nuestros mejores planes.
Hak ederdiniz de ama planım bu değil.
Se lo merecerían, si ese fuera mi plan.
Bir plan yapmalıyım.
Tener un plan.
Amerika'da kalmak için aklımı çelmeye çalışıyorsanız burnuma kötü kokular geliyor.
Si este es su plan para seducirme y que me quede en EE. UU., huele muy mal. Juego de palabras.
İlk birkaç planını hazırladım sadece.
Elaboré algunos planes preliminares.
Pekala bir plan lazım bize ve hemen şimdi lazım.
Muy bien, tenemos que pensar en algo y hacerlo ya mismo.
Çalıştığımız kişiler planın başarılı gittiğine emin olmak için her şeyi yaparlar.
La gente con la que trabajamos, no se detendrán ante nada para asegurarse de que este plan tiene éxito.
Çalıştığımız kişiler planın başarılı gittiğine emin olmak için her şeyi yaparlar.
La gente con la que trabajamos no se detendrán por nada para que su plan tenga éxito.
Gizemli adamımız galeride Jane'i patlatmaya çalıştı ve sonrasında "B" planına geçti ZOMO'yu yem olarak kullanıp atölyesinde Jane'i vurmaya çalıştı.
Entonces, ¿ primero el hombre misterioso intenta volar a Jane en la galería... y luego pasa al plan "B", usando a ZOMO como carnada para intentar eliminarla en su piso?
C planına geçmeden Jane'e ulaşmamız lazım.
Debemos encontrar a Jane antes de que pase al plan "C".
Planımızın bir parçası.
Parte integral del diseño de este plan.
Onu yeni yerine taşımak ve ifadesini almamız lazım. Ahmedilerin topraklarımızda başka saldırı planı olup olmadığını öğrenmeliyiz.
Tenemos que reubicarla e interrogarla, averiguar si los Ahmadi tienen más operativos planeando ataques a los EE.UU.
Sanırım bir planın var.
- Supongo que ya tienes un plan.
Yemek planımız geçerli mi?
Donde estas? ¿ Estamos todavía en la cena?
Geri almamız için de bir planım var.
Y tengo un plan para recuperarlo.
- Planım bu zaten.
Ese era el plan.
- Planım mükemmel ilerliyor.
Mi plan está funcionando a la perfección.
İki tane planımız var, tamam mı?
Tenemos dos planes, ¿ vale?
Planım buydu ve bunu da yapacağız.
Esto es lo que he planeado, así que esto es lo que vamos a hacer.
Planımız bu zaten.
Ese es el plan.
Bize bir plan lazım.
Necesitamos un plan.
Dylan'ı hiçbir planım olmadan arıyormuşum gibi geliyor.
Siento como si estuviera buscando a Dylan sin tener un verdadero plan.
Brendan, hastanede olanları ben planlamadım.
Brendan, el hospital, eso no fue mi plan. Yo no quería que se derramara sangre.
Planım neredeyse tamam, Barry.
Mi plan está casi completo, Barry.
- Düğün planı mı? - Evet.
¿ Vuestro plan para la boda?
Bir de şeytani planım.
Sí, y mi plan malvado.
Zihnimi kontrol ederek krallığımızı ele geçirmek ve kötü planının bir parçası yapmak için kullanıyordun.
Estabas usando esto para controlarme la mente y poder dominar nuestro reino como parte de un plan infame.
Tanrım, otobüslerden nefret ediyorum. Pekâlâ, plan ne?
Dios, odio los autobuses.
Meraktan soruyorum, oraya girmek için bir planınız var mı?
Solo por curiosidad, ¿ tienen un plan para meterse?
Zamanımı Ash'in aptal planını izleyerek geçirdiğim için de gittikçe uzaklaşmış olmalı.
Y ya que desperdicie todo ese tiempo, siguiendo el plan tonto de Ash, es realmente una incertidumbre.
Hayal kırıklığımı unutabilmem için başka bir plan bulmaya çalışıyorum.
Tratando de idear otro plan para poder descargar mis frustraciones.
Başka bir planım var.
Tengo un plan B.
Planım battı.
Mi plan fracasó.
Ama sanırım planın işe yaradı.
Aunque creo que tu plan funcionó.
- Benim bir planım yok.
No tengo planes.
- Yolculuk planımızda yok artık o.
Ya no está en el itinerario.
Altında yatan her sorunu tespit ettik ve mevcut bir hızlı büyüme planımız var.
Identificamos todos los problemas subyacentes... y tenemos un plan para crecer.
Bir planımız var.
Tenemos un plan.
Hayır, Baal için bir planım var ve Pablo'nun salak bir kitaba dönüşmesini de içermiyor.
No, tengo un plan para Baal, y no tiene nada que ver con convertir en Pablo en un estúpido libro.
Belki dediğin şeyi benim harika hayvan takip planımın önüne koyabiliriz.
Así pues, tal vez podamos añadir eso al principio de mi gran plan del rastreador de mascotas.
İnsanlara, bu ülkeyi tekrar harika yapabileceğimi söyledim ama bir planım yoktu!
dije que haria a este pais grande otra vez pero no tenia un plan!
Planımızın kokusunu alır almaz bizi trollemeye başlayacaklarını bilmeliydim. Yani Danimarka IŞİD'e yardım etmiyor mu?
debi saber que una vez que se enteren de nuestro plan empezarian a trolearnos entonces Dinamarca no esta financiando la ISIS?
Richard, takdir eder misin bilmem ama aslında bir planım var.
Aunque no te importe, tengo un plan.
- Bizim bir planımız var.
- Tenemos un plan.
Hay aksi, anlaşılan planım işe yaramış.
Vaya, parece que mi plan ha funcionado.
Baal için bir planım var.
Tengo un plan para Baal.