Yeri translate Spanish
27,935 parallel translation
Eski, ürkütücü bir yeri var...
Se queda en un antro viejo y...
Avukatlarımla konuşup belirlediğim fiyat bence muhteşem bir yeri olan bu şato için adil olacaktır.
Hablé con mis abogados y pensé en una cantidad que considero que es un precio justo por este castillo magníficamente situado.
O yeri biliyorum. Kardeşimle oraya giderdik.
Mi hermano y yo solíamos ir allí.
Yaşadığım yeri nereden biliyorsun?
¿ Cómo sabes dónde vivo?
Ama dünya değişiyor ve Floransa ait olduğu yeri eline geçirmeli.
El orbe está cambiando y Florencia debe prosperar.
Keşke... Büyüdüğüm yeri sana gösterebilsem.
Desearía... poder mostrarte dónde crecí.
Neredeyse diğer her yeri ele geçirdiler.
Se apoderaron de casi todos los demás lugares.
Hayır. Bu yeri bulabilmek için her şeyi yaptık.
Nos ha costado mucho esfuerzo encontrar y organizar este lugar.
Burası bazılarına göre bir ibadet yeri.
Para algunos, un lugar de culto.
Olay yeri inceleme.
Son investigadores forenses.
Pazar yeri dizininde şifreli bir kullanıcı veritabanı var.
Hay datos encriptados en la base de datos de usuarios en el directorio del mercado.
"Midland Şehri isimsiz pazar yeri"
MERCADO ANÓNIMO MIDLAND CITY : DROGAS, ROPA, LIBROS, ARTÍCULOS...
İçtiği yeri görmek için geldin.
¿ Viniste a ver el lugar donde se emborrachaba?
- Onu götürdükleri yeri bile bilmiyorsun.
Ni siquiera sabe a dónde se la llevaron.
Tüm o güce rağmen, hala herşeyin başladığı yeri düşünmekten vazgeçemiyor.
Tanto poder y no puede dejar de pensar en dónde pasó.
Ayrıca o kadını öldürdükten sonra cesedi gömdüğün yeri de değiştirmem gerekecek.
Y también tengo que mover ese cadáver de dónde sea que lo tengas enterrado... ya sabes, después de que la mataras.
Sonia'nın babasının yarım düzine iş yeri var.
El papá de Sonia tiene muchos negocios.
Eski bir Con Ed depolama yeri.
Son bodegas de Con Ed. Perfecto para guardar monedas.
Bunun yeri mi şimdi?
Es este el momento para esto?
Spar'ın, Dauphine'de bir yeri var. Kızı orada olabilir.
Spar tiene un lugar en Dauphine, su hija podría estar allí.
Burası da Randy'i arkama aldığım park yeri.
Y ahí está ese aparcamiento donde Randy me hizo irme.
Ama oğlan senin sorumluluğunda, yaralanır, bir yeri kesilir saçının kılına zarar gelirse, benden o kadar da çok hoşlanmayacaksın.
Sin embargo, es su responsabilidad, por lo que si se lastima, cortar, tanto como un pelo fuera de lugar, no me va a gustar mucho.
Happy, eğer bir küvetten su taşıyorsa ve küvetin yeri delik geçme ihtimali varsa ilk önce ne yaparsın?
Feliz, si el agua de una bañera rebosante, y la bañera se puede bloquear a través del suelo, Ahora, ¿ qué hacer primero?
Ekibin başı olan Dunst'ın çalışma yeri San Francisco.
agente de plomo por allá, Dunst. Está basada en San Francisco.
Burası aynı zamanda Howell'ın da iş yeri, bu yüzden arama hakkımız var.
Esto también pasa a ser el lugar de la obra de Howell,
Hayır hanımefendi, teknoloji uzmanı olarak şirketteki her PC'ye ve odaya ulaşımı mümkün olduğundan, her yeri arayacağız.
- No, señora. Como especialista en TI, que tiene acceso a todas las cubículo y la oficina en las instalaciones, por lo que vamos a buscar donde nos gusta. Disculpe.
- Yeri biliyorum.
Conozco el lugar.
Polisler gelsin, Grady ve adamlarını yakalasın ve hepsi biz daha biyo silahın olabileceği yeri öğrenemeden seslerini kessinler mi?
Por lo que los policías pueden entrar, para detener a Grady y sus hombres, y todos ellos callarse antes de que sepamos donde el bio arma puede ser? Mal plan.
Belli ki birileri bu yeri tasarlamak için çok uğraşmış.
Es evidente que alguien se tomó mucho trabajo diseñando este lugar.
Olay yeri incelemeyi buraya çağıracağım.
Voy a CSU aquí.
Olay yeri inceleme işyerindeki halıda 45 numara ayak izi bulmuşlar.
CSU encontró una huella de zapato de tamaño 11 en la alfombra de la oficina.
Patrick'in ya da annesinin yeri belli mi?
¿ Alguna idea del paradero de Patrick o de su madre?
Bluefin'in sahil ile yaptığı son konuşmanın yeri.
Es la última comunicación del Bluefin con la costa, sí.
Dean geri döndüğünde bu yeri senin bağırsaklarınla dekore ettiğimi görecek. Sana doğruyu söyleyeceğim Sam.
Y cuando Dean esté de vuelta... y se encuentre esto decorado con tus tripas, le diré la verdad, Sam.
Sam'in Nalbur Yeri'nden geldim.
Vengo de la ferretería de Sam.
Tatile gideceğimiz yeri belirlerken de aynı şeyi yapardı.
Se utiliza para hacer la misma cosa para recoger nuestros lugares de vacaciones.
Arkadaşım eskiden yaşadığı yeri arıyor.
Mi amigo aquí está buscando el lugar en el que vivía.
Eskiden yaşadığı yeri bulursam... -... bazı şeyler geri gelir diye düşündüm.
Pensé que si hallábamos el lugar donde vivía, algo podría volver.
- Burası bir iş yeri.
- ¡ Tú no lo estás manejando!
Hukukta hiçbir yeri yok.
No está basado en la ley.
Bu yeri aldıklarından beridir, birkaç yıldır.
Desde que compraron la granja, hace un par de años.
Rus polisi olay yeri yakınında bir şüpheli görmüş, ama adam kalabalık bir tren istasyonunda onları atlatmış.
La policía rusa al parecer, vio a un sospechoso cerca de la escena del crimen, pero evitó su captura en una estación de tren llena de gente.
- Olay yeri burası.
Vengan por aquí.
Tatlı Barınız için mükemmel yeri bulduğumu düşünüyorum.
Así que creo que he encontrado el espacio perfecto para su barra de postres.
Asan Körfezi'ndeki Pyeongtaek Tatil Yeri kalkınma projesi ülkenin en geniş tatil mekanı olacak. Bugün öğlen 2 sularında polisle protestocular arasında büyük arbede yaşandı.
En el Santuario de Aves Bahía Asan, donde Construcciones Extremos Oriente... está tratando de construir un enorme complejo turístico... hubo un importante derramamiento de sangre hoy a las 2 p.m... entre la policía y una ONG medioambiental.
yeri bulamadaık eğer emil şimdi erkekleri dağıtacaksa paul waltersla arasında bir şeyler olucaktı bu cinsiyetçi bir varsayım katil karısı karen olabilir bu iltifat demek sanırım kadınlar caddede kedi gibi yüyürken pohpohlanmı gibi hissetmeli öyle olduğunu biliyorum bu sizin de son zamanlarda başına gelen bir şey mi, Dr. Fuentes?
Pero todavía no hemos identificado el objeto que lo golpeó o el lugar donde murió. Si Emil realmente estaba rompiendo sus lazos con Ahora los Hombres, supongo que tiene algo que ver con Paul Walters. Bueno, esa es una suposición sexista.
yol kenarındaki çöpleri alırken yuhalanacağını hayal ediyorum bu çok anlamsız toplum hizmetinin yaygın disiplin cezası olduğunu sanırdım bu değil kurbanın fraktal kemiğinde tuhaf bir yanık var beden araba yanıgının içindeydi yanıkla kaplanmamış santim yeri yok fakat bunlar ölüm sonrası oluşmuş nekrotize olmuş kemik yandığında
Solo me puedo imaginar los piropos que va a obtener cuando esté recogiendo la basura de la carretera. Eso... no tiene ningún sentido. Creía que el servicio comunitario era una acción disciplinaria común.
Ölüm yeri burası değil.
¿ Ve esas marcas? Aquí no es donde la mataron.
Peki Canavarın Vittoria'yı alıkoyduğu yeri biliyor musun bilmiyor musun?
¿ Saben dónde La Bestia tiene a Victoria o no?
Teyze'nin Yeri'ne hoş geldiniz.
Bienvenidos.
- Yeri ve zamanı mesaj atarım.
Te mandaré un mensaje con la hora y el lugar.
yerine 100
yerim 21
yerinde 27
yerine koy 21
yerine otur 41
yerinde kal 43
yerine geç 53
yerinde olsam 100
yerini biliyor musun 24
yerinde olsaydım 43
yerim 21
yerinde 27
yerine koy 21
yerine otur 41
yerinde kal 43
yerine geç 53
yerinde olsam 100
yerini biliyor musun 24
yerinde olsaydım 43