Şışş translate Spanish
4,221 parallel translation
* Evime varmaya çalışıyorum bu ıssız yoldan *
- S04E12 "Paz interior"
Yanlış anlamışsın.
Entendió esto mal.
Hayır işi evde başlar deyişini sanırım yanlış anlamışsın.
Cuando dicen que la beneficencia empieza en casa, supongo que debes haber entendido mal lo que significa.
- Sanırım mesajı yanlış anlamışsın.
Creo que recibiste el mensaje equivocado.
Tracy ne taraftan saçmalık çevirmeye çalışırsa çalışsın, ona engel olacağım.
Bueno, da igual el camino sin sentido que intente Tracy, voy a agarrarle.
Mosca'nın öldüğü gün 5 : 10'da fabrikadan çıkış basmışsınız, doğru mu?
El día del asesinato de Mosca, tú marcaste la salida de la fábrica a las 17 : 10, ¿ es correcto?
Yanlış adamı suçlamışsınız.
Acusaste al tipo equivocado.
Garajında aleve atmışsın ama bunlar yanmamış.
Las quemó en su garaje, pero eso no ardió.
Gariptir ki, tutuklama sırasında o silahların hiçbirine el koymamışsın.
Extrañamente, ninguna de esas armas fue confiscada por usted durante el arresto.
Eskiden bayağı yakışıklı bir adammışsın.
Tenías buena percha, Papa
Önce sandalyen olmaz, sonra bir bakmışsın hiç müşterin kalmamış.
Se empieza por no tener una silla y luego ya no tienes clientes.
Kalıba sıkışıp kalmışsın, tamam mı?
Mira, estás atrapada en la rutina ¿ sabes?
- Sanırım yılını yanlış yazmışsınız.
- Parece que el año está mal. - No, ese es el año.
Kesinlikle alışılmışın dışına çıkmışsın.
Está claro que has pensado de forma muy creativa.
Yine de ne şanslısın ki sen hayatta kalmışsın.
Y aun así qué afortunado fuiste al sobrevivir.
Mükemmel kariyerleri ve harika sevgilileri olduğundan bahsederler ama bir bakmışsınız KFC'de çalışıyorlar.
Te hablan de sus geniales carreras y de sus fantásticos novios y después resulta que las ves trabajando en un KFC.
İkisini de ıssız bir yere çekmeye başarmış, demek ki ne yaptığını biliyor.
Fue capaz de aislarlas a las dos, lo que me dice que sabe lo que hace.
Bugün iki yarın üç, sonra bir de bakmışsın birazcık eroin için Nikki Sixx'in parmaklarını emmeyi teklif eden Roxy'nin arkasında sıradasın!
Hoy son dos mañana seran tres, y luego lo siguiente que sabrás es que estarás detrás del Roxy pidiendo lamerle los pies a Nikki Sixx por una azucarada dulce bola de heroína!
Bayan Ludwig, komşunuzun yazılı ifadesine göre,... söz konusu gecede saat 10'dan hemen önce evden ayrılmışsınız,... ve ona göre de gece yarısına kadar dönmemişsiniz.
Sra. Ludwig, esta es una declaración jurada de su vecino diciendo que la oyó salir la noche en cuestión, poco antes de las 10 : 00 PM y que no regresó hasta la medianoche.
SS * tişörtü giymişsin.
Usted está usando una camiseta S.S.. - Oh. - ¡ Oh!
- Hayır, yanlış anlamışsın.
- Debes haber entendido mal.
Tabii ki sıkılmışsındır.
Por supuesto que sí.
O seni terk etmiş. Acısını tamamen atlattıktan sonra da benimle tanışmışsın.
Así que... te dejó, te recuperaste por completo, y después me conociste.
Her şeyi yanlış anlamışsınız.
Os habéis equivocado.
Hepsini yanlış anlamışsın arkadaşım.
Lo has tomado todo mal, mi amigo.
Ben de yılın babası olduğunu sanıyordum ama sıkışıp kalmışsın.
Murió en usted. Aquí pensé que te convertido en padre del año, Pero sólo quedó atascado.
Etrafınızda fırıl fırıl dönen ve plaja gitmek isteyen bir sürü çocuk var. Hava felaket sıcak, zaten bunalmışsınız.
Bueno, cuando tu andas con un monton de niños y corren alrededor tuyo porque quieren ir a la playa porque es un dia caluroso, no puedes quedarte parada conversando.
Yanlış anlamışsın.
Te equivocas.
Final sınavının cevaplarını kesene koyarsan bir de bakmışsın, üniversite polisi tarafından zıplaya zıplaya götürülüyorsun.
Pones las respuestas del examen en tu estuche, y lo siguiente que sabes es estás huyendo a saltos de la policía universitaria.
Doğum sınıfında bayılmışsın diye duydum.
Me he enterado que te has desmayado en clase de preparto.
Cidden sıyırmışsın sen.
Eres un drogón con todas las letras.
Bakıyorum gulyabani ordusunun arasından sıyrılmayı başarmışsınız.
Veo que logro pasar a través de guante de demonios y el mirón.
Kardeşinle çalışıyorsun, öyleyse galiba ne istediğini anlamışsındır.
Bueno, estás trabajando con tu hermano, así que supongo que obtuviste lo que querías.
Sen de sıkılmışsındır.
Supuse que también te aburrirías.
Evet. Çıkış yapmışsın.
Fue un éxito.
Görevimizi, hapisten kaçışını kendin ayarlamışsın gibi görünecek şekilde düzenledik.
Él... Nuestra misión ha sido diseñada como para que parezca que ha financiado su propia fuga de la prisión.
Bak Sidorov yanlış anlamışsın.
Oye Sidorov... no has entendido nada.
Belki yanlış anlamışsındır.
Quizá... lo hayas entendido mal.
Resimlerde çok yakışıklı çıkmışsın ama, değil mi?
Estas imágenes hermosas, ¿ eh?
Adam SS Binbaşısı. *
Un Mayor del servicio de seguridad.
Nihayet grup seks fikrime yeşil ışık yakmışsın!
¡ Finalmente le diste luz verde a mi idea de la orgía!
Hangisini aldıysan yanlış almışsın.
Cualquiera que hayas elegido, habrás elegido mal.
Eminim ben sahada sıradan bir robot gibi dolaşırken, sen laboratuvarında bir şeyleri düzeltmek için kendini zorlamamışsındır?
Espero que no te hayas cansado, fabricando en tu laboratorio mientras cavaba en el campo como un Drone cualquiera.
Beni yanlış anlamışsın.
Me malinterpretaste.
Ortak bir arkadaşımız söyledi elbette bir sır olarak yakın zamanda genç bir bayanın kalbini kırmışsın. Adı aklımdan çıkmış.
Un amigo común me ha contado, con completa discreción por supuesto, que has roto recientemente tu relación con una joven.
Emirlerin onu orada bırakmakmış ama onun için geri dönmüşsün. Çapraz ateş altında kalmışsın.
Tus ordenes eran dejarlo, pero volviste a por él, y te cogió el fuego cruzado.
Sanırım Başkan'la olan ilişkimi yanlış anlamışsın.
Estás equivocado sobre mi relación con él.
Yasadışı sigorta satın almışsın.
Compraste un seguro contra mala praxis.
Küçük bir beyin sarsıntısı yaşamışsın ama iyileşeceksin.
Tuviste una pequeña contusión pero vas a estar bien.
Otoparkta karşısına çıkmışsın.
Te enfrentaste a ella en un estacionamiento.
Köşeye sıkışmışsın.
Estabas acorralada.