English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yemın

Yemın translate Spanish

765 parallel translation
Yani beni yem olarak mı kullanacaksınız?
¿ Me van a usar como cebo?
Atların yem torbasını takıp hemen geliyorum. Acelesi yok.
Déme un minuto para sacarle el morral a los caballos.
Ben boğazını kesip köpekbalıklarına yem yapalım derim.
No. Cortémosle su garganta, y alimentemos los tiburones.
Daha yem bile doğrayamıyorsun, gemilerden ne anlarsın?
¿ Qué sabes tú de botes, si ni siquiera sabes trocear cebo?
Etmezseniz sizi Romalıların hıristiyanları... aslanlara yem ettiği gibi köylülere yem edeceğim.
Y si no lo hace, le arrojaré a los aldeanos... como los romanos arrojaban a los cristianos a los leones.
Stephan ve Eric mükemmel yem olduklarını kanıtlıyorlar.
Estefan y Eric han sido un cebo magnífico.
Yüzelli farklı tütün türünün külleri üzerine yazdığınız kitabı büyük bir ilgi ile okuduktan sonra yem olarak kullandığım sigaraya karşı duramayacağınızı biliyordum.
Sabía que no podría resistirse a mi trampa del cigarro... tras haber leído con gran interés su monografíia sobre... las cenizas de 140 variedades de tabaco.
Bunu mu yem yapacaksın?
No habrás puesto eso de cebo, ¿ verdad?
Şu andan itibaren onun sevgisi bir çiftçi karısının horozun üstüne yem savurması gibi olacaktı. - İyi geceler, anne.
A partir de hoy, repartiría su cariño como la mujer de un granjero reparte las migas entre sus gallinas.
Seni bir yem ve burayı da bir tuzak yeri olarak kullanacağını demek istiyor.
Quiere decir que usara este lugar como trampa, y a ti como cebo.
Hele de beş adamın seni yem olarak bırakıp gidebileceklerini hiç düşünmemiştin.
Que 5 hombres no podrán largarse dejándola a Ud como señuelo.
Böyle düşünmeye devam ederseniz hepiniz Godzilla'ya yem olacaksınız!
¡ Si todos siguen pensando así... se convertirán en presa para Godzilla!
Onların hepsi yem balığı.
¿ Dónde están las grandes capturas?
Yem balığı uzmanına bakın siz.
Escucha a los especialistas en cebos hablando a lo grande. - Digamos, tres chicas cada uno.
Sen beni yem gibi öylece ortaya attın!
¿ Por qué te has quedado vigilándome, como si fuera un cebo?
Sonra Griff'in arkasını kollamak için bir yerlerde kendisini yem yapacak.
Luego se pondrá en algún sitio para proteger a Griff.
Burada öylece oturup adanın köpeklere yem olacağını söyleyip de bunun için hiçbir şey yapmamak hiç de iyi değil, değil mi anne?
No tiene caso que digamos que la isla se viene abajo... y no hagamos nada al respecto, ¿ verdad, madre?
Ben adanın köpeklere yem olacağının bile farkında değildim.
No sabía ni siquiera que la isla se venía abajo.
Yem olarak ne kullandığını biliyorum.
Sé que las utilizas como cebo.
- Yarın, yem için kenevir kavur.
- Mañana no voy a dejar ni uno.
Her bir yem baş aşağı ve sıkıca dolanarak kancaya geçirilmişti. Kancaya ait her bir çıkıntılı kısım ayrıca kancanın ucu ve gövdesi sardalye ile örtülmüştü.
Cada cebo pendía cabeza abajo,... con el asta del anzuelo dentro del pescado sólidamente cosido y amarrado,... y toda la parte saliente del anzuelo, la curva y el garfio,... estaba recubierta de sardinas frescas.
Onu b.k havuzuna boğulup, yengeçlere yem olsun diye mi atacaksın?
¿ Lo echas a la poza para que se ahogue y lo devoren los cangrejos?
Yem kullanma hikayesini bensiz başlatmışsınız, bensiz bitirin!
¡ Empezaron la historia del señuelo sin contar conmigo, terminen sin mí!
Kuşu yakalamak için, önce tuzağa yem koymalısın.
Para atrapar un ave, primero hay que poner un cebo.
Elbette, yem iyi değilse kaldırıp atarsın.
Claro que si el cebo no vale, se tira.
Avukatın görevi müşterisini mahkemeye yem olmaktan korumaktır.
A menudo una pierna de abogado cuelga por encima de la cabeza de los clientes.
O adamların her birini şehir surlarından aşağı asıp kurtlara, çakallara yem yapacağım!
¡ Les ahorcaré a todos desde las murallas de la ciudad y les abandonaré a los milanos y chacales!
Hızlarının düşüklüğü, savunmamızın onları... yem olarak görmesine neden oluyor... bu yüzden de arkamıza geçebiliyorlar.
La poca velocidad hizo que nuestro misil calculara... que eran aviones sin piloto o señuelos... así que los ignoró y fue tras los aviones de caza.
Kaç tane yem bıraktın?
¿ Cuántos señuelos te quedan?
Masum bir çocuğu yem olarak kullanıp..... müşterilerin bütün parasını alıyorsunuz.
Usáis a un chico inocente como cebo para estafar a los clientes todo su dinero.
Beni yem olarak kullandın.
Me ha utilizado de cebo.
Yem attım, o da yedi. Şimdi oltanın ucunda.
Puse el anzuelo, él lo mordió y ahora lo tengo.
- Seni kurtlara yem mi yaparım sandın?
- ¿ Temías que te arrojase a los coyotes?
Kışın hayvanlar yolculuk yaptığı için biraz daha iyi yem arıyor... ve yazın arada bir, kuraklık olur.
En invierno el ganado tiene que viajar mucho buscando pastos... y en verano a veces hay sequía.
Şu Galya'lıyı yakalayın, yoksa hepinizi aslanlara yem yaparım.
¡ Cogedle, gallinas! ¡ U os hago devorar por los leones del circo!
- İspanyol sınırından Fransa'ya geçerken ateş eden bir takım askerin önünde,... onu yem olarak kullanmak acı verici bir görevdi.
- Tuvo la dolorosa tarea de atraerla hasta la frontera española y hacerla cruzar a Francia, donde la hicimos fusilar.
Sanırım 300'ünü de Oberst gibilere yem olsun diye cüzdanda bıraktın.
¡ El día que lo mataron, Colbert cobró un cheque de $ 900... de los cuales faltaron $ 600 y $ 300 los dejaste en la billetera... como carnada para algún pobre muchacho como Harvey Oberst!
- Siz yem olmayacaksınız.
- No permitiré que sea el cebo.
Elden ele gezmeme razısın demek. Ben senin için ne ifade ediyorum, kolay bir yem mi?
- No me gusta que me pases de mano en mano ¿ Qué soy un juguete?
Sonra sen ve onlar akbabalara yem olacaksınız.
Y tu y tu gente se quedaran para los buitres.
Hadi, ilkin şu yem çuvallarını indirin.
Sacad primero esos sacos de pienso.
Vallaha donarsın, kurtlara yem olursun sonra.
¡ Te congelarás y serás pasto de los lobos!
Güneyde yem olarak iyi iş yaptınız.
Tendiste un excelente señuelo a los nazis.
Üstünde sadece bir çuval gerçek altın, yem olarak.
Un miserable saco de verdadero oro arriba.
- Kendisinin yem olarak kullanıldığını biliyor mu?
- ¿ Sabe que está puesto de carnada?
Değişik yer bulun. Veya değişik yem kullanın.
Busque otro lugar o use otra carnada.
Hey, kartala yem olan kurbağanın hikayesini bilir misiniz?
¿ Conocen el cuento del águila que se comió a la rana?
Siz akbabalara yem diye kalacaksınız.
Dejaremos que te coman los buitres.
Bu bir yem, kalan son düşmanın Kitahama Okono'yu çekmek için.
Es el cebo para atraer a la asesina que falta : Kitahama Okono.
Yem olacaksın biliyorsun değil mi?
- Serás el cebo.
4 bin dolarlık altın için babamı kasaba meydanında doğrar cesedini akbabalara yem ederim.
Por 4000 en oro rajaría a mi viejo en la plaza de la ciudad... y dejaría que se lo comiesen los buitres.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]