Çağır onları translate Spanish
472 parallel translation
Chris, çekip gitmesine izin verme, çağır onları.
Chris no dejes que se escape, llámalos.
- Çağır onları Mac.
- Llámalos, Mac.
- Çağır onları.
- Tráelos.
Niçin çıkmıyorlar? Çağır onları Bullet.
¿ Por qué no están saliendo?
Bullet, çağır onları. Fazla ileri gitmiş olabilirler.
Bullet, llámalos.
Çağır onları.
Llámeles.
Çağır onları, Rufio.
Que los traigan, Rufio.
Çağır onları!
¡ Que vengan aquí!
Onlar da gülüp eğleniyor, bağırıp çağırıyorlardı.
Ellos se reían y golpeaban y gritaban...
Onları içeri çağırın.
Hazlos pasar.
Onları çağırıyorum.
Voy a llamarles.
Onları buraya çağır.
Las damas de la plaza me rehuyen.
Boyar prensleri tarafından olmayan ya da iyi aileden ve mütevazi soydan gelen, Çar'a gönülden hizmet için hazır olan iyi Hıristiyanlara gelince Çar onları Alexandrov'un küçük kasabasında muhafızlarına katılmaya ve sadakat yemini etmeye çağırıyor.
Al contrario, a los buenos cristianos... que no reconozcan a los príncipes-boyardos... y están dispuestos a servir al zar... con lealtad... y fidelidad, a esos, el zar los llama a formar su guardia personal. Para prestar juramento de fidelidad al zar, hay que ir a la villa de Alexandrov.
Ben de senede bir, onları ziyaretime çağırıyorum.
Así que una vez al año, en mi cumpleaños, los convoco.
- Polisi çağırırım. - Onlar da aşağıda.
Llamaré a la policía.
Ne yapacaklarını sanıyorsun onları yemeğe cağır bir dakika görebilirmiyim
¿ En su opinión? ¿ Los invito a cenar? ¿ Puedo echar un vistazo, por favor?
Evet, evet, onları çağır.
¿ Tú crees que? Sí, sí, llámalos.
Çağır onları.
Llámalos.
- Onlar alkışladılar, sevindiler, bağırıp çağırıştılar
Te aplaudieron, los asombraste.
Onları çağırmama aldırış etmiyorlar.
No me hacen caso cuando los llamo.
- Peki, çağırın onları geri.
- ¡ Llamadlos de nuevo! - ¡ Llamadlos de nuevo!
Sizi rahatsız eden olursa, George'u çağırın, ben onları hallederim.
Si alguien la molesta, llame a George y yo me encargaré de ellos.
Cehennemden bir iblis çağırsaydım onlar için pek eğlenceli olmazdı sanırım.
No creo que fuera muy divertido para los niños... si conjurara un demonio del infierno para ellos.
Güneye saldıran 5. ve 50. tümenleri geri çağırıp... onları sol kanada göndereceğim.
Voy a llamar la 5ª y 50ª división que están en el norte, y los voy a mandar hacia la izquierda.
Sürekli çağırıyorlar, sanki Eula onların peşinden gidecekmiş gibi.
Llamando y llamando, como si creyeran que Eula les haría caso.
Onlar da seni çağırıyor, bende sana aşkımı haykırıyorum
Su amor te llama, igual que el mío.
- Mahkemenin bilgilenmesi açısından, sözcüklere dökülmesi edebe aykırı suçlamalar için tüm saygılarımla... tanıklığı gereken bu genç hanımefendiyi tanık olarak çağırırken, mahkemenizin suçlamaları okuduğunu bilmekle birlikte onları hariç tutup, sanığa yüklenen suçlamalarda dikkatinizi çeken Savaş suçları ile ilgili 92.ci maddenin dikkate alınmasını talep ediyorum.
Dado que el consejo reconoce la indescriptible naturaleza de los cargos... quisiera proponer, por respeto a la joven... cuya presencia como testigo es necesaria... que el consejo omita los detalles al leer los cargos y especificaciones... y que simplemente cite al acusado con el cargo... de violación al artículo de guerra 92 por ambos cargos.
Seni tavuk diye çağırırlar sana yüreksiz diye haykırırlar. Evet, onların yolundan gittin.
- Te dicen que eres un gallina que no tiene lo que hace falta.
Tabii her efsanede böyle bir kitap vardır ama Necronomicon çeşitli formüller içeriyordu bunlar sayesinde, kişi kontrolü yeniden elde etmek için fırsat kollayan karanlık tarafın yaşlı tanrılarıyla konuşabilir ve hatta onları çağırabilir.
Claro, cada mitología tiene un libro así... pero supuestamente el Necronomicón tenía fórmulas... por las que uno se podía comunicar... o inclusive llamar a los dioses antiguos... los del más allá que habían gobernado el mundo... y ahora simplemente esperan... una oportunidad para retomar el control.
Eğer onları çağırsak, gelmeleri iki gün alır.
Dentro de dos días pueden llegar.
Başlarını sallayıp,'Haklısınız'derler, onları isimleriyle çağırırsınız.
Ellos asienten, dicen amén, usted los llama por sus nombres.
- Onları alın ve Teğmen Mitgang'i de çağırın.
- Tráiganlas. También al teniente Mitgang.
Yerleşince onları çağırırız.
Bueno, cuanto antes hables con ella, mejor.
Müzisyenleri çağır ve onların sevimli bir şeyler çalmasını sağla.
Llamen a los músicos y que toquen bella música.
Onları ne diye çağırıyordunuz? Kraut.
Eso era típico de los franceses.
- Onları çağır.
- Hazlos entrar. - Muy bien.
- Geri çağırın onları.
- Que vuelvan.
Onları geri çağır.
- Vuelvan aquí.
Onları yakaladığında, insan balıkları yatağa yatırıp doktor çağırası geliyor.
Dan pena, todo lo que quieres hacer es ponerlos en la cama y llamar al doctor.
Çağırın onları, göreyim.
Llamadles, dejadme verlos.
Tanrı onun kutsal sözlerine inanan Şeytan'a tapanları bulan ve onların ruhlarını yakarak temizleyen kullarını çağırıyor ki onlar Tanrı'nın tahtında merhamet bulabilsinler.
Para que busquemos a los adoradores del diablo, les purifiquemos el alma y encuentren piedad bajo el manto del Señor en la hoguera.
Onları hayvan ismi ile çağırıyor ve gülüyordu.
las llama por el nombre... Y ríe.
Eğer sizinle karaya çıkarsam onlar beni yeniden gerçek ismimle çağırırlar mı?
¿ Crees que si vuelvo a mi pueblo con vosotros, volverán a llamarme por mi nombre?
Bu herifler geceyarısı, kendinden geçmiş bir halde taksi çağırırlar, onları sürükleyerek merdivenlerden çıkarırsınız üstlerindeki kıyafetleri çıkarıp, yatağa yatırırsınız.
A esos tipos los recoges tarde a la noche, se duermen en el taxi. Los cargas hasta arriba, los desvistes, los acuestas.
Hemen çağırın onları.
Tráelos ahora.
Onları çağır. 2. Bölge hariç bütün otoyol devriyeleri.
Convócalos a todos, menos a la Patrulla de Caminos de la región 2.
Onlardan bir haftadır saklanıyordum ama sanırım beni burada buldular. Bu durumda onları da buraya şarkı söylemeye çağıralım... Bill ve Mary.
Toda la semana me escondí de ellos, pero parece que me encontraron esta noche, así que mejor hacemos que suban también a cantar...
Şahane! Onları içeri çağır ve şarap ver.
Espléndido, invítales a que pasen a beber vino.
Akrabalar gibi, onları düğünlere çağırırsın, sonra da onları 10 yıl boyunca görmezsin.
Son como los parientes, hay que invitarles al matrimonio y después no los vuelves a ver por diez años.
Bırak gitsinler. Onlara ihtiyacımız olursa, onları çağırırız.
Que se vayan, los llamaremos si los necesitamos.
Kıymetli onları çağırıyor!
¡ El Tesoro los Llama!
onları 229
onların 83
onları seviyorum 37
onları tanımıyorum 26
onları istemiyorum 21
onları buraya getir 21
onları gördüm 114
onları göremiyorum 34
onları öldüreceğim 28
onları takip et 20
onların 83
onları seviyorum 37
onları tanımıyorum 26
onları istemiyorum 21
onları buraya getir 21
onları gördüm 114
onları göremiyorum 34
onları öldüreceğim 28
onları takip et 20
onları görüyorum 24
onları tanıyorum 29
onları yakaladım 20
onları duydum 18
onları bırak 18
onları rahat bırak 26
onları bana ver 22
onları canlı istiyorum 17
onları yakalayacağız 19
onları gördün mü 53
onları tanıyorum 29
onları yakaladım 20
onları duydum 18
onları bırak 18
onları rahat bırak 26
onları bana ver 22
onları canlı istiyorum 17
onları yakalayacağız 19
onları gördün mü 53