Yalan translate Spanish
67,401 parallel translation
Sana yalan mı söyleyeyim?
¿ Entonces te miento?
Bununla ilgili herkese yalan söylemiyor muydun?
¿ Solo estabas mintiéndole a todos al respecto?
Bana yalan söylemediğini ben nereden bilebileceğim?
¿ Cómo se supone que sepa si me mientes o no?
Ve sen Nick konusunda, ilaç konusunda, yalan söyledin ve kim bilir daha neler konusunda?
Y mentiste sobre Nick, sobre lo de las Adderall y quién sabe sobre qué más.
Nick konusunda yalan söyledin, ilaç konusunda da ve sana bir daha güvenip güvenemeyeceğimi bilemiyorum.
Mentiste sobre Nick, sobre lo de las Adderall y no creo que vaya a poder confiar en ti otra vez.
[Bir Kullanıcı Adı Seçin. Başka Yalan Yok]
@ NOMÁSSECRETOS
Sana daha önce hiç yalan söylemedi zaten.
Porque sería la primera vez que te dice mentiras.
Görünüşe göre son iki yıldır yalan haber yaptığımı söyleyen isimsiz bir ihbar almışlar. Laptopum da bunu destekleyen kanıtlarla doluymuş.
Al parecer, recibieron una denuncia anónima de que he plagiado mis historias de los últimos dos años y mi portátil estaba lleno de pruebas incriminatorias.
- Ollie... Onu yalan iddialarla işinden attırdın, Thea.
Hiciste que la despidieran bajo falsas acusaciones, Thea.
Günün geri kalanında mümkünse yalan söylemek istemiyorum.
Quisiera decir la verdad por el resto del día si es posible.
Kovar yalan söylüyor.
Kovar está mintiendo.
Çünkü bu mücadelen bir yalan üzerine kurulu.
Es porque tu cruzada está basada en una mentira.
- Bu kendine söylediğin bir yalan. Öldürmeni mümkün kılan bir bahane.
Esa es una mentira que te dices a ti mismo, una excusa que te permite matar.
Bir daha bana yalan söylemeyeceksin sanıyordum.
Pensé que dijiste que nunca volverías a mentirme.
Yalan değil.
No estoy mintiendo.
Bana William konusunda niye yalan söylediğini anlıyorum.
Ya lo entiendo... Por qué me mentiste acerca de William, por qué tuviste que hacerlo.
Basına yalan mı söylersin?
¿ Mentir a la prensa?
Bu bir yalan.
Es mentira.
Neden bize yalan söylüyorsunuz?
¿ Por qué nos miente?
Bana yalan söylediniz Doktor.
Me mintió, doctor.
Ancak Nauvoo'nun hızı ve yörüngesi göz önüne alındığında Eros'la çarpışma rotasında olduğu belli, ki bu da yalan söylediği anlamına gelir.
Pero dadas la velocidad y trayectoria de la Nauvoo, estaba en rumbo de colisión con Eros. Lo que significa que nos está mintiendo.
Dünya ve küçümsenen diğer yerler için bir kahramandı. Hepsi bir yalan üzerine kuruluydu.
Era un héroe para la Tierra y era despreciado por todos los demás.
Beni çok zor bir duruma soktun. Gözümün içine baka baka yalan söyledin.
Me pusiste en una situación insostenible y me mentiste a la cara.
Bağımlılar insanı kullanır, karizmatiktir, genelde iyi yalan söyler.
Son manipuladores, carismáticos y buenos para mentir.
Buradaki tek hatam, belki bana yalan söylediğini düşünmemekti.
Pero mi único error fue que no pude percibir que tal vez, tal vez, me mentía a mí.
Dedikoduların yalan olduğunu kanıtlamak için çok uğraştın.
Te esforzaste mucho para desmentir los rumores.
Yalan söylediğini biliyorum.
Sé que estás mintiendo.
Neden veya ne konuda yalan söylediğini bilmiyorum ama bunu görebiliyorum.
No sé por qué, o sobre qué, pero me doy cuenta.
Bir şeyler ile uğraştığını biliyorum Ama en azından bana yalan söylemiştin hiç.
Sé que has estado luchando con cosas, pero al menos nunca me has mentido.
Ben sana yalan söylemiyorum.
No te estoy mintiendo.
Yalan söylüyorsun.
Estás mintiendo.
Niye yalan söyleyeyim ki?
¿ Por qué mentiría sobre esto?
Anılar yalan söylediği için resim albümü yapıyorum.
Hago álbumes de recortes porque los recuerdos mienten.
- O kadar zamandır değil. Bana bu konuda yalan söyledin.
Me mentiste sobre eso.
Bir yalan söyledim.
Te dije una mentira.
Hepsinin içinde bir tane büyük yalan söyledim ki diğerleri ondan dolayı olan birçok küçük yalandı.
En todo esto, te dije una gran mentira principal bajo la cual había muchas mentiras más pequeñas.
Peki, neymiş senin büyük yalanın Laura?
¿ Y cuál fue tu gran mentira, Laura?
Seni bekleyebilirim dediğimde yalan söylemiyordum.
No estaba mintiendo cuando dije que podía esperar por ti.
Bir yalana dönüşme potansiyeli olduğunu az çok biliyordum ama durumların yalan haline gelmeyeceği bir versiyonu olduğuna dair kendimi inandırmaya çalışıyordum.
En el momento en que lo dije. Yo como que sabía que tenía el potencial de ser una mentira, pero, me estaba dando el beneficio de la duda. Que había una versión de los acontecimientos donde no sería una mentira.
Tamam, bu bir yalan.
Bueno, eso es mentira.
Bende de yalan dolan yoktur zaten Bayan Hearst.
La verdad está en mis números, Sra. Hearst.
Bastığımız mekânda bulduğumuz şerefsiz belki de yalan söylemiyordu.
Estoy pensando que ese hijo de puta que encontramos en la fuga. pudo haber estado diciendo la verdad.
- Yalan söylüyordu!
¡ Ella estaba mintiendo!
- Bana yalan söyledin.
Me mentiste.
Sen de, o da ikiniz de bana yalan söylediniz!
Tú... y ella... ambos me mintieron.
Bana yalan söylemezsin değil mi Dwight?
No me mentirías, ¿ verdad Dwight?
- Yalan söyledin.
- Me mentiste.
Annenin yalanından şüphelendiğimi söylemeliydim.
Debería haberte dicho que sospechaba que tu madre estaba mintiendo.
Demek ki ya yalan söylüyor ya da bilmiyor.
Lo que significa que o está mintiendo o no lo sabe.
Yalanı kanıtla.
Demuestra que me equivoco.
Yalan söylüyorsun!
¡ Estás mintiendo!
yalancı 695
yalan yok 19
yalancısın 41
yalan söyleme 168
yalan söylüyorsun 705
yalan söylemedim 30
yalandı 35
yalanlar 47
yalan söyledim 210
yalan söylemiyorum 138
yalan yok 19
yalancısın 41
yalan söyleme 168
yalan söylüyorsun 705
yalan söylemedim 30
yalandı 35
yalanlar 47
yalan söyledim 210
yalan söylemiyorum 138