Tutun translate Spanish
9,901 parallel translation
Gel buraya, sıkı tutun.
Está todo bien. Agárrate a mi.
Amerikalıyı tutun!
¡ Arresten al norteamericano!
Onu tutun.
Sujetadle.
Tutun onu.
Aguantadlo.
Tutun şunu!
¡ Sosténganlo!
Tutun dedim!
¡ Sosténganlo!
Tutun şunu!
¡ Sostenlo!
Tutun dedim!
¡ Sostenlo!
- Elinizi çabuk tutun millet.
- Bájenlo, muchachos.
Sadece, o dedektifi kocamdan uzak tutun, anladınız mı?
Hemos de mantenerla alejada de él, ¿ me entiende?
Gidin bir oda tutun kendinize be.
Conseguiros una habitación.
S.H.I.E.L.D. gidene kadar onu burada tutun.
Manténganla acá hasta que S.H.I.E.L.D. se vaya.
Yatağı tutun, tamam mı?
Solo mantenga la cama, ¿ está bien?
Onun yerini bir süre tutun, ben de parayı bulacağım, lütfen.
Mentenga su puesto vacío un poco más de tiempo, y le conseguiré el dinero, por favor.
- Bayan Fry'yı ofisine götürüp orada tutun.
Lleva a la Srta. Fry a su despacho. Que se quede ahí.
Hemşire, eti tutun.
Enfermera, sostenga la piel.
Çıkışları tutun.
Las escaleras están vacías.
Tutun şunu!
¡ Suéltale!
- Eğil, korun tutun!
¡ Al suelo, refúgiate, sujétate!
Bay Cole, kayışı tutun.
Sr. Cole, tome la correa.
Bir oda tutun siz ikiniz.
Vale, iros a una habitación.
- Gözlerinizi açık tutun. - Her daim.
- Mantengan los ojos bien abiertos.
Hayatta tutun yeter.
Mantenlo vivo.
Tutun şunu!
Mantenga ella!
Sıkı tutun.
Espera.
Son nefesinizi tutun!
Lleve a su último aliento!
Tutun şunu!
¡ Agárrenlo!
Şu tarafa tutun.
Sí, alumbra por aquí.
Emredilen her şeyi yaparlar yabancıların banka hesaplarını boşaltmaktan tutun da bir intihar yeleği giymeye kadar.
Harán todo lo que se les ordene, desde vaciar sus cuentas y darle el dinero a un extraño a ponerse un chaleco-bomba.
- Bana tutun.
Agárrate a mí.
Sıkı tutun.
Ahora aguanta.
Çıkışları tutun.
- ¡ Sí señor! ¡ Cubran las salidas!
Sıkı tutun.
Sujétate fuerte.
Kafanızı yukarıda, kıçınızı aşağıda tutun.
Mantengan sus cabezas hacia arriba y sus culos abajo.
Bravo takımı bu binanın arka ve yan tarafındaki kapıları tutun.
Haga que Bravo Team asegurar las puertas en el lateral y la parte trasera de este edificio.
İpe tutun, seni yukarı çekeceğim, tamam mı?
Agárrate fuerte, te sacaré de allí, ¿ sí?
Tutun Burt!
¡ Sostente, Burt!
Başınızı sabit tutun efendim.
Por favor mantenga su cabeza quieta, señora.
- Tutun onu! - Hayır!
- ¡ Reténganla!
- Oh! Kalçamdan tutun.
- ¡ Agárrame el culo!
Güzel, bu pozisyonda tutun.
Sí, tenla ahí.
Operasyonun son aşamalarında ağzında tutun.
Manténgala en la boca durante la última parte de la operación.
Silah tutan ellerinizi görebileceğim gibi tutun yoksa bu ahlaksız küçük domuzu morga yollamak zorunda kalacağım.
Mantén las armas donde yo pueda verlas... si no me veré forzado a mandar a este cerdo corrupto a la morgue.
Sıkı tutun, dostum.
Solo aguanta, amigo.
Sıkı tutun.
¡ Agárrate!
Tutun. Ne cinayet?
Espere. ¿ Qué asesinato?
Güvende tutun onu, tamam mı?
Sólo llamarla si está a salvo, ¿ vale?
Kapılarınızı kapalı tutun.
Mantenga sus puertas cerradas.
- Üst katı güvende tutun. - Ne oldu?
Asegure arriba. ¿ Que pasó?
Hadi, sıkı tutun.
Agárrate a mi.
Elinizi çabuk tutun beyler.
Háganlo rápido, chicos.