Alınmak yok translate French
135 parallel translation
Şimdi gidebilirsin ve alınmak yok.
Va-t'en, et sans rancune...
Alınmak yok, sevgili arkadaşım.
Sans rancune, cher ami.
Şimdi, alınmak yok, televizyon işi yapıyoruz.
Ne vous vexez pas, nous parlons télévision.
Alınmak yok.
Sans rancune.
Alınmak yok.
Sans rancune. Vous devez être épuisés.
Mesela, Dom Peringnon'ı geri çevirip alınmak yok, etkileyici bir İtalyan şarabı istediği oldu mu hiç?
Et quand a-t'elle pour la dernière fois refusé du Dom Perignon en faveur des charmes irrésistibles du Valentino de la coiffure?
Üzerine alınmak yok.
- Rien de personnel.
- Alınmak yok, Papa Jesse.
- Ne le prends pas mal, papa Jesse.
Alınmak yok.
Sans offense.
Alınmak yok.
Sans vouloir vous vexer.
Alınmak yok. Bu önemli bir şey.
C'est très important.
Alınmak yok, çocuk fakat her şey bunu atlatabilmen için.
Ne le prends pas mal, mais ce ne pourra être que mieux.
Alınmak yok.
Ne le prenez pas mal.
- Alınmak yok.
- Je ne voulais pas te blesser.
Sen kaptana benziyorsun, Mike da sanki Gillighan. - Alınmak yok.
T'es un peu comme le capitaine et Mike comme Gilligan.
- Jackie'ye doğruyu söyle. Sonra, eğer seni başka bir adam için terk ederse, herhangi biri olabilir, alınmak yok.
Si elle te quitte pour un autre, quel qu'il soit, ce sera sans rancune.
Pekâlâ, alınmak yok Donna bütün konuştuğumuz annen ve babanın kavgaları. Bu sıktı artık beni. Sahiden mi?
Donna, tes histoires de parents qui se disputent, ça m'ennuie.
- Alınmak yok. - Hayır, hayır.
- Sans vouloir te blesser...
Alınmak yok.
Sans t'offenser.
Yapmam gereken bazı ses aktivasyonları ile çalışan sensörler ile ses telaffuzu algılayan bir, uh, Onun için yaşıyorum, alınmak yok, ama senin hologram imajındaki pikseller küçük bir ayar için faydalı olur.
Il suffit d'ajouter un programme de stimulation neurale et de contrôle de voix pour avoir la bonne prononciation, le vibrato... Je vais revoir un petit peu ta synthèse vocale, sans te vexer, elle laisse un peu à désirer.
- Alınmak yok.
- Ne le prends pas mal.
Alınmak yok Dean.
Désolé Dean.
Bey, bilirsin, alınmak yok. Ama görünüşüne bakılırsa seninle ne yapacağını bildiğinden emin değilim.
Sans vous offenser, à le voir... ça m'étonnerait qu'il sache quoi faire de vous.
- Alınmak yok.
- Sans vouloir te vexer.
Alınmak yok.
Sans vouloir offenser.
Aranızdaki tek sevilebilir insan o. Alınmak yok.
C'est le seul qu'on peut aimer.
Bu bir grup takılması ve... dinle alınmak yok ama, kıvılcımı alamadım.
C'est une sortie de groupe et sans vouloir te vexer, je ne sens pas vraiment d'étincelles.
o- - üzgünüm. Alınmak yok, Heather.
Ne le prends pas mal, Heather.
Bak, alınmak yok ve...
Ce n'est pas le cas.
Alınmak yok.
Sans te vexer.
Alınmak yok, ama bu doğru.
Le prenez pas mal, mais c'est des conneries.
Alınmak yok, ama çalışma olmadan benim gibi eski bir kurdu geçebileceğini sanmıyorum.
Le prends pas mal, mais sans pratique, tu ne passerais pas un vétéran comme moi.
Alınmak yok...
Ne le prend pas mal...
Alınmak yok.
Sans vouloir te vexer.
Alınmak yok Zack.
Sans rancune, Zack.
Alınmak yok. Bana göre gerçekten de bizi önemsiyorlar.
Mais pour moi, ils ont l'air de vraiment tenir à nous.
Alınmak yok...
Respect...
Alınmak yok!
Sans vouloir te vexer.
Alınmak yok.
Sans vous offenser.
- Alınmak yok.
- Sans vous offenser.
Alınmak yok, ama bence kazıklanmış olabilirsin.
J'ai juste l'impression que tu t'es fait voler.
Önümüzü görene kadar herkes birbirine yardımcı olacak, sonra herkes başının çaresine bakar beyler, alınmak yok kızlar.
On s'aide jusqu'à ce que la partie commence puis c'est chacun pour soi, ou chacune bien sûr.
- Alınmak yok.
- Désolé. - C'est vous.
Alınmak yok ama Red Hot Chili Peppers'ın Flea'si gibi olmaya biraz fazla isteklisin.
Te vexe pas, mais tu te donnes trop de mal pour être Puce des Red Hot Chili Peppers.
Ve alınmak da yok.
Et sans rancune.
Hoşça kalın. - Alınmak yok.
Sans rancune?
- Alınmak yok.
Sans rancune.
Alınmak yok.
Sans vouloir t'offenser.
- Alınmak yok.
- Sans rancune?
Saatlerdir burada kilitliyiz neredeyiz, neler olacak hiçbir fikrim yok ve hâlâ bu programa alınmak için ne yaptığını bilmiyorum.
{ \ pos ( 192,230 ) } On est enfermés depuis des heures, on sait pas ce qui va nous arriver, { \ pos ( 192,230 ) } et je sais toujours pas ce que t'as fait pour entrer dans le programme.
Alınmak yok.
Ne le prends pas mal.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65