Şarkılar translate Spanish
6,312 parallel translation
Sorumluluk ve hesap verebilirlikle ilgili şarkılarında bu bir tema mı?
¿ Es esto recurrente en tus canciones? ¿ Algo de responsabilidad y deber?
Tanrı fikriyle garip bir ilişkim var. Çünkü şarkılarımın dünyasında öyle bir varlık var.
Tengo una relación extraña con la idea de Dios... porque en el mundo de mi escritura, existe una entidad más o menos así.
Şarkılar insanlar hakkında. Ve şarkıları destekleyen de bu insanlar.
Las canciones son sobre la gente... y... son estas personas las que un poco le dan vida a las canciones -
Öyle, ilk durağımız öğle yemeği yiyeceğiniz San Fruttuoso. Ruhum büyülü bir tekne tıpkı uyuyarak yüzen bir kuğu. Tatlı şarkıların gümüş dalgaları üzerinde.
" Mi alma es un barco encantado que, cual cisne durmiente, flota sobre las olas plateadas y su dulce cantar...
Ruhum büyülü bir tekne, tıpkı uyuyarak yüzen bir kuğu. Tatlı şarkıların gümüş dalgaları üzerinde.
" Mi alma es un barco encantado que, cual cisne durmiente, flota sobre las olas plateadas y su dulce cantar...
Hani nerde o alayların! İnsanları kahkahadan kıran şaklabanlıkların, şarkıların, pırıl pırıl neşen nerde?
" ¿ Dónde estarán tus burlas, tus retozos, tus canciones, tu júbilo que hacían estallar una mesa en carcajadas...?
Birdenbire annelerinin şarkıları çalmaya başlıyor.
A veces la canción de su madre comienza a sonar
Beyaz laleler, çikolatalar, Air Supply'dan şarkılar...
Tulipanes blancos, bombones, canciones de Air Supply...
Kulaklarımda Mantovani şarkıları çalmaya başladı.
Escuché Mantovani.
Sadece komedi, romantizm, şarkılar.
Y sólo muestran la comedia, romance, canciones.
Süper şarkılar da hazır sayılır.
Las canciones ya están triunfando.
- Şarkılar?
- Canciones?
Şarkıların duruma uygun olduğundan emin ol.
Asegúrate de que las escenas con canción sean creíbles.
O şarkıların bazıları ölüm hakkında.
Algunas canciones tratan sobre la muerte.
Şarkılar asla asla ama asla yarısında kesilmemelidir.
Las canciones nunca, nunca, nunca deben terminar por la mitad.
- Neil Diamond şarkıları mı çalıyorsun?
¿ Escuchando discos de Neil Diamond?
Sanatsal beyinlerinizi açıp tatlı kuşların şarkılarıyla sizleri ilham yağmuruna tutmalarına izin verin.
Y abrid vuestras pequeñas mentes artísticas, Y dejad que el dulce canto de los pájaros os inunde como una ducha de poder de inspiración.
Harika şarkıları var.
Que buenas canciones.
- Kendi şarkılarını bile yazıyor.
- Sabe de música. - No me importa.
Şarkılarımız için yardıma ihtiyacımız var.
Necesitamos ayuda con las canciones.
Bu bizim en çok tutan şarkılarımızdan biriydi.
Esa era una las canciones más conocidas.
Aman tanrım. Bu şarkıların hepsini biliyorum.
Dios mío, recuerdo todas estas canciones.
insanlar ezbere şarkıları biliyorum ve her şeyi ile şarkı.
Se ve que la gente se conoce y acaban cantando todos juntos.
Özellikle son için tüm büyük şarkılar için teşekkür ederiz.
- Bien ¿ y tú? Quería darte las gracias por los super fragmentos que has tocado. - Especialmente el último.
Ve Molly'nin müziği, Una'nın şarkıları.
Por favor, Jimmy. Y la música de Molly y el canto por Oonagh.
Onlar bizim dilimizi, dansımızı şarkılarımızı yok etmek istediler, fakat atalarımız onlara direndiler, hayatlarını riske attılar.
Ellos trataron de aplastar nuestra lengua, nuestra música, nuestra danza, pero nuestros antepasados resistieron, en sus escuelas clandestinas, arriesgando sus propias vidas.
Keşke böyle şarkılarım olsaydı.
Me gustaría tener canciones como esa.
Ama ben gelip başkalarını söylemesini istediğim şarkıları söylüyorum.
Pero digo lo que otros quieren.
Senin utangaç oda arkadaşın, şarkılarının ne kadar değerli olduğunu... bilmiyordu, ama sen biliyordun değil mi?
Tu tímida compañera de cuarto no sabía lo valiosas que eran sus canciones, pero tu sí, ¿ verdad?
Ben de onun bazı şarkılarını aldım.
Las grabé y las puse arriba.
Son ses romantik şarkılar, dudak kremi falan.
Son una constante descarga de música lenta y brillo labial.
Hepimiz tapınağa gidip ilahiler ve şarkılar söyleyelim!
Usted quería meterse con Siva Reddy. Mira lo que ha sucedido.
Evet, Don Ho tüm dünyanın söylediği şarkılar yazdı.
Don Ho escribe canciones que canta todo el mundo.
Çok kötü şarkılar.
Son espantosas.
Prensipte onları herkes sever ama aslında kimse şarkılarını dinlemek istemez.
A todo el mundo le gusta al principio, pero nadie quiere oírles cantar.
Denizkızlarının sessizliği şarkılarından daha ölümcül bir silahtır.
Las sirenas tienen un arma aún mortal como su canto.
Sessiz de olabilirler. Ve hatta daha önce hiç olmamasına rağmen... bir ihtimalle birisinin şarkılarından kaçabilmesi, akla uygun gelebilir.
su silencio.
İtalyanca, Yunanca şarkılar söylerdi.
Cantaba en taliano, griego...
Jüri, bu boktan halk müziği şarkılarından hoşlanmaz.
Al jurado no le gustan canciones folk de mierda.
Ayrıca, bu boktan dediğin halk müziği şarkıları yıllarca sizin karnınızı doyurdular.
Estas canciones folk de mierda te han alimentado durante años.
131 notalı şarkılar içinde en kısa ikinci kayıt.
131, el segundo más corto en términos de tiempo musical.
Barry'de çok meşgul. Rap şarkıları yazıyor. Birinin adı "Şeker şey."
Barry también tiene actividades, escribe canciones de rap, le dicen "Big Tasty".
Ve bundan sonra DJ Ango çok güzel şarkılarıyla bize eşlik edecek.
Y después, DJ Ango va a pinchar unos temas increíbles.
Küçükken odanda kilitli kapılar ardında süpürgeye şarkı söylerken var olmasını istediğin şey olmuşsun.
Y te convertís en eso que deseabas... cuando eras un niño en tu habitación... y cantabas con una escoba con la puerta cerrada.
Şarkıyla "Top Of The Pops" a çıktık. Ama Kylie ile olayımız adeta garip bir kabarcık içinde yaşandı o kısa süre içinde hayat farklıydı çünkü birdenbire kendimizi hit bir albüm yapmış olarak bulduk. İnsanlar albümü aldılar, dinlediler ve...
Y terminamos en Top Of The Pops... y todo el evento, alrededor de Kylie... fue como estar en una especie de burbuja extraña... donde la vida, durante ese breve momento fue diferente... porque de repente estábamos en medio de esta absurda situación... de tener un hit... y entonces, obviamente, la gente compró el disco y lo escuchó... y se dio cuenta de que ésa sería la última vez... que escucharían o verían a Nick Cave and The Bad Seeds.
Aslında Marnie'nin konserine gelmek istemiyordum çünkü kadın folk şarkıcıları küçükken beni araba tutan zamanları hatırlatıyor. Ama yine de belki seni görürüm falan diye düşündüm ve özür dilemek istedim.
No quería ver hoy a Marnie cantando, de hecho, porque las cantantes de folk me recuerdan a cuando me mareaba en el coche de pequeña pero, pensé que quizás te vería a ti y quería decirte que lo siento.
şarkıcılar, ekipman, stüdyo.
Los cantantes, el material, el alquiler del estudio...
Lütfen beni pavyon şarkıcılarınla kıyaslama.
Por favor, no me compares con tus mujerzuelas de music hall.
Kaç tane tek hitlik şarkıcıların karaokesini yapacaksın?
¿ Cuántos éxitos puedes cantar hasta la muerte?
Wes şu şarkıcı cadıları ekibine katmış ve bizi bir eve kapattı.
Wes enlistó unas brujas cantantes y nos atrapó dentro la casa.
Evet, o Tibetli gırtlak şarkıcıları gibi Dan.
Como aquellos cantantes de garganta tibetanos, Dan.
şarkı 121
şarkıcı 23
şarkı söylerim 16
şarkı söylüyor 35
şarkı söyle 90
şarkı söylemek 19
şarkı söyleyelim 18
şarkı mı 30
şarkı söylüyorlar 17
şarkıcı mı 16
şarkıcı 23
şarkı söylerim 16
şarkı söylüyor 35
şarkı söyle 90
şarkı söylemek 19
şarkı söyleyelim 18
şarkı mı 30
şarkı söylüyorlar 17
şarkıcı mı 16