30 gibi translate French
891 parallel translation
Seni ne zaman uyandıralım, 7 : 30 gibi mi?
- On vous réveille à 7 h et demie?
Bay Neff, neden yarın akşam 8 : 30 gibi uğramıyorsunuz?
Venez demain soir à 20 h 30.
6 : 30 gibi. Güney feribotu.
Autour de 6 : 30... dans le Ferry sud.
Ve dün gece, onu ziyarete gittim. Saat 11 : 30 gibi olsa gerek.
Hier soir, j'étais chez elle, vers 11h30, je crois.
Mesela 6 : 30 gibi?
D'accord.
Araç, saat 4 : 30 gibi önünde duracak.
Le camion s'arrêtera devant lui à 16 h 30.
10 : 30 gibi.
A 10 h 30 environ.
Araç telefonundan 10 : 30 gibi ona ulaşmaya çalıştım ama o cevap vermedi.
Il n'a pas répondu quand je l'ai appelé vers 10 h et demi.
Seni ayinden çıkar çıkmaz 11, 11 : 30 gibi ararım.
Je vous appellerai vers 11 heures, 11 h 30, à la sortie de la messe.
- Ne zamana bekleniyoruz? - Lou saat 7 : 30 gibi dedi. 7 : 30.
Loulou vous attend pour 7h30.
- Kim o? Sanırım 5 : 30 gibi.
Qui est-ce?
Çocuk 11.30 gibi bir filme gittiğini, 3.10 gibi eve geldiğini, babasını ölü, kendini de tutuklu bulduğunu iddia ediyor.
Il dit qu'il est allé au cinéma à 23 h 30, est rentré à 3 h 10 a trouvé son père! mort et a été arrêté.
- Saat 7 : 30 gibi çıkmıştı.
Il est parti vers 7h30.
Carpathia efendim. 17 deniz mili yapıyor ve 3 : 30 gibi burada olmalı.
Le Carpathia pense nous atteindre vers trois heures et demie.
Yani, belki 10 : 30 gibi çıkabilirsin, değil mi?
Vous pouvez partir d'ici vers 22h30?
Anladım. Siz 11 : 30 gibi gazete bayinin orda olun. Gazete bayisinde tamam mı?
Vous, à 11 heures 30, vous vous tenez prêts derrière l'édicule aux journaux.
Otobüs de öğlen 12 : 00-12 : 30 gibi kalkar zaten.
Le car part à midi ou midi trente, je ne sais pas.
Adamlar sabah 8 : 30 gibi gelip, akşam 5 : 30 gibi gidiyorlar.
Les ouvriers sont là de 8h30 à 1 7h30 environ.
Evden dün gece 19 : 30 gibi ayrıldığını söyledi.
Elle l'a quittée hier vers 19h30.
Otuz dakika, delikanlıya bir yıl gibi gelmişti.
les 30 minutes les plus longues de sa vie
30 yıl boyunca, düşüncelerimi savunmak için bir köpek gibi yaşadım. Ve bu serseri benim sefaletim üzerine spekülasyona geldi... "Elyazmalarımı basit bir antika eşya gibi satın almak istiyor!"
Je vis depuis trente ans comme un chien pour rester fidèle à mes idées, et ce larbin, spéculant sur ma misère, veut acheter mon manuscrit comme une simple curiosité!
Kim bilir, beklide 30'lu yıllardaki gibi bir salgınla karşı karşıyayız.
L'épidémie peut gagner comme en 1830.
30'lardaki gibi.
Comme en 1830.
30 yıl önce de, sizin gibi doktorlar... Aynı şeyi sarı humma hastaları için söylüyordu.
Mais il y a 30 ans, des médecins de votre réputation disaient la même chose de la fièvre jaune.
Dilediğiniz gibi olsun efendim.
Vous me payez 30 £ l'année pour recevoir vos ordres.
Her müşterimize yaptığımız gibi sigortayı 30 gün uzatmıştık ama maalesef daha fazla uzatamıyoruz.
Nous avons prolongé sa police de 30 jours, mais c'est le maximum.
Ancak 30 doktora eğitim vermekle yükümlüyüm ki onlar da tıpkı sizinki gibi binlerce çocuğa bakabilsinler.
Je suis responsable de la formation de 30 étudiants qui auront à s'occuper de milliers d'enfants comme la vôtre.
Söz verdiğim gibi 12 : 30'da, hastane kapısında buluştuk bu sabah 12 : 30'da.
Je l'ai retrouvé devant l'hôpital selon ma promesse. À 12h30 ce matin.
- 11 : 30, 11 : 45 gibi eve döndüm.
Je suis rentrée vers 23h30.
Hayır, Bay Rankin. Her zamanki gibi 3 : 30'da kapattık.
Non M.Rankin, on a fermé à 15 heures 30 comme d'habitude.
Arizona'ya geldiğimden beri 30 kilo almışım gibi görünüyor.
J'ai grossi de 40 kilos depuis que je suis en Arizona!
- Gordon'un dediği gibi tam 6 : 30'da hazırdım.
J'étais prête à 6h30. Allez-y.
Saat dört buçuk gibi geri dönmüştüm...
Je rentrai vers 16 h 30...
Hoşça kal. 8 : 30 gibi.
Au revoir.
Demek istediğim, geçen 30 yıl boyunca bir mumya gibi çalışmamın nedeni...
La raison pour laquelle je suis devenu une momie...
Eğer bu tüfekler Albay Sharpe'ın umduğu gibi çıkarsa Çok güçlü ateş gücümüz olacak.
Ces fusils représentent la valeur de 30 hommes.
Bu sabah, her zamanki gibi, 8 : 30'da geldim. İçeri girdim...
Je suis venu comme d'habitude à 8h30.
Bana bir çocuk gibi davranıyorsunuz.
Vous me traitez comme un enfant, j'ai 30 ans!
Ben bir polis değilim. ( İtalyan Jandarması ) Ama kendimi Carabinier gibi hissediyorum.
30 ans de bons et loyaux services et je me sens carabinier... Oui, de la tête aux pieds.
Bence bu kız hala bir bebek, diğer 30 milyon kız gibi
Pour moi, c'est une nana comme 30 millions d'autres.
Yıllık altı metrelik yat yarışlarının arifesinde..... 30 yıldır yaptıkları gibi, bu yıl da... Larrabee'ler bir parti veriyorlardı.
C'était la veille de la course annuelle de yachts de 6 mètres, et, comme le voulait la tradition à Long Island depuis trente ans, les Larrabee donnaient une soirée.
Saat 2 gibi geldi ve 3.30'da ayrıldı.
- Plus ou moins. Elle est arrivée vers 14h et est repartie vers 15h30.
- Halen yatıştırıcının etkisi altında. Bunu biliyorum. Onu son 30 saattir ölü bir adam gibi tutuyorsunuz.
Vous le gardez comme un cadavre depuis 30 heures!
Onu da beton siperler içindeki makineli tüfekler savunuyor. Buraya sıradan bir kumsal gibi saldıramayız. 30 metrelik bir tepede.
On ne peut pas mener l'assaut comme sur une plage.
Çoğunuzun bildiği gibi İncil'de Hz. Musa'nın hayatının ilk 30 yılı yer almaz, 3 aylık bebekken, firavunun kızı
Comme beaucoup d'entre vous le savent, la Sainte Bible omet près de trente ans de la vie de Moïse, depuis l'époque où il n'est qu'un bébé de trois mois, retrouvé dans les buissons par Bithiah, la fille du Pharaon,
3 : 30'da gelip 4 gibi ayrılsam uygun mu?
Je viendrai vers 3 h 30 et je partirai vers 4 heures.
Telefonda söylediğim gibi bugün 9 : 30 treniyle Hokkaido'ya gidiyorum.
Comme je te l'ai dit au téléphone... je prends le train pour Hokkaido à 21h30.
Saat 9 gibi çıktım. Eve kadar yürüdüm. 9 : 30'da eve varmıştım.
Je suis parti vers 21 h pour arriver chez moi vers la demie.
Bir keresinde bu villada bir hafta 30 kişiydik. Çoğunluğu göçmen çocuklardı. Tıpkı Jean François gibi.
Une semaine, on ètait trente dans la villa, surtout des enfants réfugiés.
Bir bıçak gibi keskin. - Almak sadece yarım dakika sürdü.
Et je n'avais que 30 secondes!
Ama sen de şunu biliyor musun? Benim gibi 30 yılı aşkın süre, gübre yığını içinde yaşarsan her şeyin riskli olduğunu öğrenirsin.
Mais vous savez... quand on a vécu plus de 30 ans dans ces tas de fumier, comme moi, on sait qu'il y a des risques en tout.