Çağır onu translate Spanish
1,238 parallel translation
Çağır onu, çağır onu.
Ve a por él.
Çağır onu.
No temas, invócalo.
Hadi söyle, çağır onu. Döne döne.
Re, do, re, do, re do.
Eve çağır onu.
Haz que venga a casa.
- Çağır onu!
- ¡ Llámelo!
Sanırım onu ülkeye çağırıyorlar valiliğe de Cassio atanıyor.
Creo que lo llaman a Venecia quedando Casio en su gobierno.
Onu terketme basamağına çağırıyor.
Ella lo llama su "paso de partida".
Onu geri çağır anne ve teklifi yarım puan artır.
Llámalo de vuelta, Madre. Eleva la oferta medio punto.
- Onu nasıl çağırıyorlarmış biliyor musun?
- ¿ Sabes cómo le llamaban?
Çağır onu.
Llámalo.
Onu buraya çağır.
Tráelo aquí.
Mimsie Stanshope sürekli onu çağırır. Her seferinde antresine parke döşettiğini sanmıyorum.
Mimsie Stanshope le llama todo el tiempo y no precisamente para arreglarle su entrada.
Vakit geçiyor, doğrudan çağırıp kovalım onu.
No queda tiempo. Llamémosle directamente y expulsémoslo.
Bakın onu nasıl çağırıyorlar?
Escucha cómo gritan El nombre Evita
Evet, burada, şimdi onu çağırırım.
Está aquí. Ahora le llamo.
Yerliler onu Jaguar diye çağırır.
Los indios lo llaman el Jaguar.
Big Ern'e bak. Onu geri çağırıyor.
Mira al Gran Ern, la llama de nuevo.
Ben yine sana bağırırdım, çağırırdım ve sana zarar vermesini engellemen için sana yalvarırdım... çünkü... o benim kocamdı ve onu seviyordum.
Así que él te pegaba, y te pegaba, y yo le rogaba que no te castigara, porque él era mi esposo y yo lo amaba.
Çağır onu.
llámalo.
Çağırın onu. Tanrı korusun!
Ya la mandé venir. ¡ Cielo Santo!
Oğlu, John Thomas Michael Martinez, okumayı seviyor. Annesi onu Shakes diye çağırıyor.
Al niño, John Thomas Michael Martínez le encanta leer, y su madre lo llama Shakes.
Eğer nazik biriyse onu içeri al. Eğer terbiyeli ise çağır gelsin.
Si es refinado que pase, está todo bien si esta limpio?
- Ara onu, geri çağır.
- Llámala y que vuelva.
Eğer onu çağırırsanız, Jaguar'ına binmenize izin verebilir.
Saben, si lo invitan, puede que los lleve en su Jaguar.
Onu çöp diye çağırıyor.
"Basura", le dice al niño.
Bir ambulans çağırın, yoksa onu cennette tutklarsınız!
Llama una ambulancia, o tendras que arrestarlo en el cielo!
Patron götümün dibinde, ağzından köpükler fışkırıyor ve bana bu cinayeti işleyen cani her kimse onu bulmam için bağırıp çağırıp, yetki veriyor.
Mi jefe me acosa para que le presente a alguien una orden de detención por asesinato.
Onu geri çağırın. İşiniz bittiyse ayrılmanızı isteyeceğim.
Si terminaste quiero que te vayas.
Onu Damarlı diye çağırıyorum.
Bob fue consejero desde 1973 hasta 1995 La llamaba Suero.
Onu çağır!
- ¿ Y qué? ¡ Llámala!
Kahramanın camı kırıcağını düşünüyorsan seni kurtarması için unut onu!
Y si crees que algún héroe vendrá rompiendo la ventana para salvarte. ¡ Ya lo puedes olvidar!
... Neden onu T-Rex diye çağırıyorsun?
¿ Por qué se llama T-Rex?
Onu çağırır mısınız?
¿ Puedes llamarla?
Bu binada biri onu çağırıyor!
Alguien, desde estos edificios, le está llamando.
Onu çağır.
Tráela a mi.
Onu çağırıp danışalım, bakalım ne düşünüyor.
¿ Por qué no le pido que nos haga una consulta a ver qué opina?
Onu Ön Cerrahi'ye götürelim ve Dr. Anspaugh'ı çağır.
Llevémosle a Preoperatorio y llama al Dr. Anspaugh.
Bence veteriner çağırıp onu kafandan aldırmalısın.
Te dije que fueras a veterinario para que te lo quitara.
Onu çağırmaya hazır olduğumuzda Tauvid üzerinden iletişime geçtik.
Llegado el momento de hacerla volver, Tauvid se puso en contacto con ella.
Öldükleri zaman bile, onu çağırıyorlar.
Aun cuando mueren, lo llaman.
Onu çağırın.
- Sí, señor.
Onu geri çağır.
Búscala.
Onu evime çağırırım...
- Llámenlo para que venga a mi casa.
Onu nasıl çağırıyoruz?
Como lo llamo?
Her gece, annesini rüyasında görüyormuş beyaz gelinliğiyle onu çağırırken.
Cada noche, veía en sueños a su madre... con su vestido blanco de novia... que lo llamaba.
Çağırın onu.
Llámalo.
Senin için Tipi Bıçağı'na sahip olmak ölümle cezalandırılacak suç. Onu çoktan tepelere gömdüm.
Posees la Espada del Vendaval, podría matarte por eso.
Jakub'la görüşmek istiyorum, onu çağır.
Quiero hablar con él. Llama a Jakub.
Beta hala çitte ve sessizce onu çağırıyor.
Beta aún está en lo verde, llamándola silenciosamente.
- Onu çağırmıyor musunuz? Hayır. Savcılık pek fazla delil gösteremediği için bunun gerekli olduğunu sanmıyoruz.
No han argumentado el caso.
Ruh onu çağırıyor.
Él está llamándola.
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu biliyorum 95
onu seviyorsun 78
onu bilmiyorum 36
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onun yerine 89
onu sevdim 104
onu geri ver 55
onun da 23
onu seviyorsun 78
onu bilmiyorum 36
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onun yerine 89
onu sevdim 104
onu geri ver 55
onun da 23