Tat translate Spanish
1,618 parallel translation
Drama'nın lezzetsiz yemeklerine tat vermek için hemen döneceğim.
Vuelve rápido para sazonar la Insípida comida de Drama.
Çünkü hiçbir şey tat olarak İlk yenilen kurabiye tadından daha iyi olamaz... ve asla tekrar o kurabiyeye sahip olamazsın.
Pero me arrepentiría, porque nada sabe tan bien como la primera galleta, y nunca recuperarás esa galleta.
Dennis, tat almayı iyi bilir.
Y Dennis tiene un gusto extremadamente bueno.
Her bir tat ve dokunuş, duyularımı harekete geçirdi.
Cada sabor y textura hacía explotar mis sentidos.
İnsanlar çılgın olduğumu düşünüyor ama aradaki tat farkını alabiliyorum.
La gente dice que estoy loco, pero puedo notar la diferencia.
Tadı soğan ve muza benziyor. Ama tuhaf bir tat daha alıyorum.
Sabe a cebollas y bananas, pero extrañamente a algo más...
Benliğini ele geçirirken hoş olmayan bir tat bırakmıştı.
Dejaron una sensación incomoda cuando consumí su esencia.
Öyle rat-a-tat-tat diye çal.
Haz ese golpeteo.
Bunlara biraz tat katmak gerekir.
Deberían ponerle un poco de condimento.
Tat alamamaya başladım.
Simplemente me dejó de gustar.
Nane tadı var. O kadar seksî bir tat olduğunu söyleyemeyeceğim.
Sabe a mentol, lo que no resulta ser sexy.
Çevresel kaldı. Hangi tat?
Dejándonos algo ambiental.
Hangisini söyleyebilirsin? Bunun merakını cezp ettiğini mi, yoksa büyüleyici lezzetlerin tat alma duyunda orgazmik patlamalara neden olduğunu mu?
¿ Dirías que eso "cautivó tu paladar inquisitivo", o que "provocó una explosión orgásmica de sabores chispeantes en tus papilas gustativas"?
Gerçek bir blues adamı mızıkasından tat alır.
Un verdadero hombre de blues siente el sabor de su arpa.
Bazen serumdaki sıvı, ağzında, garip bir tat bırakıyordu.
A veces los fluidos del suero, le dejaban un extraño sabor en la boca.
Yengeçler, sudaki en ufak tat zerrelerini bile fark edebilir. Bu sayede, yüzeyden aşağı inen en yeni leşlerin yerini tespit ederler.
Los cangrejos detectan sutiles sabores en el agua, eso los ayuda a ubicar... el último cuerpo que cae.
Tadı, bilirsin, zift gibiydi ve yarasa sidiğini andıran bir tat vardı
Tenía un sabor como... de alquitrán de pino. Y una pizca de orina de murciélago.
Bu ot Tayland usulü Keklikotu gibi bir tat veriyor.
Sin semilla. Esa hierba hacía que la tailandesa supiera a orégano.
Ağzımda mor bir tat var. Tamam.
Mi boca sabe a púrpura.
- Merhaba. Tat.
- Hola.
- Tat.
- ¿ Qué es?
Hamileliğin tat alma duyumu tamamen bozduğunu unutmuşum.
El embarazo modifica mis papilas gustativas.
Birkaç tat dokusu.
Un par de papilas gustativas.
Biliyorsun, kanser şeyini, tat dokularımı değil.
Ya sabes, el cáncer, no las papilas gustativas.
Koku, tat ya da renk yok.
No tiene olor, gusto ni color.
Şunu bir tat.
Prueba esto, está delicioso.
Rachel Ray gevrek bir tat verdiğini söylüyor.
¿ A qué viene el tercer grado? Tu hijo es Tony.
Galiba tadı geliyor ama o tat karaciğerime de ait olabilir tabii.
Aunque también pudo haber sido un pedazo de mi hígado. ¿ Un pe- -?
Burada tat gidiyor, acı dünyasındasın.
Aquí enloquece cualquiera. Es un mundo dañino.
Beni takip eder misiniz lütfen, tat alma odasına?
¿ Podría seguirme, por favor, a la habitación de catado?
Bir köpek tadabilirdi, üstelik onlarda bendekinin altıda biri tat alıcısı var.
- Un perro podría. Tienen la sexta parte de papilas gustativas.
Biraz biberiye ve karabiberle her şeye tat verirsin.
Si le echaran un poquito de alecrín y pimienta negra, esto sería otra cosa.
Fransızların yaptığı ve tam bir tat cümbüşü olan bir çeşit daha var. Adı Rokfor ama Gorgonzola kadar sert değil.
Y... y... hay incluso una variación hecha por los franceses, aquellos que les gusta una orgía, se Ilama roquefort, pero es más suave en el sabor que el gorgonzola propiamente dicho.
Evet, turta çok iyi, ama ağızda kalan tat muhteşem.
Sí, el pastel es bastante bueno, pero el resabio es mortal.
Ağızda kalan tat mı?
¿ Resabio? ¿ Qué resabio?
Böyle bir tat nasıl ortaya çıkardın?
¿ Cómo hiciste este sabor?
İki farklı şarabın karışımından şahane bir tat çıkabilir.
La mezcla de dos vinos podría dar un nuevo y diferente sabor.
Yumurtasını da tat!
Prueba el huevo.
Hiçbir tat vermiyorlar.
No sabe a nada!
Üzümde bulunan doğal ester. İçecek, çiklet, şekerlemelere tat vermek için kullanılır.
Es un éter natural encontrado en las uvas y es usado para saborear refrescos, chicles y caramelos
Bir tat istersen, güzel olmuş.
Pruébalo, está bueno.
Al bakalim, tat.
Aquí, prueba.
At eti gibi bir tat mı?
¿ Qué? , ¿ sabe a carne de caballo?
İnsanı derinden sarsan bir tat,
Un sabor que te estremece hasta el fondo del alma.
Ağızda bıraktığı tat farklı.
El sabor que deja es diferente.
Nasıl bir tat bu?
¿ Qué es ese sabor?
- Tat bakayım şunu.
Pruébala bien
Memleketten küçük bir tat, ha.
Prueba algo de la patria.
Ağzımda öyle pis bir tat var ki...
Tengo un sabor de boca horrible...
Ne kadar tuhaf bir tat.
recuerdo este sabor de algún otro lugar.
Tat sorunu ne olacak peki?
¿ Qué tal los problemas en los sabores?
tatlım 9499
tatlim 61
tate 56
tatlı rüyalar 182
tatlı 220
tatlım benim 20
tatiana 27
tatlı kız 40
tatum 30
tatil 35
tatlim 61
tate 56
tatlı rüyalar 182
tatlı 220
tatlım benim 20
tatiana 27
tatlı kız 40
tatum 30
tatil 35
tatlı şey 52
tatlı çocuk 58
tatlı değil mi 17
tatlı bezelye 20
tatlı mı 23
tatil mi 27
tatsuhei 18
tatilde misin 18
tatildeyim 40
tatewaki 36
tatlı çocuk 58
tatlı değil mi 17
tatlı bezelye 20
tatlı mı 23
tatil mi 27
tatsuhei 18
tatilde misin 18
tatildeyim 40
tatewaki 36