Çıkmadı translate Spanish
8,256 parallel translation
Çok sevimli bi kız ve bir süredir buraya çıkmadı.
Es endiabladamente buena y hace tiempo que no ha estado por aquí.
Adadaki üç hastanın da mide içeriklerinde mantar kaynaklı bir şey çıkmadı.
El contenido estomacal de las tres víctimas de la isla resultaron negativos para metabolitos fúngicos.
Hayır çıkmadım seni şerefsiz çiftlik oğlanı.
No, nunca cacé patos... campesino de mierda.
Çıkmadım mı?
¿ Y no te defendí?
ESPRİLİ VE ZEKİCE. Kariyerinin sonuna kadar, Truffaut ile birlikte cevap aradıkları bir soru hiç aklından çıkmadı.
Hasta el final se vio perseguido por la cuestión que se planteó con Truffaut :
Henüz almak isteyen birisi çıkmadı mı?
Está bonita. ¿ Alguien te la pidió ya?
- İki gündür tek bir parça bile çıkmadı!
... ¡ en los dos últimos días ni un solo trozo ha salido..!
Pekala öncelikle ibnelik yapmayı kes ve kendine adam gibi davranmak için nasıl taşaklarının çıkmadığını sor.
Primero que nada, tienes que parar de putear como un jodido de metanfetamina de cristal y tienes que preguntarte. ¿ No puedo creer que no tienes bolas para ser como un hombre? Hey.
Odasından çıkmadı.
No salió de su habitación.
- Şimdilik sıkıntı çıkmadı.
- Hasta ahora ha ido bien.
Kızları bırakırken bir sorun çıkmadı umarım.
¿ Las chicas llegaron bien?
Evet. Ayrıca bu soruyu bana soran çıkmadı.
Sí, y por cierto, nadie jamas me hizo esa pregunta.
İki yıl boyunca karamel bacaklı Alman kız gözlerindeki kibir ve bikinisindeki vahşi turkuaz aklımdan çıkmadı.
Durante dos años, la imagen de la chica alemana, sus piernas de caramelo... El desdén en sus ojos y el color turquesa de su bikini... han estado constantemente en mi cabeza.
15 yaşındayken bunlardan vardı... 19'unda da daha sonraki yıllarda da... Ama hiç kolumda çıkmadı.
Tuve cuando tenía 15, también a los 19, y después otras veces, pero nunca en los brazos.
Sadece bana bir seks bağımlısı ile eve çıkmadığımı söyle.
Dime que no me mudé con un adicto al sexo.
Seks bağımlısı ile eve çıkmadın. - Tamam.
No lo hiciste.
Küçük bir casus drone ordusu yolladık, ama henüz hiçbirşey çıkmadı.
Hemos desplegado un pequeño ejército de aviones espía, pero no han aparecido nada.
Erin'le evlenmeden önce Meksikalı bir kadınla Çinli bir kadınla, siyahı bir kadınla çıktım ama hiçbiriyle aynı anda çıkmadım.
Antes de casarme con Erin, estuve... Salí con una mexicana. Salí con una china, una negra, pero nunca a la misma vez.
- Senin daha göğüslerin bile çıkmadı!
¡ Y tú no tienes tetas!
Dışarı hiç çıkmadım.
No salí ni una vez.
Biriyle çıkmadın bile.
Apenas has salido con uno.
Cosima Helena'nın hâlâ ortaya çıkmadığını söylememi istedi.
Cosima me dice que te cuente que Helena aún no ha aparecido.
Florida'nın dışına hiç çıkmadım.
Nunca había salido de Florida.
Bir süredir iyi bir görünmez adam çıkmadı.
Hace mucho tiempo que no tenemos un buen hombre invisible.
Birkaç ipucunu izledik, olası şüphelileri zorladık ama bir şey çıkmadı.
Seguimos algunas pistas, registramos a los sospechosos habituales... nos quedamos cortos.
Fikir benden çıkmadı.
No fue idea mía.
Çıktığın ya da çıkmadığın birine bir dakikanı ayırabilir misin?
¿ Tienes un minuto para un chico con el que podrías o no estar saliendo?
Çocuklar doğduğundan beri hiç birlikte dışarı çıkmadık.
No tuvimos una cita desde que nacieron las niñas.
Henüz seninle çıkmadık bile.
Ni siquiera hemos ido en una fecha todavía.
Ama şimdilik bir şey çıkmadı.
Pero aparte de eso, nada.
Dulla tekrar görüştüm ama maalesef oradan bir şey çıkmadı ben de gidip süreci -
He vuelto a interrogar a la viuda, lo que, desafortunadamente, no ha ayudado, pero he empezado el proceso de...
- Bir Allah'ın kulu çıkmadı daha.
- No tengo el respaldo de nadie. - ¿ Ni siquiera uno?
Yine kazanan çıkmadı.
¿ Seguimos sin ganadores?
Hiç bir sonuç çıkmadı.
No dio frutos.
- Tek başına çıkmadığını biliyorum.
Solo sé que no se fue solo.
Hiç sesi çıkmadı.
No he oído nada.
- Sanırım sandığın kadar aptal çıkmadık. - Gidiyorum.
Imagino que no somos tan tontos como pensaba.
Şahit çıkmadı.
Nadie pidió ayuda.
Dr.Mays'in kadavrasıyla yaptığım denemelerden bile bir şey çıkmadı.
Hasta mi examen del cuerpo del Dr. Mays fue inconclusa.
Hiç denize çıkmadım aslında.
Aunque nunca estuve en el mar.
Pardon, kapıyı çaldık ama kimse çıkmadı.
Lo siento, tocamos el timbre pero nadie respondió.
Ortaya çıkmadı.
No se presentó.
Çoğumuz oraya gitti ve bir daha çıkmadı.
Muchos de los nuestros han ido ahí para no volver.
Yarım düzine sayıdaki evlerine ve aynı sayıdaki ofislerine baktılar... Kimse çıkmadı.
Revisaron sus media docena de casas y su media docena de oficinas Nada
Uçuş manifestosundan bir şey çıkmadı.
Manifiestos de vuelo se presentaron nada
Ben de Mercedes'le ayrıldığımızdan beri biriyle çıkmadım.
Sí. Yo no he estado con nadie desde que Mercedes y yo rompimos.
Hakkında soruşturma açtıklarını varsayarsak ki Bölge Savcısı'nın meşru müdafaa olmadığını kanıtlaması gerek, ayakkabıcı kızın ifadesinde kızın dövüş başlamadan arka odadan çıkmadığını söyledi ki bu bize yardımcı olur.
Suponiendo que lo acusen, y así será, el fiscal debe probar claramente que no fue en defensa propia. La empleada declaró que estaba atrás cuando la pelea se inició. Eso nos ayuda.
Son durum şu ki Gerhardt hanımından bir cevap çıkmadı.
La información dice que... no hay nada de la señora Gerhardt del tipo "Sí" o "No".
Bir şey çıkmadı mı?
¿ Nada?
Benim gecem harikaydı mesela. Oda aramalarından bir şey çıkmadı.
Yo tuve una noche perfecta.
Ama çıkmadı.
No existe.
çıkmak 16
çıkmak istiyorum 39
çıkmalıyım 20
çıkmaz sokak 24
çıkmayacağım 22
çıkmak mı 17
çıkmama izin ver 18
çıkmak istiyorum 39
çıkmalıyım 20
çıkmaz sokak 24
çıkmayacağım 22
çıkmak mı 17
çıkmama izin ver 18