Sa translate Spanish
45,490 parallel translation
En kısa zamanda orada olacağız ama bulutun etrafından dolanmamız lazım.
Estaremos ahí tan pronto como podamos, pero tendremos que conducir por alrededor de la nube.
Unutma, kısa nefesler al.
Recuerda... respiraciones cortas.
Kısa boylu.
Pelo corto.
Planım kısa süreli bir çözümdü.
Bueno, mi plan era una solución a corto plazo.
Kısa dalga polis bandına bağlanıyorum.
Conectando ahora a la banda de onda corta de la policía.
Zeppelin'in Kuzey Amerika turnesi biletleri önümüzdeki hafta satışa çıkacak.
Así que para usted, Led Heads, las entradas para la gira norteamericana de los Zeppelin salen a la venta la próxima semana...
Yemek arkadaşlarıyla birlikte o ördek ciğerinden bir ısırıktan fazla yemişse kısa zamanda onları da burada yatar vaziyette göreceğiz.
Si él y sus compañeros de almuerzo comieron más que un mordisco de ese foie gras, los veremos por aquí muy pronto.
Çalıntı eser mesajlarını takip edeceğiz ve umarım ki, hırsız kısa sürede ortaya çıkacaktır.
Los revisaremos buscando publicaciones de arte robado, y con suerte, el ladrón debería revelarse muy pronto.
Aslına bakarsan, diğer ikisi de kısa sürede bulunacak.
En realidad, las otras dos serán recuperadas pronto.
Sandığından daha kısa sürecek, çünkü, Mac, mermim bitmem üzere.
Que puede ser antes de lo que piensas, porque Mac, me estoy quedando sin munición.
Ben hayatımı düşünce özgürlüğüne, bütün insanlar için barışa adadım. Sizin Amerikan casusluk müdürünüz benim ilişkilerimle mi ilgileniyor?
He dedicado mi vida a la libertad de pensamiento, paz para todas las personas, ¿ y a un director de espionaje americano le preocupan mis afiliaciones?
Kısa keseriz.
Estábamos muy cerca.
Sa-sadece biraz... Merhamet... uzun süren.
Es solo... un poco de compasión, es muy diferente.
Şimdi bana çok kısa geliyor.
Ahora me está demasiado corto. Quieres probártelo.
Hislerimin dışa vurması genelde bu kadar uzun sürmez. Tamam.
Normalmente no me toma tanto procesar mis emociones.
Fakat kısa süre sonra dik yamaçlarının güvenliğine dönmeleri gerekecek.
Pero pronto deberán volver a la seguridad de los verticales precipicios.
Bu sayede ağaç kısa sürede etraftakilerin bir listesine dönüşüyor bu da kime dalaşmamak gerektiği konusunda yardımcı oluyor.
Así que pronto, el árbol tendrá una lista de quién ronda por allí, que puede ayudar a los solitarios a evitar una pelea.
Ama yaz kısa sürer.
Pero el verano es corto.
Son iki yılını yavrusunu büyüterek geçirdi ve kısa süre sonra sütten kesilecek.
Ha estado criando devotamente a su cachorra durante los últimos dos años, y muy pronto, se destetará.
Helikopter ekibi kısa sürede Alpler'in tepesindeki kartalları başarıyla çekti. Ama hikâyenin, onların bile takip edemediği bir yönü vardı.
El equipo de helicóptero no tarda en tener éxito al grabar águilas salvajes en lo alto de los Alpes, pero hay una parte de la historia que ni siquiera ellos pudieron seguir.
Bu yeni türe ilk bakışlarını atmak bir haftalarını aldı ve o zaman bile bir saniyeden kısa sürdü.
Les lleva una semana echar un primer vistazo a la nueva especie, y además, dura menos de un segundo.
Kısa sürede tüm kaçış yolları kesiliyor.
Pronto, todas las rutas de escape están cortadas.
Onu bağlayacak bitkiler olmaksızın ince toprak kısa sürede toza dönüp uçar gider.
Sin plantas que los amarren, los finos suelos pronto se convierten en polvo y vuelan.
Kalahari'de kısa yağışlar yerlerini kuraklık mevsimine bıraktı.
En el Kalahari, las breves lluvias han dado paso a la temporada seca.
Çöllerde su çukurlarının çoğu kısa ömürlüdür.
En los desiertos, muchos abrevaderos duran poco tiempo.
Ayaklarını sırayla kaldırarak hepsini kısa süreyle serinletebiliyor.
Levantar un pie tras otro del suelo le permite enfriarlos brevemente.
Ekip kendini kısa sürede çekirgelerle sarılmış buluyor.
Pronto el equipo se vio rodeado de langostas.
Süreç ağır ilerliyor ve kısa sürede tamamen duruyor.
El avance es lento, y pronto se detendrá del todo.
Kısa süre için.
Brevemente.
Anneleri kısa süre içinde avlanamazsa yavrular bu haftayı çıkaramayabilir.
Si las madres no cazan pronto puede que los cachorros no sobrevivan a la semana.
Kısa sürede neredeyse her devekuşu kendine ait bir yolcu edinir.
En un momento, casi cada avestruz tiene su propio pasajero.
Bu yüzden kısa aralıklarla hareket ediyorlar.
Así que se mueven a ráfagas.
Sen kısa saçımı beğenmiştin değil mi?
Te gustó mi cabello corto, ¿ verdad?
Hayat kısa Brocket, çok kısa.
La vida es corta, Brockett, tan corta.
Eğer Rittenhouse'sa alabildiğimiz kadar yardım almamız lazım.
Pero si es Rittenhouse, necesitaremos toda la ayuda que podamos.
Kısa süre sonra da Marcus Aurelius'un öldüğü söylentisine dönüştü.
Y pronto se convierte en el rumor de que Marco Aurelio ha muerto.
Kısa süre sonra, Marcus Aurelius'un öldüğü haberi Roma'nın en güçlü kadını İmparatoriçe Faustina'nın kulağına geldi.
Poco después, el rumor de la muerte de Marco Aurelio llega a la mujer más poderosa del Imperio, la emperatriz Faustina.
En kısa sürede döneceğim.
Regresaré tan pronto como pueda.
Tahta geçtikten kısa bir süre sonra
Poco después de asumir el trono,
Ancak tahıl sıkıntısı kısa sürede senatonun üst düzey üyelerinin de kulağına geldi.
Pero la noticia de la falta de granos pronto llega a los miembros clave del senado.
Endişe etmeyin. Kısa sürede kontrol altına alırız.
No te preocupes, nos encargaremos de esto muy pronto.
Takip eden bir yıl boyunca Roma, iç savaşla mücadele etti. Ve imparatora komplo kuranlar da kısa sürede cezalandırıldı.
Un año después, Roma está consumida por la guerra civil y los que complotaron contra el emperador son castigados.
Evet, daha yaşlı ve daha kısa olsaydı ve onu Kathy Griffin canlandırsaydı tabii.
Sí, si él fuese más mayor y más bajo y estuviese interpretado por Kathy Griffin.
Ressam bunu çizdikten kısa süre sonra intihar etti.
El artista se suicidó poco después de pintar eso.
Big Meat'ın muhasebe kayıtlarına göre, Kısa bir süre önce 100.000 dolar ödemişler Bir "performans danışmanı" Thomas Cockburn olarak adlandırdı.
De acuerdo a los registros contables de Grandes Carnes, recientemente pagaron 100.000 dólares a un "asesor de desempeño" llamado Thomas Cockburn.
Bay Farley, çok teşekkür ederim Kısa sürede gelmek için.
Sr. Farley, muchísimas gracias por venir tan rápidamente.
Biraz hayal kırıklığına uğramışa benziyorsun.
Pareces un poco decepcionada.
Kalkışa geçin.
Suba.
Kalkışa geçin. Arazi alarmı.
Alerta de proximidad.
İyi iş çıkarmışa benziyorsun.
Parece que estás haciendo un buen trabajo.
Lütfen kalkışa geçin.
- Alerta de proximidad.