Yalan mı translate Spanish
8,141 parallel translation
Senin için yalan mı söyleyeyim?
¿ Quieres que mienta?
Yalan mı söylüyor?
¿ Dices que te estaba mintiendo?
Gerçek miydi, yalan mı? İkisi de.
¿ Es verdad o mentira?
- Bana yalan mı söylüyorsun?
¿ Estás mintiéndome?
Kardeşimi soruşturmak yeterince kötüyken ona bir de yalan mı söylemem lazım?
Es lo suficientemente malo tener que investigar a mi hermano.
Bana yalan mı söylediğini ya da ona da mı söylemediğini öğrenmek istiyorum.
Quiero saber si me mintió o si también lo mantuviste desinformado.
- Her şey yalan mıydı?
- ¿ Todo era mentira?
Beni burada tutmak için yalan mı söylediniz?
¿ Así que mentisteis para mantenerme aquí?
Ne yani, yeminli şahitlik altında yalan mı söylememi istiyorsun?
Entonces, qué, ¿ me estás pidiendo que mienta bajo juramento?
Ne yapacağıma henüz karar vermedim. Yardım etme konusundaysa bana yalan söyleyen insanlar için hayatımı riske atmayacağım.
Bueno, todavía no he decidido qué voy a hacer y respecto a lo de que necesitas ayuda, no creo que vaya a poner mi vida en peligro por un puñado de gente que me ha estado mintiendo.
Öyle bir şey demeye çalışmadım ama insanları korumak için onlara yalan söylemeni anlıyorum.
No, no, no estoy diciendo eso en absoluto pero... Pero entiendo lo difícil que es romper la confianza de la gente para protegerlos.
Dekan'a kişisel çıkarlarım için yalan söyledim.
Mentí al decano para beneficio personal.
Hayatım boyunca bana her gün yalan söylemene rağmen.
Aunque me hayan estado mintiendo cada día de mi vida entera.
Açıkçası, insanların yalan söylediğini anlamak için bir makineye ihtiyacım yok çünkü akıl okuyabilirim.
Está bien. En verdad, no necesito la máquina para saber cuando la gente miente porque puedo leer las mentes.
Hayır, Pinehurst'deki oyundan sonra sakatlığınla ilgili yalan söylediğini kimseye anlatmadım.
Y no, nunca le dije a nadie que mentías con tu handicap cuando jugábamos en Pinehurst.
Hiç tüm hayatının yalan olduğunu fark etmeni sağlayacak bir aşk yaşadın mı?
¿ Has sentido alguna vez esa clase de amor que te hace darte cuenta de que tu vida entera es una mentira?
Büyük bir rahatlıkla yalan söyleyip, çalmanıza gerçekten hayranım.
Es la facilidad con la que miente y roba lo que en verdad me impresiona.
Para mı böyle yalan söylemeni öğretti yoksa doğuştan mı orospu çocuğuydun?
¿ El dinero te enseñó a mentir así o solo naciste hijo de puta?
N'olur bana yalan söyleme çünkü yalan söylersen kendimi tutamayacağım.
Por favor no me mientas, porque no podría soportar que me mintieras.
- Yalan söylememek için programlandım.
Estoy programada para no mentir.
Yalan söylediğini biliyorum MK.
Sé que mientes, M.K..
M.K. yalan söylüyor.
M.K. está mintiendo.
Tanıştığımızdan beri bana yalan söylüyorsun.
Me has mentido desde que nos conocimos.
M.K. hakkında yalan söyledin.
Me has mentido acerca de M. K.
ve bunun hakkında yalan söyledin sanırım
Y le mentiste al respecto, supongo.
Bakın, aramızda sıkıntı yok, Bay Siefert. Senin gibi birine yalan söylemeyecek kadar aklım var.
Aclaramos todo, Sr. Siefert, no voy a mentirle a usted.
Yalan söylemeye devam et, tamam mı?
Continúa mintiendo, ¿ vale?
Ama anneme anlatmadım... içimde tuttum, bu yalan hala içimde bir yerde yaşıyor gibi hissediyorum.
Pero no decírselo a mi madre... guardármelo dentro, eso... Siento como si esa mentira siguiera dentro de mí, como, viviendo allí.
Yaptığım için üzgün değilim ama sana yalan söylediğim için üzgünüm.
No lamento haberlo hecho, pero... Lamento haberte mentido.
Seni korkutan Anjana'nın gerçeği mi yoksa Sanjana'nın yalanı mı?
¿ Qué te asusta más, la verdad de Anjana o la mentira de Sanjana? ¿ A qué te refieres?
Nereye gideceklerini yalan söylediğini anlamıştım.
Me imaginé que mentirías sobre dónde ir luego.
Ve yalan söylediğini anladığım an ondan uzak durdum.
Y una vez supe que estaba mintiendo, no volvió a suceder.
Mesele yalnızca orjinal soruşturmanın üstünün örtülmesi değil, aynı zamanda bir polis dedektifinin mahkemeye e-maili almadım diye yalan söylemesidir.
Esto no es solo cuestión de un encubrimiento de la investigación original, pero el policía detective, que recibió ese correo electrónico le mintió a la corte.
Kazanacaktım ama rakibim yalan söyledi. Hakeme pes ettiğimi söyledi.
Y habría ganado, pero mi oponente mintió, le dijo al árbitro que me rendí.
Polis yalanımızı yedi.
Ese poli se lo creyó todo.
Yalan söyledim ve kocamı aldattım.
He mentido, y... he engañado a mi marido.
Açıkçası onların yalan olduğunu bilseydim, bunu yaptırmazdım.
Bueno, obviamente, no las habrías hecho si hubiera sabido que eran falsas.
Sana daha önceden yalan söyledim biliyorum, ama gerçekten yardımına ihtiyacım var.
Sé que te mentí antes, pero realmente necesito tu ayuda.
Nasıl tanıştığımız hakkında koruyucu aileme yalan söyleyerek mi?
¿ Mintiéndole a mi familia de acogida sobre cómo nos conocimos?
Biri yalan söylediğinde anlarım ve o yalan söyledi.
Sé cuando alguien miente. Ella mentía.
Josh'a yardım etmek için yalan yerden çıktığın dergi editorü değil mi?
¿ La editora lesbiana con la que saliste para ayudar a Josh? - ¡ Si!
Ben sadece tanıdığım insanlara yalan söylemekte iyiyim.
Soy solo buena mintiendo a la gente que conozco.
Kitabı göndermemem hakkında o kadar çok yalan söyledim ki. İzini kaybettiğimi gibi. Senin rehabilitasyonda olduğunu ve seni de, kıyamet günü tarikatından kurtardığımı.
Le he dicho tantas mentiras sobre por qué no podía entregar el libro que he perdido la cuenta... estoy incluso llevandote a rehabilitación o rescatandote de una secta apocalíptica.
Şimdi sana neden o kadar süre yalan söylediğimi anladım.
Ahora entiendes por qué te mentí por tanto tiempo.
- Size yalan attım Bay Utterson.
- Antes le he mentido, Sr. Utterson.
Liman amiriyle ilk geldiğinde karşılaştım ve ona kartımı verdim iki kaçağı aradığımı söyledim ona. - Yalan söyledin.
Conocí al supervisor del puerto la primera vez que apareció y le di mi tarjeta, le dije que estaba ahí buscando a dos fugitivos.
Yoksa başkası yalan söylemeniz için para mı verdi?
¿ O alguien le pagó para mentir y decir que lo hizo?
Hala Melissa'nın neden bana yalan söylediğini anlamaya çalışıyorum ve arkadaşlarımın bana ihtiyacı varken neden bana engel olduğunu?
Aún intento comprender por qué tú y Melissa me mintieron e intentaron evitar que volviera cuando mis amigas me necesitaban.
Yalan söylemesi için kızımızı zorladın.
Forzaste a mi hija que mintiera por ti.
Yeminim olsun yalan söylersen gözünü oyarım.
Juro por Dios que si mientes, te arranco el ojo.
Garip, ama en kötü kısım ise Peter'ın bana yalan söylemesi.
Es raro, pero lo peor es saber que Peter me está mintiendo.