Yakından translate Spanish
9,084 parallel translation
- Mercekte yakından nişan alma özelliği var.
El visor está equipado con un zoom...
- Onunla yakından ilgilen.
Cuídalo bien.
Seni daha yakından tanımayı isteyip istemediğimi bilmiyorum.
No sé si quiero conocerte mejor.
Günün birinde Mera, tahta çıkacağım ve sen de beni yakından koruyacaksın.
Algún día, Mera, yo estaré en el trono y tú me protegerás.
Bernalillo bölge savcılığı ile yakından yürüttüğümüz ortak çalışma sonucunda eski hazinedar Craig Kettleman davasında uzlaşmaya vardığımızı belirtmek istiyorum.
Me complace anunciar que trabajando estrechamente con la oficina del fiscal del distrito del Condado de Bernalillo, hemos alcanzado un acuerdo entre las partes por el antiguo tesorero Craig Kettleman.
Seni yakından izlememi istedi çünkü çok iyi olduğunu düşünüyor.
Me dijo que te observe porque eres muy buena. Te respeta mucho.
Seni buraya Vicky'e daha yakından bakman için çağırdım.
Les llamé para que echaran un vistazo a Vicky.
Köpekbalıklarının yiyişini yakından görmemiştim hiç.
Será la primera vez que vea a tiburones atacando.
Noterlikle uzaktan yakından alakam olmasın istemiştim.
No quería tener nada que ver con los asuntos de notaría.
Cinsel tercih ve LGBT sorunlarıyla yakından ilgilenen bir aktivistti.
Muy activa en los debates de género. Asuntos LGBT.
Daha önce hiç bu kadar yakından görmemiş miydiniz?
¿ Los habíais visto tan de cerca antes?
Aceleci görünmek istemem ama sizi yakından tanımayı canı gönülden isterim.
No deseo adelantarme pero sinceramente me gustaría que nos conociéramos mejor.
İsmini vereceğin adamla ilgili uzaktan yakından vereceğin herhangi biri isimde cezanda indirim uygulanacak.
Bueno, condena reducida lejos de cualquier persona con algo que ver con el hombre que estás a punto de nombrar.
Biliyor musun, sanal ortamda gerçek bir bağ kurmuşuz gibi hissettim ve görünüş kadar sığ bir şeyin seni yakından tanıma fırsatını tehlikeye atmasını istemedim.
Pero sentí que, por Internet, teníamos una conexión real, y no quería correr el riesgo de no conocerte mejor por algo tan superficial como la imagen.
CA-2216862'nin yakından bir imdat çağrısı aldık.
Registramos una señal de auxilio cerca de CA-2216862.
- Oldukça yakından tanıdığım söylenebilir.
Uno podría discutirlo, íntimamente.
Ama şimdi, sınav sonuçlarının fırlamasının yanı sıra şu anda etrafta uçmakta olan uzaktan kumandalı helikopteri okula bağışlayan Koch kardeşlerle yakın ilişkilerim sayesinde Amerika'da teknolojiyi en yakından takip eden okul haline geldik.
Pero ahora, no solamente los resultados de los exámenes se dispararon nos hemos convertido en la escuela más conocedora de tecnología en América debido a mi relación personal con los hermanos Koch, que generosamente han donado un dron de operaciones especiales que debería estar volando ahora mismo.
Bir mikroskopla, bir damla suda çoğalan ve birleşen yaratıkları inceleyen bizlerin yakından incelendiğini kimse hayal edemezdi.
Nadie podría haber soñado que estuviéramos siendo escrutados como alguien que estudia seres con un microscopio que pululan y se multiplican en una gota de agua.
18 metre yakında, yani buna göre hedefimiz kazaları büyük bir ilgi ile sahneleyip onları kendi tatmini için yakından izlemeyi seviyor.
En un radio de dos metros, lo que me dice que para nuestro objetivo es algo cercano y personal... un voyeur con un interés anormal en organizar accidentes para su propia gratificación.
Daha yakından bakmaya çalışacam.
Estoy tratando de ver más de cerca.
Daha önce bunları yakından görmüş müydün?
¿ Habías visto alguna de estas de cerca antes?
- Tabii ki bunu biliyorum, ama onu yakından gözlemlemek için bir şansım var.
- Bueno, claro que sé eso, pero tengo una oportunidad de observarla de cerca.
Bekle, onu yakından gözlemleme şansım var derken ne demek istiyorsun?
¿ A que te refieres con que tienes una oportunidad de observarla de cerca?
O zaman biraz daha yakından incelememiz de sakınca yok. Çünkü bu büyük bir ihlaldir.
Porque eso constituiría un violación muy grave.
Efendim, şey diyordum sonunda GAB'na götürebiliriz Paulie'de olanlara yakından bakarlar kendinizi daha iyi hissettirecekse.
Señora, he estado pensando que podríamos traer a la Oficina de Investigación de Georgia en este punto, para que supervisen las cosas aquí en Paulie, si hace que se sienta mejor.
"Bak, senden hoşlanıyorum. Seni daha yakından tanımak istiyorum." falan dedim.
"mira, me gustas, sabes, te quiero conocer mejor".
Yeni dostlarımızla daha yakından tanışıyorduk.
Mis nuevos amigos y yo nos estamos conociendo.
Hayır, önce Palm Springs'e gidip anneyle konuşalım biraz hakkında bilgi alıp babayı yakından tanırız.
No, nos vamos a Palm Springs, a hablar con la madre, a conseguir algo de información que pueda cabrear al papá.
Konu üstünde yerel mercilerle yakından çalışıyoruz ancak başka önlemler de alınabilmesini sağlamak için size de haber vermek istedik.
Estamos trabajando estrechamente con las autoridades locales, pero también queríamos hacerles saber así podrían tomar alguna precaución adicional.
Köpekbalıklarının beslenmesini hiç bu kadar yakından izlememiştim.
Ver de cerca tiburones alimentándose.
Onu yakından tanımak ve gülümsemesini görmek istedim.
Quería conocerla de cerca, para ver su sonrisa.
Koleksiyonunuzu çok yakından takip ediyorum.
Siempre estoy al tanto de sus colecciones.
Yakından bakın.
Hola tía, mira de cerca.
Eşin, Hannibal'la birbirinizi ne kadar yakından tanıdığınızın farkında mı?
¿ Es consciente tu esposa de lo íntimamente que os conocéis Hannibal y tú?
Geçen yıldan beri Stuart'ın burada kalmasından yakınan sensin.
Te has estado quejando sobre Stuart viviendo aquí todo el año pasado.
Az sonra Lou, belinin ağrısından yakınacak.
Lo próximo será que Lou se queje de su ciática.
Ailemin yakınına yaklaşırsan gözlerini yuvalarından çıkarırım senin!
Acércate a mi familia y te arrancaré los ojos.
Sana parmak izlerini ve sesini çalabilecek kadar yakın biri tarafından.
Alguien se acercó lo suficiente como para robarle la voz y las huellas.
" Victoria daha ilk anlarından bu yana, sapkın ahlak değerlerine sahip bir dünyanın kendisinin yakınlarında olduğunun hep farkındaydı.
"Victoria siempre estuvo conciente," "incluso desde sus primeros recuerdos," "que era muy cercana al mundo de la desviación moral."
Yok, sadece bir parti organizasyonu için. Ama en azından heyecana daha yakınım bu şekilde.
No, solo para planear una fiesta, pero al menos me mantiene cerca de la emoción.
Gerçekten yakınlaşıyorduk, ama sana ne yaptığını hatırladım ve ben- - şey, ben sana başka kimsenin aynısını yapmayacağından emin olmak istedim...
Estábamos verdaderamente cogiendo confianza cuando de repente recordé lo que te había hecho, Y yo... Bueno, quería asegurarme de que nadie te hiciera eso de nuevo.
Senden istediğim fiyatın yakınından dahi geçmiyor.
Ni se acerca al monto que aseguré.
Seni daha yakından tanımak istiyorum.
Solo quiero lo mejor para ti.
Yakınlaş ve benim için bir rahip tara. Aralarından hangi puşt diğerleri gibi değil?
Obtén más cerca y escanear los monjes para mí. ¿ Cuál de estos hijos de puta no es como los demás?
Harika bir kızla tanışacaksın. Sandığından daha yakın bir zamanda.
Conocerás a una gran chica, antes de lo que crees.
Bu kapının yakınından bile geçemezler.
No conseguirán acercarse a la puerta.
Geraldo,... Amerikan eğitiminin evlatlarından biri olmama rağmen yakın zamanda pozisyonum finansal güvencem ve mirasım lekelendi.
Bueno, Geraldo, a pesar de ser uno de los vástagos de la educación americana, hace poco perdí mi empleo, mi seguridad financiera y mi legado se ha manchado.
Bir kız kardeşe sahip olmanın başından atamayacağın yakın bir arkadaşa sahip olmak gibi olduğunu söylerler.
Dicen que tener una hermana es como tener una mejor amiga de la no puedes deshacerte
Babam seni 8-9 yaşlarındayken eve aldığından beri ne bir yakındın ne bir talepte bulundun.
Desde que mi papá te acogió a los 8, 9 años, nunca te quejaste o exigiste nada.
En azından onun Linda ve Ronald'ın evinin yakınlarında olduğunu söyleyebilir miyiz?
¿ Podemos al menos situarla cerca de casa de Linda y Ronald en algún momento?
Luke sen de yakışıklılığından hiçbir şey kaybetmemişsin, hoş geldiniz eve.
Y a ti Luke, tan guapo como siempre, oh bienvenido a casa, bienvenido,