Yaptığım translate Spanish
66,151 parallel translation
- Bu yaptığımız doğru değil.
Colega, esto no está bien.
Annelik de bir iş denebilir ama benim yaptığım sayılmaz.
Ser mamá es un trabajo, pero no como yo lo hago.
Bu yaptığım son şey dahi olsa servetinizi ele geçireceğim.
Me quedaré con su fortuna aunque sea lo último que haga.
Onu geçenlerde yaptığım gezide keşfettim ve üzerine gecenin karanlığı ile büyük bir şapkayı örttüm.
La descubrí en un viaje reciente y la traje bajo el manto de la noche en un sombrero muy grande.
Ne yaptığımı biliyorum.
Sé lo que hago.
Tutuklanmandan sonraki saniyelerde yaptığımız veya yapamadığımız şeyler yüz milyonlarca doları kurtarmamıza veya kaybetmemize neden olabilir.
Lo que hagamos o dejemos de hacer en los próximos minutos podría ahorrarnos o costarnos cientos de millones de dólares.
Hayatımda yaptığım en iyi hamlelerde disiplin, sabır ve güven istedim.
Las mejores decisiones de mi vida requirieron disciplina, paciencia y confianza.
Hükümet yanlış bir şey yaptığımı söyleyecek ama hükümet bir avuç yalancıdan başka bir şey değil.
El gobierno dirá que hice algo malo. Pero, en el gobierno, son unos malditos mentirosos, chicos.
Senden özür dilesem? Gitmene neden olan şeylen yaptığım için.
¿ Si te dijera que lo siento por lo que hice para que te fueras?
Yaptığım her şey, seni korumak için.
Todo lo que hago es para protegerte.
Ne yaptığımı biliyorum.
Pero sé el trabajo que hice.
Sorumluluğumu üstlenip yaptığımı telafi etmek.
Asumir la responsabilidad y... Ya sabes. Compensar.
Sormamın sebebi de şu... Buraya dönmeden önce danışmanlık yaptığım firmalardan birinde...
El motivo por el que pregunto es porque antes de volver, fui consultor de una empresa que...
Yaptığımız iş sihirli bir şey, değil mi?
Lo que hacemos es magia, ¿ no crees?
Joanie, bak hayatını bu kadar zorlaştırdığımı bilseydim yaptığım hiçbir şeyi değiştirmezdim.
Joan, mira, mira. Si hubiera sabido lo mal que te lo hacía pasar no habría cambiado ni una puta cosa. Qué maldito.
Yaptığımız işler ve onlara kattığımız keyif.
El trabajo. Y toda la alegría que les hemos proporcionado.
Autumn Leaves'i çekerken yaptığımız özel provaları hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas nuestros ensayos privados en Hojas de otoño?
Yaptığım işi senin için yapmadım.
Lo que hice, no lo hice por usted.
Doğrusunu yaptığımıza emin misin?
¿ Crees que es la mejor jugada?
Kendim için yaptığım şeyi, size de yapacağım dostlarım.
Pues lo que hice por mí, amigos, lo haré por ustedes.
Bana soracak olursan, yaptığımız...
En lo que a mí concierne, lo único que hicimos...
Ölürken yaptığım itiraflar.
Mi confesión antes de morir.
Çünkü yaptığımız değişikliklere bakayım dedim ama bulamadım.
- Busco los cambios que discutimos pero no los encuentro.
Sadece neden bu kadar büyük bir düğün yaptığımızı anlamıyorum.
Es que no veo por qué la boda tiene que ser una gran producción.
Bak, bu... yaptığımız şey... bunu artık yapamayız tamam mı?
Mira, esto que hacemos... no podemos seguir haciéndolo, ¿ vale?
Yaptığımı biliyorum... Soğuk Savaş sırasında Varşova'da bir çocuk olarak bulundum.
Yo lo hice así... cuando era un niño en Varsovia durante la Guerra Fría.
Moose ile nehirde ne yaptığımı babama açıklamak zorunda kalmak fena sarsıcıydı.
Era más traumatizante tener que explicarle a mi padre qué estaba haciendo con Moose en el río.
Uzun zamandır yaptığımız en dürüst konuşma bu.
Sabes, esta es la charla más honesta que hemos tenido en un tiempo.
4 Temmuzda saat 6'da orada birlikte ne yaptığımızı nasıl açıklayacaktık?
¿ Cómo explicamos que estuvimos juntos a las seis de la mañana el 4 de julio?
Betty ne yaptığımı düşünüyorsun?
Betty, ¿ qué crees que hice?
Sadece bunu yaptığımızı mı sanıyorlar?
¿ Creen que hacemos solo eso?
Medya camiasındaki dostlarımız onun mecburen yaptığı her tekzibi, her asılsız haber davasını, karalama tazminatlarını hatırlasın.
Que nuestros amigos de los medios recuerden cada corrección que debió hacer, cada demanda por calumnia y cada acuerdo por difamación.
Babanın yatırım yaptığını kimse bilmeyecek.
Nadie sabrá que tu padre invirtió.
Ama yaptığını kaldıramayacağım. Neden bahsediyorsun?
- ¿ De qué hablas?
Kes şunu! Ne yaptığını anlamadığımı mı sanıyorsun?
¿ Crees que no sé de qué se trata?
Tamam mı? İnsan olmayan birinin imkansız bir şey yaptığını gördüm.
Ví a alguien que no era humano haciendo algo imposible.
Lincoln heykelindeki tılsım kırıldığında karşılaştığımız iblis serbest bırakıldı demek oluyor ki birinin planıyla birisi bunu yaptı.
Aventuro que el demonio que encontramos liberado cuando la estatua con el hechizo de Lincoln fue rota, significa que alguien hizo esto con un plan en mente. Alguien que continuará haciendo mal hasta que lo paren,
Yaptığı şeyleri savunmayacağım.
No voy a defender sus actos.
Daha önce de söylediğim üzere, hastalığımla ilgili numara yaptım.
Como ya he dicho, estaba exagerando mi dolencia.
Sonra ben de ona Matty'nin hafta sonları ona Mickey Mouse krepleri yaptığını anlattım.
Y le conté que Matty solía hacerle panqueques de Mickey Mouse los fines de semana. ¿ Saben?
Bunları yaptıktan sonra baktığım gibi aklıma tek bir şey geldi...
Pasa.
Ne yaptığının farkında mısın sen?
¿ Tienes idea de lo que estás haciendo?
Ama benim yaptırdığımı anlayacaktır.
Pero sabrá que la fuente soy yo.
Deli Gömleği'nde de çok gerçekçi kesik kafalar kullanmadığımız kesin ama film çok sağlam iş yaptı.
Es cierto que en Camisa de fuerza no teníamos las cabezas cortadas más realistas del mundo pero la película tuvo un resultado aceptable.
Joan'ın yaptığını nasıl mı buldum?
¿ Que qué opino de lo que hizo Joan?
Ve hikayemiz Blossom ikizlerinin bu yaz ne yaptığıyla başlıyor, sanırım.
Y nuestra historia empieza, supongo, con lo que hicieron los gemelos Blossom este verano.
Annem Riverdale'e taşındığımızı söylediğinde, Bunu bir fırsat olarak kullanıp belki daha iyi bir ben olmak için kendimle bir anlaşma yaptım.
Así que, cuando mi madre dijo que nos mudábamos a Riverdale, hice un pacto conmigo misma para usar esto como una oportunidad para convertirme tal vez, con suerte, en una mejor versión de mi misma.
Cheryl'lerde Veronica ile ne yaptığını sormayacağım.
No voy a preguntarte que hiciste con Veronica en casa de Cheryl.
Sana Cheryl'lerde Veronica ile ne yaptığını sormayacağım.
No voy a preguntarte qué hiciste con Veronica en casa de Cheryl.
Tatlım, sen hayatımda gördüğüm en güzel kızsın ve beni dürüst bir adam yaptığın için teşekkür ederim.
Cariño, eres la chica más hermosa que jamás haya visto y te agradezco por hacerme un hombre honesto.
Arkadaşıma yaptığın teklifin aynısını sana da yapacağım.
Te haré la misma oferta que le hiciste a mi amigo.
yaptığım bu 21
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
yaptım bile 41
yaptığını beğendin mi 27
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptık 46
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
yaptım bile 41
yaptığını beğendin mi 27