Yok efendim translate Spanish
2,778 parallel translation
Maalesef yok efendim.
Lo siento, señor. Nada.
Hayır, hiçbir şey yok efendim. Bütün izler eski.
No hay nada, señor, la pista se ha enfriado.
Ama benimle bir ilgisi yok efendim.
Pero no tiene nada que ver conmigo, señor.
Problem yok efendim.
No hay problema, señor.
- Yok efendim.
- No, señor.
Bunda hiçbir sorun yok efendim.
No hay nada malo con usted, señor.
Bir sebebi de yok efendim. Dürüst olmak gerekirse Feng Choy, Cooper kadar yapılı bir polisle baş edemeyecek kadar yaşlı.
Y no tenemos motivo, señor, y para ser honestos, Feng Choy es un poco viejo para atacar a un alguacil en su mejor forma, del tamaño de Cooper.
Hiç iz yok efendim.
Señor, no hay ni rastro de...
Hiç fikrim yok efendim.
¡ Oh, señor, no tengo ni idea! Ninguna en absoluto.
Burtland Lightman adına kayıtlı bagaj yok mu? Listede yok efendim.
¿ No encontraste equipaje bajo el nombre de Burtrand Lightman?
Adı listede yok efendim.
Su nombre no aparece en el manifiesto, señor.
- Hiçbir fikrim yok efendim.
- Pete, ¿ qué hacen tus hijos ahora?
Hayır. İhtiyacım yok efendim.
No, no hace falta, señor.
- Yeterli delil yok efendim. Jüri ikisini de suçlu bulmaz. Çok tatlı yaşlı bir çiftler.
- No tenemos suficientes pruebas, y ningún jurado condenaría a una pareja de dulce ancianos como esos.
Üzgünüm efendim, ama şirketin herhangi bir departmanında Siddharth Singh adında bir çalışan yok.
Lo siento, señor, pero hay aquí cualquier persona con el nombre de Siddharth Singh De trabajo en algunos departamento de esta empresa.
Henüz yok. 24 saatlik bir süreye ihtiyacımız var efendim.
No todavía. Necesitamos otras 24 horas, Su Señoría.
Sonuç itibariyle efendim, sendikada ve dışında herhangi bir politik geçmişi yok.
No tiene antecedentes políticos ni dentro ni fuera del sindicato.
Buna gerek yok, efendim.
No es necesario, señor.
Efendim, benim hiç bir torpilim yok... ve film endüstrisi benim ailem.
Señor, no tengo influencias y mi familia no está en la industria cinematográfica.
Kesinlikle hiçbir fikrim yok, Efendim.
- No tengo ni la más mínima idea, señor.
Çıt yok, efendim, birkaç çatırdama haricinde.
Todo tranquilo, señor, además de unos pocos chirridos.
Ama destek yok, efendim.
Pero no tenemos refuerzos otra vez, señor.
Efendim, efendim burada hiç kimse yok.
Señor, no hay nadie aquí, señor.
Henüz pişmanlıktan başka bir şansım yok çünkü size borcumu ödeyemedim, efendim.
Hasta ahora no he tenido opción solo lamento... no haber podido compensarlo, maestro.
Efendim, gidiyorum, ama dediklerimi dikkate alın bu hikayeyi yayınlayacak başka bir kanal yok.
Señor, estoy fuera, pero oiga lo que digo, ningún otro canal hará esta historia.
Bunlardan başka, kalan program yok, efendim.
Aparte de esos, no quedan otros programas, señor.
- Hayır efendim, henüz yok.
- No, señor, nada todavía.
- Aktivite yok efendim.
Ninguna actividad, señor.
Bu bir dijital kayıt cihazı, efendim ama içi temiz. İçinde bir şey yok.
Es una grabadora digital, señor, pero no hay nada en ella.
Efendim, yapabileceğim bir şey yok.
Señor, no hay nada más que yo pueda hacer.
Efendim 24 saat oldu hala ondan da garsondan da haber yok.
Señor, han pasado veinticuatro horas y aún no hay señal de él o de la mesera.
Buna bir cevabım yok, efendim.
No puedo responder a eso, señor.
- Efendim? - Yok bir şey.
- Nada.
Müzede bir durum varmış. Efendim, ilk olarak şunu açıklığa kavuşturalım ki benim kız arkadaşım yok.
si, salio por una llamada, algo del museo.
Efendim, malları yok ederlerse elimizde dava falan kalmaz.
Señor, si se deshacen de la droga no tendremos caso.
- Hayır, efendim, sorun yok.
- No, señor, ningún problema.
- Endiselenecek bir sey yok. - Hedef yerini aldi efendim.
Blanco en posición, señor.
Efendim? Önünüze falan geçtiğim yok.
No me puse al frente.
- Hayır efendim, yok.
- No, señor, no la tenemos. - Gracias.
Efendim, sizin yaptığınız birşey yok.
Señor, usted no hizo esto.
- Ama efendim...! Zaman yok, Dünyaya geri dönmelisin hemen!
No hay tiempo, debe dar vuelta y regresar.
Telefonunuz, efendim. Kırmızısı yok muydu?
Aquí está el teléfono, señor. ¿ No lo tenían en rojo?
Hayır efendim, yok.
No, señor,
Efendim, yapabileceğiniz hiçbir şey yok.
Señor, no hay nada que pueda hacer.
Önlüğün bile yok. Efendim, sabit durursanız sizi güzelce muayene edebilirim.
Señor, necesito que se tranquilice para hacerle un buen reconocimiento.
- Hayır efendim, artık yok.
No, señor, ya no.
Evet, efendim. Hiç bir patlayıcı izi yok.
Sí, señales de explosivos.
Yok, efendim.
No, no señor.
Üzgünüm efendim, yaşadığına dair bir kanıtımız yok.
Lo siento, señora. no lo visualizamos.
- Efendim benim kimseyle bir bağlantım yok, ben birşey yapmadım.
- Señor, no tenemos vínculos con nadie. - Yo no lo golpeé, señor.
Hayır efendim, polisle bir sorunum yok.
No, señor, no hay un caso policial.