Çagır translate Spanish
22,506 parallel translation
- Prova için terziyi çağırın!
- Llama al sastre para la vestimenta!
İmparatoriçe seni huzuruna çağırıyor.
La Emperatriz solicita tú presencia.
Annen seni çağırıyor.
Tu madre quiere que vuelvas a casa.
Onun yerine tekrar çağırıldı.
En vez de eso, se volvió a alistar.
Bana Clark'ı çağır. Devon aradı mı?
Y llama a Clark. ¿ Llamó Devon?
Clark'ı çağır.
Busca a Clark.
Beni çağırıyorlar mı?
¿ Quieren que suba?
Onu düğüne çağır.
Así que invítala a la boda.
Evet, lütfen içeri çağır.
No deja de sorprenderme. ¡ Ah, sí! Hágale pasar.
Yardım çağır!
¡ Busca ayuda!
Eğer bir şeye ihtiyacın olursa beni çağır
Llámame si necesitas cualquier cosa.
Lütfen tetikçiyi geri çağır.
Por favor, cancela el encargo.
Sanırım destek çağırmam gerekecek.
Supongo que tendré que pedir refuerzos.
Ama lütfen John'a gönderdiğin tetikçiyi geri çağır.
Pero por favor, cancela la orden de matar a John.
Bomba imha ekibi şimdiye kadar olayı kontrol altına almıştır. Git destek çağır.
Los artificieros deben tener todo bajo control a estas alturas, así que pide refuerzos.
- Mızmızlanmayı kes yoksa buraya Paulie'yi çağırırım hastanede yatmak için gerçek bir sebep verir size.
Deja de quejarte, o haré que Paulie te dé una razón para estar aquí.
Siper alın. Sana zahmet asansörü çağırır mısın Harold?
¡ A cubierto! Hazme un favor y aprieta el botón del ascensor,
Karşı Taarruz Ekibi'ni çağırın.
Que entre el equipo de tratamiento de crisis.
Polis çağır.
Llame a la policía.
Rebecca Brekov iki saat boyunca bağırıp çağırdı.
Rebecca Brekov se ha pasado dos horas gritándome como una loca.
Hastane masraflarını ödemeyi teklif etmeseydim polis çağırıp beni dava edecekti.
Si no le pagaba los gastos médicos, iba a llamar a la policía y a demandarnos.
Süvariyi çağırın, zafer hatırası çekilelim ve tüm bu karmaşayı temizleyelim.
Llamen a la caballería, sáquense la foto con el botín, y limpien todo esto.
- Helikopteri çağırma. - Hayır.
No llames al helicóptero.
Telsizle helikopter çağırır mısın? Tamam.
- ¿ Puedes pedir un helicóptero?
Köpeğini çağır!
¡ Llama a tu perro!
Seni eve çağırırız.
Te invitaremos a la casa.
- Bizi soydular! - Elemanı çağır!
- ¡ Trae al del hotel!
Çağır şu sikik... - Ne?
- ¿ Qué?
- Otel güvenliğini çağır.
¡ Haz que suban! ¿ Y qué les decimos?
Lobiden bir adam çağır.
Trae a un hombre del lobby.
- Neden psikiyatrist çağırıyorsun?
- ¿ Para qué llamas a un psiquiatra?
Güvenliği çağırın.
Tráeme seguridad.
Çağırın gelsin işte.
Sólo bajarlo aquí.
Görev çağırıyor Ajan Carter.
Bueno, el deber llama, Agente Carter.
-... yardım almak için beni çağırırdın.
- me habrías llamado por refuerzos. - Tenía refuerzos.
Sanki bir şey beni çağırıyor...
Es como si... algo estuviera... llamándome...
Beni bir şey çağırıyor, çekiyor sanki.
Algo está llamándome... Arrastrándome.
Beni çağırıyor resmen.
Me está llamando.
Geri geldiğimde seni çağırttırır, sayılarla haşır neşir oluruz.
Cuando regrese, enviaré por ti, y podemos discutir algunas cifras.
Christine Baskets dışarıdan çağırılıyorsunuz.
Christine Baskets, te están llamando.
Sen çağırmalıdır
Debes llamarme
# 9835 ; Clooney, bağırış çağırışını kes artık # 9835 ;
Oye, Clooney Deja de gritar y aullar
Herkesi odaya çağırıyorum. Odada bütün markalar olur. - Ama etiketleri size doğru çevirmiyorum ki önyargı sahibi olmayasınız.
Traigo a todos al salón donde están todas las marcas, pero no les muestro las etiquetas
Beni çağırıyorlar.
Me están llamando.
Harpçıyı çağır.
Traigan al arpista.
Sonra seni çağırtırım.
Te haré llamar más tarde.
- "Sonra seni çağırtırım."
- "Te haré llamar más tarde".
- Beni çağırıyorsa, giderim.
Mmm. Si me llama, iré.
Güvenliği çağırın!
Llama a seguridad.
Yardım çağır!
¡ Llama a emergencias!
Çabuk! İtfaiyeyi çağır!
¡ Llama a los bomberos!