Yeterince iyi translate Spanish
2,831 parallel translation
Yeterince iyi.
- Lo suficiente.
O seni yeterince iyi tanıyordu.
La conocía muy bien.
Ama yeterince iyi olmadığını sanmana neden olacak bir şey yaptıysam, çok özür dilerim.
Pero si hice algo que te hizo sentir que no eras lo suficientemente bueno, lo siento tanto.
Gerçekten yeterince iyi insanlar, ama yaptıkları tehlikeli.
Fueron muy amables. Pero hacer eso es peligroso.
- Bu yeterince iyi değil.
Esto no es lo suficientemente bueno.
Senin o sıska, bakir götün için yeterince iyi değil miyim?
¿ No soy lo bastante buena para tu flacucho culo virgen?
Yoksa ben, senin için yeterince iyi değil miyim?
¿ No soy, no soy lo suficientemente buena para ti, hmm?
Teoriyi kanıtlayamayız. Yeterince iyi görünmüyor.
No podemos probarlo, pero hay algo sospechoso en esto.
Baban için yeterince iyi olmadı, değil mi?
No eras lo suficientemente bueno para tu papá ¿ no?
Ödülü Arthur'un alması gerek. Ama maalesef, yeterince iyi değildi.
Es Arthur quien debería reclamar el premio.
Yeterince iyi değil Bayan Buck.
No es lo suficientemente bueno, Srta. Buck.
Hayır, bu yeterli değil, yeterince iyi değil.
No, no es lo suficientemente buena, no es buena.
Yeterince iyi değil.
No es lo suficientemente buena.
Yeterince iyi olmadığını söylüyorsun.
¿ Es que no eres suficientemente bueno?
Bana hep yeterince iyi olmadığımı söylediniz ve haklıydınız.
Todas las veces que me dijiste que no era bueno, tenías razón.
Senin için yeterince iyi olmadığımı itiraf et.
¿ Por qué no admites que no era bueno para ti?
Sen kendin için yeterince iyi değildin.
Nunca fuiste bueno para ti.
Molly'yi bulacağım ve ona yeterince iyi olduğumu göstereceğim.
Iré a buscar a Molly y le demostraré que soy bueno.
- İyi, yeterince iyi değildir dostum.
Estuvo bien. Bien no es suficiente, hermano.
Bana yeterince iyi davranıyor eve getirdiğim maaşı ve arkadaşlarımı göz önüne alırsak.
Ella es demasiado buena onda, considerando el dinero que llevo a casa y mis amigos.
- Yeterince iyi.
- Está bien.
Pekala, manken, sana göre de yeterince iyi, değil mi?
Bueno, supermodelo, ¿ él tampoco es suficientemente bueno para ti?
Hayır, beklentileri karşılayamamak asla yeterince iyi olamayacağını düşünmek nasıl biliyorum.
No, sé lo que es no estar a la altura, sentir que nada de lo que hagas será suficiente.
- Yeterince iyi değil miyiz?
- ¿ No tenemos suficiente?
Bu yüzden asla senin için yeterince iyi olamadım.
- Que nunca fui lo suficientemente bueno para ti.
- Artık senin için yeterince iyi değil miyiz?
¿ Qué, no nos es suficiente para usted más?
Yeterince iyi bir yumurta değilimdir de alemin en süper çorabıyımdır.
Podría no ser un buen huevo, pero podría ser el mejor calcetín del mundo.
Korkarım, yeterince iyi anlamadınız.
Me temo no entiende muy bien.
Yoksa yeterince iyi değil mi? Sana püsküllü Brian mı lazım yoksa?
¿ Y QUÉ TAL SI PASEAS PLATÓNICAMENTE CON EDDIE ESTA NOCHE?
Yeterince iyi değilsin Beckett.
No eres tan bueno, Beckett.
Yeterince iyi değil.
No es suficiente.
Yeterince iyi, Bay Tolson.
Me parece justo, señor Tolson.
Yeterince iyi.
Me parece justo.
Bu senin için yeterince iyi olmadığım anlamına mı geliyor?
¿ Significa esto que yo no soy lo suficientemente bueno para ti?
Öldürmek için yeterince iyi gözükmüyor.
Porque no parece una buena razón para matar.
Yeterince iyi değilmişsin demek ki.
Aquí "intentar" no es suficiente, Ronal.
Bu yeterince iyi değildi.
Eso no me sirve.
- Çünkü... Ne fikir bulursak bulalım, yeterince iyi olmayacak zaten. Senin fikrine uyacağız.
Porque sé que lo que se me ocurra no será lo suficientemente bueno, y optaremos por tu idea.
Formayı taşımak için yeterince iyi değilsin!
No eres lo suficientemente bueno para vestir una camiseta!
Yeterince iyi değilim.
Yo no soy lo bastante bueno.
Ve yeterince iyi değilse. Yani...
Y si no es lo suficientemente bueno. así...
Ama yeterince iyi değil.
Pero no lo bastante.
İyi de neden o? Sanki adada yeterince zengin yokmuş gibi!
Como si no hubiera personas ricas en la isla.
Tamam, sineklerden daha iyi sıçrıyor, ama havada kalma süresi yeterince yakın.
Vale, no vuela sino que salta, pero pasa tanto tiempo en el aire que se parece.
Oldukça yakışıklı ve eğitimli. İyi bir iş adamı. Ama yeterince erkeksi değil.
Es bastante guapo y educado es bueno para los negocios pero no parece muy masculino.
Yeterince yapıyorlar. Ve kendi kendime "Ölmesi çok daha iyi" diyorum.
Lo hacen lo suficiente... y yo pienso que estaría mejor muerta.
İyi düşündün, Piglet. Ama bunun yeterince uzun olduğunu düşünüyor olamazsın.
Bien pensado, Piglet, pero eso no es suficientemente largo.
sizinle avlanmak için hiçbir zaman yeterince iyi değildik, değil mi?
- Solo retrocede.
sadece geri git bırak bunları gemimizin pisliğini temizlemek için bile yeterince iyi değilsiniz
- Tú nunca fuiste ni lo suficientemente bueno para limpiar mi culo.
Bu sana, yeterince iyi bir kayıt gibi geldi mi, Büyük Şef?
¿ Sientes que es así, gran jefe?
Kötü adam kovalamakla başım yeterince dertte bir de iyi adamları kovalamama gerek yok.
No necesito - que perseguir a los buenos también.
yeterince iyi değil 40
iyi akşamlar 4224
iyi aksamlar 25
iyiyim 3981
iyi bayramlar 19
iyi şanslar 1942
iyi sanslar 16
iyi geceler canım 50
iyi günler dilerim 40
iyi geceler sevgilim 30
iyi akşamlar 4224
iyi aksamlar 25
iyiyim 3981
iyi bayramlar 19
iyi şanslar 1942
iyi sanslar 16
iyi geceler canım 50
iyi günler dilerim 40
iyi geceler sevgilim 30
iyi eğlenceler 520
iyi günler 2648
iyi geceler tatlım 84
iyi uykular 287
iyi geceler 8675
iyi değilim 99
iyi seyirler 39
iyimisin 185
iyi misin 6507
iyi günler hanımefendi 25
iyi günler 2648
iyi geceler tatlım 84
iyi uykular 287
iyi geceler 8675
iyi değilim 99
iyi seyirler 39
iyimisin 185
iyi misin 6507
iyi günler hanımefendi 25