English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yapamayacağım

Yapamayacağım translate Spanish

3,902 parallel translation
Gerçekten bunları yapabilmeyi bekliyorum ama asla yapamayacağım.
Esperando que se haga real. Y nunca lo hará.
KKK için yapamayacağımız şey yok.
No hay nada que no haríamos por Dora.
Yapamayacağımızı söylediler.
Dijeron que no lo conseguiríamos.
Yapamayacağım bir şey olursa sana haber veririm.
Si hay algo que no pueda hacer, te lo haré saber.
- Üzgünüm, yapamayacağım.
- Lo siento.
- Yapamayacağımı biliyorsunuz.
Ya sabe que no puedo.
Daha fazla yapamayacağım.
No puedo hacerlo más.
Ben... ben yapamayacağım.
Yo... No lo haré.
- Yapamayacağımı biliyorsun, Carl.
Lo sabes bien, Carl.
Ne yapıp ne yapamayacağımı söyleme bana.
No me digas lo que no puedo hacer.
Yapamayacağım. Tanrım, yiyor.
No puedo... Oh, Dios, se lo va a comer.
- Yapamayacağımı biliyorsun. - Benim için.
- Sabes que no puedo.
Bunu daha fazla yapamayacağım.
No puedo hacer más esto.
Bunu kendi çocuğumla asla yapamayacağımı düşünmek tuhaf.
Es divertido pesar que nunca haré esto para mi propio hijo.
Bunu kendi çocuğum için asla yapamayacağım.
Nunca haré esto... para mi propio hijo.
Bu yapamayacağım tek gün, kardeş.
Este es un día que no puedo.
Yani, çift olmamamıza rağmen birlikte bir şeyler yapamayacağımızı ve eğlenemeyeceğimizi kim söylüyor ki?
Me refiero, incluso si no somos una pareja, ¿ quién dice que no podemos hacer cosas juntos y pasarla bien?
Tabi, bunu daha fazla yapamayacağım. Üzgünüm.
SÃ ­, no hay una maldita manera Yo puedo seguir haciendo esto.
Bunu yapamayacağımı biliyorsun.
Sabes que no puedo hacer eso.
- Bunu yapamayacağım.
- No puedo hacerlo.
Süper çünkü kimse yapamayacağımı söyleyemiyor.
Lo sensacional es que nadie me lo puede prohibir.
- Yapamayacağımı düşünüyorsanız söyleyin.
Si no crees que pueda hacerlo, solo dilo.
Bunun farkındayım ama... Hakim Henry'i benden alabilir. Yapamayacağım.
Lo sé, pero... el juez podría quitarme a Henry, y... no puedo.
- Yapamayacağım.
- No puedo hacerlo.
Jake de bekliyor. - Yapamayacağım dedim ya, böyle olmaz.
Solo he dicho que no puedo hacerlo, no de esta forma.
Büyüyünce yapamayacağımız şeylerle ilgili pek çok söz veririz.
Haces muchas promesas sobre cosas que no harás cuando crezcas.
- Baba, seninle bu konuşmayı yapamayacağım.
- Papá, no hablaré de esto contigo.
Ne yapıp yapamayacağımızı söyleme bana!
No me digas lo que podemos o no podemos hacer.
- Hayır, bunu yapamayacağım.
- No, no puedo hacer eso.
Delillerin dolaylı delil olduğunu ve suçunu itiraf etmediği sürece açıklama yapamayacağımızı söylüyorlar.
Bueno, insisten en que la evidencia es circunstancial, en que necesitamos una confesión antes de anunciarlo.
Yapamayacağım hiçbir şey yok.
Nada que no pueda... manejar.
- Bunu yapamayacağımı biliyorsun.
- Sabes que no puedo hacer eso.
Bunu listeme yapamayacağımı fark ettim.
Me di cuenta de que no le podía hacer eso a mi lista.
Ben de ameliyathanede fikirlerimi sorguladığın zaman işimi yapamayacağımı düşünüyormuşsun gibi hissediyorum.
Bueno, cuando me cuestionas en el quirófano parece que no crees que puedo hacer mi trabajo.
Artık acı çekmeyecektim. Artık sürekli bir avuç hap yutarak ağrıyı kesmeye çalışmayacaktım. Televizyondaki aptal yemek programlarını izleyip hiç yapamayacağım yemekleri düşünerek kanepeme kıvrılıp ağlamayacaktım.
no más dolor, no más tragar un puñado de pastillas, intentando que parase, no más llorar en mi sofá viendo esos estúpidos, cursis programas decocina pensando en comida que nunca cocinaría.
Korkuyordum ve acı içindeydim ve sevdiğim şeyleri bir daha asla yapamayacağımı düşünüyordum. Ama yaptım.
Estaba asustada y con mucho dolor y pensé que nunca volvería a hacer las cosas que amo hacer pero las hice.
Yapamayacağım!
¡ No puedo hacer esto!
Yapamayacağım.
No puedo hacer esto.
-... yapamayacağım...
- No podré- -
Hayır, ben yapamayacağım Bob.
No, yo... yo no puedo, Bob.
Yapamayacağım.
No puedo hacerlo.
Ama David yapamayacağımı düşünüyor ama ben bir işi kafaya koydum mu yaparım.
Y David no cree que pueda hacerlo, pero cuando me propongo algo, siempre lo consigo.
Yapamayacağım David.
No puedo hacerlo, David.
Tam zamanlı baba olabilirim dedim ama yapamayacağım.
Dije que podría ser un padre de casa, pero no puedo.
Tamam mı, beni dikte eden ve ne yapıp yapamayacağımı söyleyen biriyle beraber olamam artık.
De acuerdo, no puedo estar con alguien nunca más. que impone lo que puedo y no puedo hacer.
Yapamayacağımı mı düşünüyorsunuz?
¿ Crees que no puedo hacerlo?
Sen benim rol yapamayacağımı çok iyi biliyorsun.
Mamá. Tu ya sabes que no puedo actuar.
# Böylece kafiye yapamayacağım hiçbir isim kalmaz #
# Y no hay ningún nombre con el que no pueda hacer rimas #
Yapamayacağım.
No puedo.
Tek başına yapamayacağımı biliyorum. Sana ihtiyacım olacağını biliyorum.
Sé que no puedo hacerlo solo.
İşi yapamayacağını mı söylüyorsun?
¿ Estás diciendo que no puedes hacer el trabajo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]