English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Anlat

Anlat translate French

34,272 parallel translation
Kono'ya gözündeki farın nasıl olduğun anlatsana. Hadi anlat ona.
Dis à Kono ce qui s'est passé avec ton œil.
Anlaşılan Küçük Hanım Cruz kocasını anlatıyormuş.
On dirait que Mme Cruz Couillonnait son mari.
Tamam, peki. Chin'den sonra seve seve anlatırım.
Bien, je suis heureux de rendre service.
Güvendesin, söz veriyoruz. Anlat hadi.
C'est ton endroit sûr, on te promet.
Bayan Ruiz, bildiklerini anlat bakalım.
Bon, Mme Ruiz, dites-moi ce que vous savez.
Zekice bir laf ettim, sonra anlatırım.
C'est intelligent. Je t'expliquerai.
- Büyükanneye geçen pazar kiliseden kaçtığını. - Anlat.
- Je vais dire à grand-ma que tu as manqué l'église dimanche dernier.
Ne olduğunu anlat bana.
Dites-moi ce qu'il s'est passé.
Fakat kanıtlar bize başka bir hikaye anlatıyorsa belki de dinlemeliyiz.
Si les preuves disent le contraire, nous devrions les écouter.
Ya da Dale, belki sen Dr. Masters'a benim Levine Pilgrim Pumpslar'ıma ne yaptığını anlatırsın.
Ou, peut-être préfères-tu dire au Dr Masters ce que tu as fait avec mes ballerines.
Her şeyi anlat.
Dis-moi tout.
Biraz daha anlat.
Dis m'en plus.
Seni anlatıyor.
Il te va bien.
- Lucca'ya yaptığımızı anlatır mısın?
- Tu montres à Lucca ce qu'on fait?
Sanırım devrimi anlatıyor.
Je crois que c'est une révolution.
Bu bir anlatım tarzı.
C'est une expression bien tournée.
Bana bu çalışma hakkındaki her şeyi anlat.
Dites-moi tout ce que vous pouvez à propos de cette étude.
- Anlatsana! - Aynen, anlat.
Raconte!
Yüzbaşı bu sabah sana işin sırrını anlatınca senden eski dedektifle olan ilişkisine burnunu sokmanı da istedi mi?
Quand le capitaine s'est confié à vous ce matin, vous a-t-il demandé d'espionner les affaires de l'ex-inspecteur Cowan? - Je ne l'espionne pas.
O zaman bana anlatın.
Alors expliquez-moi.
Anlat bakalım Duke.
Parle-moi, Duke.
Ulusal Güvenlik'teki bağlantını ara ve her şeyi kelimesi kelimesine anlat.
Vous devez contacter la NSA et leur dire exactement ce qui s'est passé.
O halde sen anlat.
Pourquoi ne pas me mettre sur le bon chemin?
Bir daha anlat şunu.
Dis-moi encore.
- Anlat bakalım.
Raconte-moi. - Quoi?
Ne konuştuğunuzu anlat bana.
Dis-moi de quoi vous avez parlé.
Ben de Bayan Jackson'a ona neden belki yardımcı olamayacağımızı anlatıyordum.
J'expliquais à Mlle Jackson qu'on ne pourra peut-être pas l'aider.
Ben de kendisine burada cinsel bozukluklara yardım etmek için çalıştığımızı anlatıyordum.
Je lui disais qu'on travaillait sur les dysfonctionnements sexuels.
Devam et, üzerinde ne olduğunu anlat bana.
Allez. Dites-moi ce que vous portez.
- Sadece bana önemli noktaları anlat.
Dites-moi le principal.
- Anlatıyorum
- Je le fais.
Aile hikayesi istiyorsan anlatırım.
Tu veux des histoires de famille, je peux t'en donner.
O zaman anlat.
Alors dis-moi.
Doğruları anlatıyor.
Il dit la vérité.
Bana doğruca anlat, bütün meseleyi çözebiliriz.
Dites le moi directement, Nous pouvons régler cela.
Her şeyi anlatırım onlara!
Je vais tout leur dire!
Bana Lee Harvey Oswald ile olan ilişkini anlat.
Maintenant, parle-moi de ton amitié avec Lee Harvey Oswald.
Ben Marina'yı seviyorum, o da beni. Eğer Marina'yla arama girersen ne yaptığını Lee'ye anlatırım.
Je l'aime et c'est réciproque, et si tu te mets entre nous deux, je dirais tout à Lee.
O yüzden gerçekten ne olduğunu anlat.
Racontez-moi ce qui vous est vraiment arrivé.
Gerçekten ne olduğunu anlat.
Racontez-nous ce qu'il s'est vraiment passé.
Bana her şeyi tek tek anlat.
Dis moi exactement ce qui s'est passé, point par point.
Az kalsın Five-O'yu öldüreceğini anlatıyordun.
Tu venais de dire le moment où tu as presque tué le 5-0.
Pekâlâ Bones. Şimdi bana görüşmeye gittiğimiz adamı anlat.
Maintenant, dis moi tout sur le type que nous allons voir.
Bana donanmadaki günlerini, ailesinin çiftliğinde büyüdüğü günleri anlatırdı. Ama bunları bana anlatıyor oluşu pek de umurunda değildi.
Il me racontait des histoires sur son passé dans la Navy et son enfance dans la ferme de ses parents, mais il - - il s'en fichait un peu que ça soit à moi qu'il parle.
- Niye bana bunu anlatıyorsun?
- Pourquoi tu me racontes ça?
Gene hikâyeler anlatıyordu ama bu sefer benimle konuşurken direkt bana bakıyordu ve bir şeyler soruyordu. Ben de konuştum ve o dinledi. Çok da iyi dinledi.
Il me racontait des histoires, mais cette fois, quand il me parlait, il me regardait et il me demandait des trucs et je lui parlais et il écoutait et...
Daha çok kalayım diye mi anlatıyorsun?
Tu dis ça pour que je reste?
- Anlat bakalım, neler oluyor?
Alors, raconte. Quoi de neuf?
- Anlat.
- Vas-y.
Şimdi anlatıyorum işte.
Je vous le dis maintenant.
- Her şeyi anlat Garcia.
Dis-nous tout, Garcia.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]