Yaşlı translate Spanish
38,136 parallel translation
Ama anlamıyorum. Orta yaşlı bir avukat üç tetikçiyi nasıl haklar?
Pero no lo entiendo. ¿ Cómo un abogado de mediana edad acaba con tres sicarios?
- Yaşlı olabilirim ama kör değilim.
Puedo ser viejo, pero no estoy ciego.
Saf vücutlu, hiç bir kadınla beraber olmamış, orta yaşlı bir adamın sakalından bir tüy.
Un pelo gris de la barba de un hombre de mediana edad que tenga el cuerpo puro, que no haya sido tocado por ninguna mujer.
Hiç bir kadınla beraber olmamış, sakallı, orta yaşlı bir adamı nerede bulabiliriz ki?
¿ Dónde podemos encontrar un hombre barbudo de mediana edad que no haya sido tocado por una mujer?
O zaman daha yaşlı biriyle çıkın.
Salga con alguien mayor, entonces.
Güzel erkekler, çocuklar ve yaşlıların korunması gerek.
Las mujeres hermosas, lo niños y los mayores deben ser protegidos.
Güzel bir kadın ve yaşlı bir adam.
Una mujer hermosa y un hombre mayor.
En azından yaşlı muamelesi yapmayı bırak.
Dije que no soy un ahjussi.
Şu yaşlı adam nerede?
¿ Dónde está ese viejo?
Yaşlı olmak dışında her konuda masumum.
Pero yo soy inocente de todo, excepto ser viejo.
Yaşlı bir kadın, daha evvelden görmemiş.
Es una anciana que nunca antes había visto.
Ev arkadaşı Aimee yaşlı kadının dün gece Summer'ın giydiği kıyafetlerin aynısını giydiğini söylüyor.
Aimee dice que esta anciana tiene puestas las mismas ropas que Summer tenía puestas anoche.
" Hepsi olduğundan daha yaşlı görünüyordu.
Todas ellas totalmente envejecidas.
- Siz yaşlı değilsiniz Lord M.
- Usted no es mayor, lord M.
Büyük Patron, ben yaşlıyım.
Gran jefe, soy vieja.
Bana yaşlı dediğin için!
De acuerdo. Eso es por llamarme vieja.
Zaman ilerledikçe nesiller değişmeli, yaşlılar yerlerini gençlere bırakmalı.
Generación tras generación, los jóvenes reemplazan a los viejos.
Yaşlılar.
Viejos.
diğerleri de var Daha yaşlı olanlar ve daha çok bilenler.
existen otros que tienen más edad y podrían saber más.
Görünüşe göre bu herif çamur kadar yaşlı
Parece que este tipo es superviejo.
İnanması kolay ama yaşlı bir anne olduğunuzda erkek çocuklar konusunda biraz daha temkinli oluyorsunuz.
Es fácil creer, pero cuando eres madre, eres más sospechosa, por los chicos.
Naziler değil, yalnızca yaşlı Adolf.
No los nazis, solo el viejo de Adolf.
Ya çok yaşlıysam?
¿ Y si soy demasiado mayor?
Yaşlı Bay Wemmick'te benzer bir şey gördüm.
He visto lo mismo con el viejo Sr. Wemmick.
Yaşlı Asyalı adam ninen değil mi gerçekten?
¿ El anciano asiático no es tu Meemaw?
İtomori'nin yaşlıları hâlâ eski dili kullanıyor diye biliyorum.
Ha escuchado que en Itomori aún se usan dialectos antiguos. ¿ Quién eres tú?
- Bu yaşlık bir kadınım demek oluyor ve hayatım bitti!
Eso significa que soy vieja. ¡ Y mi vida está acabada!
Ama daha yaşlı gösteriyordu.
Pero, eh, que parecía mayor.
Yaşlı bir kadın kenarında reklam olan bir hizmet kamyonu gördüğünü söylemiş.
Una anciana dijo que vio un camión utilidad blanco con un poco de anuncio en el lateral.
Annen yaşlı.
Tu madre es mayor.
Yaşlı çizimine gelecek hafta geçeceğim.
El dibujo de ancianos es la semana próxima.
Yılladır bu aileye hizmet etmiş bu yaşlı adama güven.
Confía en un viejo que ha servido a esta familia durante años.
Seni uyarıyorum yaşlı adam.
Te lo advierto, anciano.
Ve ben de içine girmek için gizli bir yol biliyorum fakat çok yaşlıyım.
Y conozco el camino secreto para llegar hasta su interior, pero... pero soy demasiado viejo.
Bana "Yaşlı Efendi" de.
Llámame "Viejo Maestro".
Getirsen iyi olur, seni yaşlı hurda!
¡ Más te vale, maldita chatarra vieja!
Adam... Adam partiye dalıp, yaşlıları itmeye mi başladı?
¿ Entonces... él... simplemente salió corriendo de la fiesta, empujando a los viejitos?
Yaşlı bilgi işlemci.
El de Servicio Técnico.
Yaşlı babana biraz benziyorsan...
Y si te pareces en algo a mí...
Tekrar düşündüm de, yaşlı babana benzeme sakın.
Ahora que lo pienso, mejor no te parezcas a mí.
35 yıl önce babam Yaşlı Bill Primm bu eski yeşil at nalının içine dört milyon dolar nakit koydu.
Hace 35 años, mi padre, Big Bill Primm, puso cuatro millones de dólares americanos dentro de esta vieja y gran herradura verde.
# Bizim yaşlı moruk bile jilet gibi #
# Incluso mi viejo tiene buen aspecto #
Git şu yaşlı kadına göz kulak ol.
Ve a vigilar a la vieja.
Robert daha yaşlı görünüyordu. Saçları kır, gözleri kahverengiydi.
Robert parecía mayor, tenía el pelo canoso y ojos marrones.
Eminim kızım senden yaşlıdır.
Estoy seguro de que mi hija es mayor que tú.
Gözü yaşlı bir eş.
Es una viuda de luto.
Hem de hepsi benden yaşlı.
Y son mayores que yo.
Bu absürtlükle onun bize verdiği bilgileri kıyaslıyorsunuz.
Son insignificantes comparados con la información que nos está dando.
"Şimdi erkeklere" göre orta yaşlı beyaz erkekler de mazlum insanlar olabiliyor şuna bi bak kurban tarafından paylaşılmış video bu kendilerine feminist diuenler erkeklerden nefret eden lezbiyenlerden başka bir şey değil cinsellik haklarıyla iligi bu kadar bağırmalarının sebebi asıl ilgilendikleri olan
Bueno, de acuerdo a Ahora los Hombres, los oprimidos incluyen a los hombres blancos de mediana edad. Mira esto. Es un vídeo publicado por la víctima.
Bunu tahttan çekilmesiyle kıyaslıyor olamazsınız.
¿ En serio está comparando esto con una abdicación?
Üniversitenin sicilini ve öğrenci kredi kayıtlarını müdürlüğün veri tabanındakilerle kıyaslıyoruz.
Hemos estado comparando registro y los registros de préstamos estudiantiles contra las bases de datos de su departamento.
yaşlılar 28
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı bir kadın 19
yaşlı cadı 18
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı mı 20
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı bir kadın 19
yaşlı cadı 18
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı mı 20