Bayılmış translate French
970 parallel translation
- Bayılmış mı? - Galiba.
- Il a perdu connaissance?
Bir yanlış anlama olmuş. Sadece bayılmıştım.
Pas éternellement.
Ne olduğunu bilmiyorum. Kavga ettik. Bayılmışım.
Je ne sais pas ce qui est arrivé, j'étais inconscient.
- Açlıktan bayılmış olmayasın?
Ne vous seriez-vous pas évanouie de faim?
Çocuklar seni soğuktan bayılmış bir halde bulmuşlar.
Ils vous ont ramené, presque froid.
- Hayır. Sadece bayılmış.
Dans les pommes.
Bayılmış! En iyisi ıslak bir havlu getir.
Il est inconscient.
Bayılmış olmalıyım.
J'ai dû m'évanouir.
Affedersiniz, bayılmışım.
Pardon! M'évanouir...
" Affedersiniz, bayılmışım.
Pardon! M'évanouir.
Biraz dinlenmek için buraya geldim... sonra bayılmış olmalıyım.
J'ai voulu me reposer un instant et j'ai du m'évanouir.
Ondan sonra bayılmış olmalıyım.
Après ça, j'ai dû m'évanouir.
Bak, bayılmış.
Elle s'est évanouie.
- Ah, ona hep bayılmışımdır.
- J'aime bien celle-là.
Turkey bayılmış olmalı. Geri dönmeliyiz. Dönemeyiz.
Il faut retourner chercher Turkey.
Öyle dans etmiştim ki, bayılmışım.
J'ai tellement dansé que je me suis évanouie.
Binbaşı Vignon vuruldu ve üzerime düştü efendim, bayılmışım.
Le commandant Vignon a été tué et m'a assommé en me tombant dessus.
Ancak sonra başım dönmüş ve bayılmış olmalıyım.
J'ai dû avoir un étourdissement et je me suis évanouie
Sadece bayılmış.
- Elle fait juste une sieste.
O sırada tam olarak neler olduğunu bilmiyorum, bayılmışım herhalde.
Je ne sais pas ce qui est arrivé après. J'ai dû m'évanouir.
Sanırım sadece bayılmış.
Ce n'est qu'un évanouissement.
- Sanırım bayılmış.
- On dirait qu'elle s'est évanouie.
Darbe alıp bayılmışım.
J'ai été assommé dès le début.
Bayılmış olmalı!
Elle a perdu connaissance!
Geçen gece korkunç bir şekilde uyandım, Bernard oradaydı, bir canavar gibi bana bakıyordu, sonra elleriyle sanki benim boğazımı sıktı, sıktı... ve sonra hiçbir şey hatırlamıyorum, bayılmış olmalıyım.
L'autre soir, je me suis réveillée dans un endroit horrible Bernard me regardait avec des yeux de monstre puis j'ai senti sur ma gorge, comme si ses mains m'étranglaient, m'étranglaient... et puis je ne me souviens de rien, j'ai dû perdre connaissance.
- Kan öksürmüş ve bayılmış.
Il crache son sang. Quoi?
Kan kusmuş ve bayılmış.
- Vous en êtes sûr? - Oui, il crache du sang.
Sadece bayılmış.
Elle a simplement défailli.
- Bayılmış olmalıyım.
- Oh, j'ai dû m'évanouir.
Teklifimize bayılmış olmalı.
Lisez-moi.
Terra Haute Express gazetesinde Bay John Soule tarafından... yazılmış "Gençler, Batıya gidin" diyen bir yazı okudum.
J'ai lu un éditorial dans l'Express de Terre Haute... écrit par M.John Soule, dans lequel il écrit, "Allez à l'ouest, jeune homme."
Doktor, boynu kırılmış deyince Bay Rhett, silahını kapıp, dışarı fırladı ve midilliyi vurdu. Bir an için, kendini de vuracak sandım.
Quand il a su qu'elle était morte... il a abattu le poney... et j'ai pensé qu'il allait se tuer!
Ancak efendim, mektup Bay Hammond'un öldüğü en son gün yazılmış.
Mais elle date du jour de la mort de Hammond.
Bay Darcy Netherfield'dan ayrılmış.
M. Darcy est parti.
- İçinde çırpılmış bir yumurta olmalı. - Evet bayım.
Il faut un oeuf battu dedans.
Bay Lombard'a yazılan mektup Bay Owen'a hitaben yazılmış tek mektuptu.
Seule la lettre reçue par M. Lombard lui a été adressée directement.
Bayılmışım.
Je me suis évanouie et quand je revins à moi...
Affedersiniz, Bay Brand. Yan locadaki hanımefendi yanılmıyorsam kendisi Kontes Rudensky. Onun için, bu öğleden sonranın konser programını imzalar mısınız?
M. Brand, votre voisine, la comtesse Rudenski, je crois, aimerait une dédicace sur votre programme.
Bay Holland'a ait olduğu su götürmeyen bir el yazısıyla yazılmış bir intihar notu bulunmuş.
M. Holland a laissé une lettre prouvant qu'il s'est suicidé!
Bay Hollingsway'in, eyalet çapına yayılmış yedi büyük mağazası bulunuyor.
M. Hollingsway a une chaîne de 7 magasins.
- Bayılmış.
- Il s'est évanoui.
- Özür dilerim, Bay Amiel ayrılmış
Je regrette, mais M. Amiel vient de partir.
Evet, Bay Van Stratten'e ayrılmış bir yer var.
Il a une réservation.
- Bay Powell çok sarsılmış olmalı.
- Il est très affligé?
Bay Robie, hakkında yanılmışım.
Je me suis trompée sur votre compte.
- Dinle, Jo. Bay Drayton otelden 40 dakika önce ayrılmış.
M. Drayton a payé et quitté l'hôtel.
Kendini atlatılmış hissettiği için Bay Dancer'ı suçlamıyorum.
Je n'en veux pas á M. Dancer de se sentir mystifié.
Bayılmış olabilir mi?
Elle est rentrée.
Bayılmış.
II s'est évanoui.
- Bill- - - 1917'de, Bay Gantry o gün yılbaşı hutbesini verdiği kilisede diyakozun kızını baştan çıkardığı için Kansas'taki papaz okulundan atılmış.
En 1917, il a été renvoyé du séminaire dans lequel il étudiait au Kansas, pour avoir séduit la fille du diacre dans l'église où il venait de prononcer le sermon de Noël.
"Şehirde yaşayanların çoğu çıkmayı başardı, ama halen bazı insanların yalıtılmış olarak orada kaldığı biliniyor"
"La majorité des habitants de Bodega Bay ont réussi à s'échapper, mais il reste encore { des groupes isolés..."
bayıldım 246
bayılıyorum 60
bayıldım buna 17
bayılırım 130
bayıldı 103
bayılıyor 17
bayılacağım 23
bayılacaksın 66
bayıldın 17
bayılacaksınız 29
bayılıyorum 60
bayıldım buna 17
bayılırım 130
bayıldı 103
bayılıyor 17
bayılacağım 23
bayılacaksın 66
bayıldın 17
bayılacaksınız 29