Yüzbaşı harris translate Spanish
61 parallel translation
• Ah - • Yüzbaşı Harris.
¿ Capitán Harris?
Çünkü Yüzbaşı Harris'le gidiyorum
Me voy con el capitán Harris.
Ben Yüzbaşı Harris ile gidiyorum.
Voy a acompañar al capitán Harris.
Mm sen aptalın tekisin bence kimbilir, belkide Yüzbaşı Harris ingilizce - öğretir bana, gerçek İngilizceyi öğretir...
Debe de estar usted chiflado, amigo. En fin, tal vez el capitán Harris me enseñe a hablar...
3 dakika sonra saat 12 : 00 olacak. Yüzbaşı harris'e sinyal göndermeyecek misin?
¿ No va a hacer las señales para el capitán Harris?
Bu arada Yüzbaşı harris'e, sinyal için yakıt harcamamalıyız
Si no gastamos mucho combustible en Harris,...
Yüzbaşı Harris'le konuştunuz mu? Yüzbaşı Harris'le ne konuşmalıydım?
Bueno, ¿ qué tendría que haberle dicho al capitán Harris?
Yüzbaşı Harris, Polis Komiseri Hurst burada.
Capitán Harris, el comisario Hurst está aquí.
- Bir sorununuz mu var Yüzbaşı Harris?
- ¿ Tiene algún problema, capitán Harris?
Yüzbaşı Harris için doğum günü hediyesi alıyordum.
He venido a comprar un regalo al capitán Harris.
Yüzbaşı Harris bu olanları öğrenecek!
¡ El capitán Harris se enterará de esto!
Birim'den Yüzbaşı Harris'e. Onları bir sokakta kıstırdık.
Unidad 6 al capitán Harris, los tenemos al final del callejón.
- Yüzbaşı Harris!
- ¡ Capitán Harris!
Yüzbaşı Harris.
Capitán Harris.
Yüzbaşı Harris'in karakolunda bu iş böyle yapılır.
Así se hace en la comisaría del capitán Harris.
Biliyor musunuz, Yüzbaşı Harris böyle kaytarmanızdan hiç hoşlanmayacak.
Ya saben que al capitán Harris no le va a gustar esta holgazanería.
- Vay, Yüzbaşı Harris.
- Bueno, capitán Harris.
- Yüzbaşı Harris nasıl?
- ¿ Qué tal el capitán Harris?
Yüzbaşı Harris. Afedersiniz.
Capitán Harris, disculpe.
Ben Yüzbaşı Harris!
¡ Soy el capitán Harris!
Teğmen Proctor. Yüzbaşı Harris Miami " de yapılacak... Ulusal Emniyet Amirleri Toplantısına katılacak.
El capitán Harris va a atender una convención en Miami Beach y necesita dos boletos de primera clase en su mejor vuelo.
Yüzbaşı Harris hariç herkesi karşıladık.
Ya saludamos a todos menos al capitán Harris.
- Yüzbaşı Harris, sizi orada görmedim.
- Capitán Harris, no lo vi.
Ayrıca polislerden biri fedakarca hayatını tehlikeye atarak... Yüzbaşı Harris'i mutlak ölümden kurtardı.
Además, un oficial arriesgó la vida abnegadamente para salvar al capitán Harris de una muerte segura.
Yüzbaşı Harris.
El capitán Harris.
Yüzbaşı Harris!
¡ Capitán Harris!
Yüzbaşı Harris'in söylemek istediği ekibinin her türlü yardıma şükran duyduğu.
Creo que el Capitán Harris trata de decir que su departamento agradecerá... -... toda la ayuda que le den.
Ama Yüzbaşı Harris'in ekibinde köstebek bulunması ihtimali yüzünden vali ekibi mıntıka dışından seçti.
Pero, dada la posibilidad de indiscreciones en su departamento el gobernador escogió un equipo de afuera.
Yüzbaşı Harris, Müdür Hurst Komutan Lassard'ı tanıdığınızdan eminim.
Capitán Harris, Jefe Hurst estoy seguro de que conocen al Comandante Lassard.
Yüzbaşı Harris?
¿ Capitán Harris?
- Teşekkürler Yüzbaşı Harris.
- Gracias, Capitán Harris.
Bir şey hatırlarsan hemen Yüzbaşı Harris'i ara.
Si recuerda cualquier otra cosa, llame al Capitán Harris.
- Ne var Yüzbaşı Harris?
- ¿ Sí, Capitán Harris?
Yüzbaşı Harris, yardımınız gerekince, emin olun ki, isteyeceğim.
Cuando quiera su ayuda, Capitán, tenga por seguro que se la pediré.
Union Towers binasındaki gizli göreve Yüzbaşı Harris ve Teğmen Proctor çıkacak.
Haremos que el Capitán Harris y el Teniente Proctor lleven a cabo la misión secreta en las Torres Unión.
Yüzbaşı Harris, katkılarınız için Teşekkürler.
Gracias por su contribución, Capitán Harris.
Yüzbaşı Harris, oturun lütfen.
Capitán, si quiere tomar asiento.
Yüzbaşı Harris, vali hemen sizinle görüşmek istiyor.
Capitán Harris, el alcalde lo quiere ver lo antes posible.
Yüzbaşı Harris, duymak istediğim bu değil.
Eso no es lo que quiero oír, Capitán Harris.
Bu sabah, kimliği belirsiz bir ihbar üzerine Yüzbaşı Harris ve ben odalardan birini aradık.
Esta mañana, después de una llamada anónima el Capitán Harris y yo personalmente revisamos una oficina.
Yüzbaşı Harris'i tanıyıp tanımadığımı sordular. Yüzbaşı Harris mi?
Preguntaron si conocía al capitán Harris.
Yüzbaşı Harris'in en son düğünde gördüm.
La última vez que vi al capitán Harris fue en la boda.
Eğer Yüzbaşı Harris düğündeyse bu fotoğraflarda olabilir.
Si el capitán Harris fue a la boda, saldrá en alguna de estas fotos.
Dinleme uzmanımız Yüzbaşı Harris de bize katılacak.
El Capitán Harris, nuestro experto en vigilancia, nos acompanará.
Yüzbaşı Harris, 515.
Capitán Harris 515.
Yüzbaşı Harris, siz göstersenize.
Capitán, quizá Ud. debería demostrar.
Yüzbaşı Harris'le tanışmanı istiyorum.
- Le presento al Capitán Harris.
C Bölüğü Öğrenci Yüzbaşısı Robert Harry liderliğinde.
El capitán Robert Harris lidera la compañía C.
Yüzbaşı Thaddeus Harris, İI Emniyet Müdürlüğündenim.
Capitán Thaddeus Harris, Policía Metropolitana.
Yüzbaşı Harris'e göre...
- Según un tal capitán Harris...
Ben Yüzbaşı Thaddeus Harris. Bu vakada kullanmak için Amerikan dinleme cihazları getirdim.
Yo soy el Capitán Harris y en esta maleta tengo el equipo de vigilancia norteamericano más moderno.
harris 200
harrison 78
yüzbaşı 1847
yüzbaşım 246
yüzbaşı worf 61
yüzbaşı yar 53
yüzbaşı carter 62
yüzbaşı john 17
yüzbaşı la forge 23
yüzbaşı blackadder 19
harrison 78
yüzbaşı 1847
yüzbaşım 246
yüzbaşı worf 61
yüzbaşı yar 53
yüzbaşı carter 62
yüzbaşı john 17
yüzbaşı la forge 23
yüzbaşı blackadder 19