Suç translate Spanish
22,790 parallel translation
O fotoğrafları çekerken bunun bir suç olduğunu biliyor muydun?
Cuando tomaste esas fotos, ¿ sabías que era un delito?
Maryville'den başka bir genç daha cinsel suç işlemekle itham edildi.
Otro joven acusado en una investigación por delitos sexuales.
Her biri için birkaç suç vardı.
Cada uno fue acusado de varios delitos graves.
Birinci hükümde oğlanlar, Audrie Pott ile ilgili yapılan suç duyurularında bahsi geçen suçlamaları kabul ediyorlar.
Número uno : Los chicos admiten las acusaciones en las denuncias penales respectivas pertenecientes a Audrie Pott.
Bu federal bir suç, değil mi?
Un maldito crime federal.
Suç oranı burada oldukça yüksek...
Así que el crimen es muy alto aquí.
Suç işlemekten alıkoyacaksa ben kabul ederim.
Estoy totalmente a favor si evita que hagan cosas malas.
Ben onu suç hayatından kurtardım, tıpkı diğer çalışanlarım gibi.
Lo rescaté de una vida de pecado, igual que a todos los demás que trabajan para mí.
Bir hata yaptıklarını ispat etmeye çalışmaktansa kasıtlı suç işlediklerini ispata çalışacağız.
Bueno, en vez de un cargo por acto involuntario, nuestra acusación será por conspiración.
Açıklayamadığın şeyleri sevmek suç değildir.
No es un crimen amar lo que no puedes explicar.
Suç mahalli mi?
¿ La escena de un crimen?
Müvekkilim dokunulmazlık karşılığında kendi suç işlediğine dair bilgileri size verdi.
Mi cliente reveló información incriminatoria sobre sí mismo a cambio de que le garantizaran inmunidad.
Onun gizli bilgilerini kullanarak büyük bir suç işlediniz.
Usó su información clasificada para cometer homicidio agravado.
En iyi tahminime göre, onlara kazık atmaya çalışan bir uyuşturucu satıcısı olduğunu düşündüler. Onu suç üstü yakaladılar.
La mejor conjetura es que ellos pensaron que era un comerciante, que estaba tratando de timarles, lo atrapó con la mano en la masa.
Dunning ve suç ortağı bu videoyu tertiplemiş.
Dunning y un cómplice realizaron el video.
Morgdaki durumuna bakarsak suç ortağı onu aldatmış gibi görünüyor.
Teniendo en cuenta su residencia actual en la morgue, parece probable que su co-conspirador lo traicionó.
Ya da Dunning'in suç ortağı dikkatler polis baskınındayken Farris'in parasına el koydu.
O cómplice de Dunning se utiliza la distracción de un allanamiento policial ayudarse a sí mismo con el dinero de Farris.
Ryan Dunning'in suç ortağı Dedektif Hagen'dı.
El detective Hagen era cómplice de Ryan Dunning.
Dunning'in banka hesaplarını ele geçirmek için kendi cinayetini sahnelediğini ve sonra da suç ortağı tarafından öldürüldüğünü duydum.
Um, II escuchó Dunning fingió su propia muerte para llegar a las cuentas bancarias, pero entonces su cómplice realmente lo mató?
Demek suç dünyasından vazgeçememiş.
Así que realmente nunca dejo la vida criminal.
Çifte suç işlemek istiyor, bırakalım öyle yapsın.
Quiere doblarlo, así que déjale.
Dün gece bir suç işlendi ve sizin isminiz geçti. Acaba neredeydiniz söyler misiniz?
Se cometió un crimen, nos mencionaron su nombre. ¿ Podría decirme dónde estuvo?
Bu suç mahalliyle aynı bölgede. Anlaşılan Bardot birkaç gece oraya gitmiş.
Es el barrio en que lo asesinaron y Bardot lo frecuentaba bastante...
Bugün buraya gelip beni suç işlemekle suçlayan ikinci kadın polissin.
Eres la segunda mujer policía en pocos días... que me acusa de ese crimen. Qué divertido.
iki tane getirmediğim için suç bende işte.
Bueno, debería haber traído dos.
Doğruları söylemek suç mu?
Solo dije verdades!
Bütün suç bendeydi.
Todo es mi culpa
Suç ortağı zaten ölmüştü, ve Drainer yine bizim.
Su cómplice ya ha muerto, y el Drenaje vuelve a ser nuestro.
Hey, arabanın içindesin, ve ortağınla bir suç mahalline gidiyorsun.
Oye, estás en el coche, de camino a la escena de un crimen con tu compañero.
Suç iki hafta önce olmuş.
Dos semanas de la escena del crimen de edad.
Bu adamın bilinen bir suç bağlantısı yok buna rağmen iki haftada iki farklı katil kiralamayı başardı.
Ahora, este hombre no tiene lazos criminales convencionales, sin embargo, se las arregló para contratar dos asesinos diferentes en dos semanas.
Onun tekrar suç işleyeceğinden endişe ediyordu.
Estaba preocupada de que había vuelto a cometer robos.
Bunu bir çifte cinayet suç mahallinde bulduğumda yaşadığım sürprizi düşünebiliyor musun?
Imagina mi sorpresa... cuando encontré esto en la esquina de una escena de un doble homicidio.
Hayatını kurtararak böyle affedilmez bir suç mu işledim?
¿ Fue una traición tan imperdonable haberte salvado la vida?
- O tuvalet insanlığa karşı suç.
Ese baño es un crimen contra la humanidad.
Suç kaydına bakarsak o rozetten çokça görmüşsün. Islahevi suç kaydı onlar.
Entonces ha visto muchas según sus antecedentes delictivos.
Bana suç işlettiler.
Me tuvieron encerrada.
Her neyse, ben Ajan Ross Thomas, Siber Suç Birimi.
Bueno, soy el agente Ross Thomas, CY-5.
Suç mahallinde babanın DNA'sına ulaştık.
Tengo el ADN de su padre de la escena del crimen.
Elimden ancak katliam sebepli ağır suç savunması yapmasını sağlamak ve birkaç ay içinde sessiz sedasız çıkarmak gelir.
Lo mejor que podría hacer es que se declarara culpable por un delito de homicidio involuntario y ponerle en libertad tranquilamente en unos meses.
Tüm suç sende değil.
No todo es culpa tuya.
Suç mahalli değil miydi burası?
¿ Hay alguna escena del crimen por aquí?
Ocean Drive'daki suç mahallinde parmak izin vardı.
Natalie, hemos encontrado tus huellas en la escena del crimen en Ocean Drive.
- Suç mu yani? - Hayır.
- ¿ Acaso es un delito?
Jack Cruz'un suç mahallinde olması imkansız.
Es imposible que Jack Cruz estuviera en la escena del crimen.
Dün suç mahalline çağrıldım ve ben çıkarken o uyuyordu. Hepsi bu.
Me llamaron ayer por una escena de un crimen, y ella seguía en la cama cuando me fui y eso es todo.
Tyrell, Joanna, sessiz suç ortağımla tanışın.
Tyrell, Joanna, os presento a mi cómplice silencioso,
Ben Ajan DiPierro, FBI Siber Suç Birimi.
Soy la agente DiPierro, de la división de ciberdelitos del FBI.
Suç unsuru teşkil eden bu arkadaşı 9 Mayıs saldırısıyla bağlantılı bir yerde bulduk.
Encontré esta pieza de evidencia en una ubicación relacionada con el ataque Cinco / Nueve.
Bu hırsızlığı ağır suç kılıyor.
Eso hace que el robo constituya delito.
- Ulusal Suç Bilgi Sistemi'ne yükle.
- Solo cárgalas en el NCIC.
suçlu 258
suçlama 23
suçum ne 18
suçlular 29
suçluluk 27
suçluyum 60
suçlusun 17
suçlu benim 24
suçlu mu 45
suçlu değilim 34
suçlama 23
suçum ne 18
suçlular 29
suçluluk 27
suçluyum 60
suçlusun 17
suçlu benim 24
suçlu mu 45
suçlu değilim 34