Çift translate Spanish
16,076 parallel translation
Sadece bedenden ayrılmış üst melekler insan ruhuyla bir çift canlı olabilir.
Solo los ángeles superiores sin cuerpo son lo suficientemente poderosos para formar una díada con un alma humana.
Çift canlının Pete'ye ne yaptığını gördün.
Viste lo que la díada le hizo a Pete.
- Alex, sen bir çift canlının dengi değilsin.
Alex, no eres rival para una díada.
- Evet, çok konuşkandı. Sizin için nasıl kötü hissettiğini, bilhassa siz ikinizin ne güzel bir çift olduğunuzu.
Bueno, fue muy comunicativa, sobre todo de qué hermosa pareja eran los dos y qué tan mal se siente por usted.
- Evet, dinle, Zed... Yaklaşan bir cenin almam var ve fazladan bir çift el işime yarayabilir.
- Sí, escucha, Zed, tengo una resección fetal a continuación, y en verdad podría usar un par de manos extra.
Çift as.
Par de ases.
Olay yeri inceleme ambulansın yakınında kumda bir çift ayakkabı izi bulmuş.
Criminalística encontró un par de huellas de zapatos en la arena cerca de la ambulancia.
Ya sana benim gibi çift canlı olabileceğini söylesem?
Y si te dijera que puedo convertirte en una díada como yo.
Özellikle benim ve New Delphi ordusunun desteğini alan bir çift canlı, şehri kurtarmakta Claire'ye yardım edebilir.
Una díada puede ayudar a Claire a salvar la ciudad, sobre todo con un ejército de Nueva Delphi a su lado.
Çift yaşamcılık.
Diadísmo.
1985'te, çift taraflı çalışan ajanımız Terrence Graves,... hiçbir şeyden haberi olmayan MI6 tarafından işe alınmanı sağladı.
En 1985, nuestro doble agente, Terrence Graves, se aseguró que fueras reclutado por una involuntaria MI6.
Çift koltuk olmasi, ailesi yok anlamina gelir.
Un biplaza no sugiere familia.
Beatrix, sana bir çift bot getireyim mi?
Beatrix, puedo traerte un par de botas de agua?
- Sadece bir çift gelecek.
- Solo son una pareja.
Gidiyorlar işte. Yeni dünyaya yeni bir çift.
Allí van, una nueva pareja en un mundo nuevo.
- Evet biziz. Johnny ve Dora. Tam bir çift.
Esos somos nosotros, Johnny y Dora, pareja.
Bu da nesi? Bir çift mi?
¿ Eso es un doble?
- Üç çift?
- ¿ Un triple?
Bizimkiler mutlu bir çift olduğumuza inanmalı.
Mis padres tienen que creer que somos una pareja feliz.
Sadece Robert ile iki çift laflamak istedim.
Sólo quería charlar con Robert.
Hastanemizdeki tek çift.
La única pareja en nuestro hospital.
Çıplak doğduk sırf bir çift don alabilmek için.
¡ Naciste desnudo, sólo necesitas algo de ropa!
Eski bir bilgisayar biraz bakır tel bir hoparlör çelik bir çubuk ya da direk 180, belki 200 santim boylarında olmalı. Bir de bir çift pil.
Un ordenador viejo, alambre de cobre, un altavoz, y una barra de acero o un poste, de unos dos metros y un par de baterías.
Ya Yüzbaşı Vescey etrafında bir çift danışmana ihtiyacı olmadığını düşünürse?
¿ Y si la capitana Vescey no cree que necesite un par de asesores merodeando?
Duyma kaybına, yüz uyuşmasına, çift görmeye ve felce neden olabilir.
Lo que puede llevar a pérdida de audición, entumecimiento facial, visión doble... parálisis.
Flemenk hep barış ve aşka gitmeden önceki bir çift ilaç masrafları ama başka bir şey yok.
Un par de cargos por tráfico antes de que todo fuera coser y cantar para el Holandés, pero nada más.
Bak, Neil ve ben mükemmel bir çift değiliz ama birbirimizin ihtiyaçlarını iyi biliriz.
Tu sabes, Neil y yo podemos no ser perfectos, pero sabemos lo que el otro necesita.
Ve benim de bir çift yumruğum çok fena ezmek için hazır.
Y yo tengo un par de puños que están listos para hacer mucho daño.
Ve bir çift canlı Claire'ye şehri korumasında yardımcı olabilir.
Una díada puede ayudar a Claire a salvar la ciudad.
Julian, çift canlı olmanın melek ve insanın mükemmel uyumu olduğunu söylemişti. - Ama bana hiç öyle gelmiyor.
Julian dijo que ser una díada es la perfecta armonía entre un ángel y un humano, pero no lo siento así.
Çift canlı olmakla sadece kendini kurtarmadın.
Convertirte en una díada no era solo salvarte.
Bir çift canlı olmak riskli bir hareketti, sence de öyle değil mi?
Aun así, convertirse en una díada fue un movimiento arriesgado, ¿ no crees?
Çift canlılık halinde, her zaman tek ruh baskındır.
En una díada, un espíritu siempre es dominante...
Julian uzun zamandır çift canlıydı.
Julian fue una díada por mucho tiempo.
Çift Kral.
Par de Reyes.
Çift canlılar nadirdir fakat insan ruhunun meleğe karşı zafer kazanması için daha nadir
Las díadas son raras, pero es aún más raro que el espíritu humano domine sobre el ángel.
Belki bir doğum lekesi... çift eklemli bilek, bitişik ayak parmakları...
Como una marca de nacimiento, hiperlaxitud articular en las muñecas, pies palmeados...
Göz kulak olmam gereken bir çift kutu var.
Tengo un par de cajas que tengo que cuidar.
Çift taraflı cam?
MICRÓFONOS?
Düşündümde... Eğer sende... üçüncü bir kişinin bize yardım edebileceğini düşünüyorsan... sanırım çift danışmanlığına gitmeye hazırım.
Estaba pensando que... si tú crees que... una tercera parte podría ayudarnos, entonces... supongo que estaría dispuesta a alguna terapia de pareja.
Pekâlâ, yeni çift eşleşmeleri şu şekilde :
OK, así que las nuevas parejas van como siguen :
Umuyorum, seninle bir çift sözümüz vardır.
Esperaba poder hablar contigo unos minutos.
onlar duvardan uzakta çift gibi geliyolar.
Suena como si estuvieran a un par de kilómetros del muro.
Çift canlı, bedenin kontrolünü insan ruhuyla paylaşır.
Una díada comparte el cuerpo con el alma humana.
Bir çift canlıysa eğer, evet.
Si es una díada, sí.
Eğer o çift canlı yaratıksa babam hâlâ içindedir. Hem Alex, o benim babam.
Si es una díada, entonces sigue ahí dentro, y, Alex, es mi padre.
Gideceğimiz çift bizi ekti.
Esta otra pareja con la que íbamos nos dejaron totalmente plantados...
Üç çift gözün güç anahtarını araması iki çift gözden iyidir, değil mi?
Tres pares de ojos buscando una llave es mejor que dos, ¿ no? - ¿ Ves algo?
Bir genç çift daha bir sevişme alanında ölü olarak bulundu. Pençelenerek tanınmayacak bir hâle gelmişler.
Otra pareja de adolescentes muertos fue encontrado en Makeout Point, garras más allá del reconocimiento.
- Çift On.
- Hazlo rápido
- Çift, pislik üzerinde.
- Rápido, imbécil.