Yaşlılar translate Spanish
2,166 parallel translation
Gerçek için çok yaşlılar.
Son muy mayores para escuchar la verdad.
Yaşlılar güzellerden önce!
Es la edad antes que la belleza.
Anlıyorum. Yaşlıların bakımı stres verici olabiliyor.
Entiendo que el cuidado de ancianos puede ser estresante.
Ve Jenny, yaşlılara saygılarımızı Sunmamız lazım.
Y Jenny, debemos respetar a nuestros mayores.
Bu kez daha yaşlılar.
Mucho mayores, esta vez.
Ne zaman eski kafalı yaşlılar olduk?
¿ Cuándo fue que nos volvimos unos anticuados?
Modern dünyada kültür savaşları sürerken biz yaşlılar da kendi kültürümüzü aktarmaya çalışıyoruz.
mientras que el mundo moderno nos inculca su cultura de guerras, nosotros los ancianos tratamos de inculcar la nuestra...
Sen masa 4'teki yaşlılar heyetiyle ilgilen.
Puedes tomar la mesa de los viejos.
- Yaşlıların uyku problemi olur.
El tiene algunas dificuldades para dormir.
Yakında en yaşlılar ve en gençler ölmeye başlayacak.
Pronto los más mayores y los más jóvenes comenzarán a morir.
Çok yaşlıları, çocuklu olanları, 25 yaşın altındakileri eleyebiliriz.
Podemos sacar a los ancianos, cualquiera con niños, los de menos de 25.
Çok yaşlılar.
Son viejos.
10 veya 20 yıl sonra, bir odaya girdiğimde beni sadece yaşlılar tanıyordu, kim olduğumu onlar biliyorlardı.
Entraba a algún lugar y sólo lo notaban los viejos. Ellos sabían quién era yo.
18. Doğum günü partisi. 15.00 bu tüm yaşlıların varmasından bir saat sonra demek.
A su celebracion de los 18, 3 PM.
Çünkü yaşlılar kasabaya pek gelemezler.
Viejos que no pueden ir a la ciudad
Bir sürü iftira, bayım, bu hicivci maskaraya göre yaşlıların sakalları kır... Suratları buruşukmuş... Gözlerinden sarı yağlar, çam sakızları akarmış...
De calumnias, señor, El malvado satírico dice aquí que los viejos tienen barba gris... sus caras tienen arrugas... sus ojos destilan ambar y resina de ciruelo... y que tienen una gran carencia de inteligencia... bien... junto con gran debilidad de piernas.
Bu da Soho'dakı yeni Yaşlılar Merkezi.
El nuevo Centro para Adultos en SoHo.
- ve yaşlılar.
- Y los ancianos.
- Yaşlılar evinde mi?
Está en una residencia.
Bir de yaşlıları düşürürseniz yarıştan atılırsınız ve sizi fena döveriz beyler.
y si dejas a tu anciana, estas fuera, y... le pateamos el culo amigos.
Yaşlılar, toplanın.
Ancianos, juntarse.
O kulüp mü? Yaşlıların yemek yediği?
¿ El club de cenas donde come la gente grande?
Aynı zamanda eski sevgilisi olan, randevumuza gelen ve yaşlıların önünde kıskançlık olayı yaratan patronuna aşırı tepki vermiş olabilirim.
He debido sobreactuar con lo de su jefe - que también es su amante - Quien aparecio en nuestra cita y monto una escena de celos en frente de un asilo.
Cidden yaşlılar gurubuna moral konuşması falan yaptığımızı sanmıyorsun, değil mi?
¿ No estarás sugiriendo que le demos ánimo a la Brigada Senil? Es en serio, ¿ no?
Belki de yaşıma uygun davranıp yaşlılar ligine katılmalıyım.
Quizás deba jugar en un equipo sénior, comportarme un poco como un hombre de mi edad.
Bir dakika, şimdi yaşlılar da mı Glee kulübüne katılabiliyor.
Espere, ¿ ahora la gente vieja puede unirse al coro?
Emekli olduğumda kendimi çok kötü hissetmiştim. Yaşlılar arasındaki yerimi buldum.
Al jubilarme, me sentía tonta estando con viejos.
Ereksiyon halindeki orta yaşlıların eziyetinden kurtuluyorum.
No más contoneos para pollas erectas de mediana edad.
Kızları iğfal eden yaşlılar.
¿ Viejos singándose niñitas?
Yaşlılarsa, geçmişten kalan anılarıyla yaşıyor.
Los viejos sólo recuerdan el pasado.
Kocaları da ya çok yaşlılar ya da ereksiyon olmaya vakitleri yok.
Y sus maridos son muy viejos o están muy ocupados para tener erecciones.
Evet, atalarımız, yaşlılar tarafından bize söylenen şey, binlerce yıl önce büyük bir kamptaki bir anlaşmazlık üzerine, buz boyunca yolculuk yapmış, göç etmişiz.
Bueno, lo que nos contaron nuestros ancestros, los ancianos, era que hace miles de años estábamos viajando, migrando por el hielo por un desacuerdo en un campamento enorme.
Yavru köpekler doğar, yaşlıları da öldür.
Los cachorros nacen, los perros viejos mueren.
Bu çoğunlukla zaten ev sahibi olan yaşlı Amerikalılar tarafından konuşulmaya başlandı, evleriyle yeniden borçlanıp, evlerinden çıkartılıyorlar.
Realmente empezó hablándole mayormente a los ancianos a gente que ya tenía casas convenciéndolos de refinanciar para sacarlos de sus casas.
Muhtemelen, bebek evlat edinmek için çok yaşlıydılar yani bebek değildin.
Probablemente, demasiado mayores para el estándar de adopción de un bebé lo que significa que no eras un bebé.
Yaşlı kadınlarla çoraplardan ve eklem ağrılarından konuşmayı seversin.
Te gusta hablar de las mismas cosas que a las viejas...
İnsanlar karılarını terk ediyorlar, kendisinden yaşlı kadınlar için bile.
Sabes, los hombre abandonan a sus esposas incluso por mujeres mayores.
Bırakalım avukatlar ve İskoçyalılar kalabalığı azaltsın ve ardından zayıf, yaşlı ve eziklerden sonra gideriz.
Mira, primero dejamos que los abogados y deportistas ataquen la manada, y entonces... vamos tras de las débiles, viejas y patéticas.
Beden ölçüm ve bilgi düzeyim, beni senden yaşlı kılar.
Mi tamaño y conocimientos en realidad hace que yo sea más grande que tú. Por tu suave palidez y falta de conocer el "cómo se hace".
Diyor ki, önümüzdeki 50 yıl, ikimiz de böyle dar elbiseler giyineceğiz, yüksek topuklularla dolaşacağız ve barlara gideceğiz. Yaşlı yakışıklılar, son emekli maaşlarını bize içki ısmarlamak için harcayacaklar.
Me dice que dentro de 50 años, tú y yo llevaremos vestidos muy ceñidos y andaremos sobre tacones muy altos e iremos a pubs donde conoceremos a vejestorios que nos compraran bebidas con lo que les queda de sus cheques de la pensión.
Lilith'i yakaladılar ve yaşlı vampirlerin... karşısında mahkemeye çıkardılar.
Capturaron a Lilith, y la llevaron a juicio ante la corte de vampiros.
Yaşlılar hayatlarının bu zamanları için çok nostaljik oluyorlar.
La gente adulta se siente curiosamente nostálgica por esta época de sus vidas.
Yaşlılar için bir ilaç reklamı mı bu?
Habrá otras Fiesta del Puerto.
Adamlarımdan biri yaşlı adamdan bir kaç dakika önce başka bir.. .. arabanın daha şatodan ayrılmış göründüğü düşünüyor. Ama bilgisayar çıktılarında görünmüyor.
Uno de mis hombres cree pensar... que otro coche dejó el castillo minutos antes que el anciano, pero la huella dice lo contrario.
Yaşlılar, binin.
Ancianos, montarse.
Yaşlı ayılar bu şekilde avlanmanın neredeyse imkansız olduğunu biliyor.
Lo osos más viejos saben que es casi imposible conseguir comida de esta forma.
Ancak yaşlı ayılar birkaç numara biliyor.
Sin embargo, los osos mayores saben algunos trucos.
Görünüşe göre yaşlı teyzelerden bazılarını bırakmışlar.
Parece que liberaron más señoras.
Bu ikisi yaşlı karılar gibi dedikodu yapardı.
Eran peor que un par de viejas chismosas.
Senden yaşlı mıydılar? Genç miydiler?
¿ Eran mayores que tú, menores?
Bu yaşlı kadının dans ayakkabılarını asmasının zamanı geldi.
Sí, es tiempo de que esta cincuentona cuelgue las zapatillas de baile.
yaşlı 147
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı cadı 18
yaşlı bir kadın 19
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı mı 20
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı cadı 18
yaşlı bir kadın 19
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı mı 20